Türkiye’nin en yeni spor dergisi olan SporLig’in yeni sayısı çıktı. Dergideki Portreler köşesinde bu ay Can Bartu işlendi. İşte Bülent Tuncay tarafından kaleme alınan Can Bartu’nun hikayesi:
Türk spor tarihinin en ilginç isimlerinden biri Can Bartu. Bugün Fenerbahçe Kulübü’nün futbol takımına evsahipliği yapan Sancaktepe’deki tesisleri onun adını taşıyor. Ama o müthiş bir basketbolcu aynı zamanda.
30 Ocak 1936’da, İstanbul’da dünyaya gelen Can Bartu, spora 1949’da Fenerbahçe’de basketbol oynayarak başladı. 1955’te İstanbul ve Türkiye şampiyonu olan kadroda o da vardı.
Yedi kez basketbol milli takım formasını giyen Bartu, Fikret Arıcan’ın aracılığıyla Fenerbahçe genç takımına alınarak futbolla tanıştı! O dönem, Can Bartu’nun isminin Galatasaray’ın efsane teknik direktörü Gündüz Kılıç’a da verildiği ancak Gündüz’ün “O genci ben de biliyorum ama Can basketbol asla bırakmaz” dediği de rivayet edilmişti.
1955 – 1961 seneleri arasında Fenerbahçe’de futbol oynayan Bartu, 28 kez milli oldu. Yeteneği ile hemen dikkat çeken Bartu, kişiliği, futbolu ve şık giyimi ile kısa sürede ‘Baron’ lakabı ile anılmaya başladı. 1961’de İtalya’ya transfer olan Bartu’nun, lakabının ‘Sinyor’e dönüşmesi üzerine yaptığı “Baronluktan sinyorluğa düştük” esprisi onun renkli kişiliği hakkında ipucu da veriyordu.
1958’de Türkiye – Romanya maçında tarihe geçen bir olay yaşandı. Efsane kaleci Turgay Şeren’in sakatlanması üzerine Bartu maçın son yedi dakikasında kaleye geçti. Milli Takım’ın 2-0 yenik durumda olduğu an kaleye geçen Can Bartu yediği golü şöyle anlatmıştı:
“Turgay Şeren’in kaburgası kırıldı. Benim basketbol tecrübem olduğu için kaleye ben geçtim, o zaman oyuncu değişikliği gibi bir durum yoktu. Zaten golü Romenler atmadı bana. Bizim Büyük Ahmet’in ayağına çarptı top, böylece de benim tersime yön değiştirdi ve enteresan bir gol oldu. Bu durumdan sonra gol atmanın daha kolay olduğunu anladım.”
Milli takımdaki başarılı futbolu ile dikkat çeken Bartu, 1961’de, İtalya’nın Fiorentina takımına transfer oldu. Metin Oktay’la beraber aynı sezon yurtdışına transfer olmaları Türk sporunda uzun süre ilgi merkezi olmalarına yol açmıştı. Fiorentina’da başarılı bir sezon geçiren Fiorentina ile Kupa Galipleri Kupası’nda finale çıkacak ve 1-1 biten maçta forma giyerek Avrupa kupalarında oynayan ilk Türk futbolcusu olacaktı. O dönemki kurallara göre berabere bittiği için final eylül ayında tekrarlanmıştı ama bu kez kadroda Can yoktu. 1962 yazında Venezia’ya transfer olan Can’sız Fiorentina, Atletico Madrid’e 3-0 kaybedecekti. Venezia’da 2 sezon forma giyen Bartu, 1964’de de 3 sezonunu geçireceği Lazio’ya geçti.
İtalya’da başarılı bir dönem geçiren Bartu, 1967’de, Türkiye’ye dönerek, eski takımı Fenerbahçe ile tekrar yollarını birleştirdi. Teknik ve zarif oyunu ile göz dolduran Bartu, Sarı-Lacivertli forma altında 326 maç oynadı, 162 gol attı.
Üç yıl boyunca Fenerbahçe’de forma giyen futbolcu, 1969’da, Metin Oktay’ın, İstanbul’daki jübilesinde tarihe geçen bir olaya imza attı. Galatasaray – Fenerbahçe arasında oynanan jübilede, Metin Oktay Fenerbahçe, Can Bartu da Galatasaray forması ile kendi takımlarına karşı 10 dakika oynadılar ve bu efsane an, yıllar boyu centilmenliğin belgesi olarak gelecek kuşaklara miras kaldı.
HEM BASKET HEM FUTBOLDA MİLLİ OLDU
Fenerbahçe Spor Kulübü tarihine, basketbol ve futbolla beraber yazılan Bartu, Türk milli takımı formasını hem basketbol hem de futbol sporunda giyen ilk ve tek sporcudur. Bartu, Dolmabahçe Stadı’nda oynanan Beşiktaş maçında 2 gol attıktan sonra Harbiye’deki Spor ve Sergi Sarayı’na giderek Galatasaray’la oynanan basketbol maçında da forma giymiş ve 32 sayı atmıştır.
Dönemin Fenerbahçe Basketbol şube kaptanı olan, gazeteci ve spor tarihçisi Cem Atabeyoğlu, “Can futbolda Avrupa çapındaydı, basketbolda kalsaydı Avrupa’nın da ötesine geçerdi…” diye anlatacaktır Can Bartu’yu.
1970 yılında futbolu bırakan Can Bartu, uzun yıllar spor yazarı olarak çalıştı, son olarak FBTV’de program yaptı.