Türk Spor Ajansı yayın danışmanı Remzi Yılmaz, Pereira’yı yazdı:
Biz sana antrenör olamazsın demedik!
İkinci kez geldiği Fenerbahçe’den başarısızlığı nedeniyle gönderilen Portekizli Teknik Direktör Vitor Pereira, takıma kazandırdığı genç oyuncular sayesinde, kendisine kızgın olan birçok Fenerbahçeli tarafından adeta affedilmişti. Birçok antipatik sözü unutulmuş, özellikle Kim Min Jae’nin Fenerbahçe’ye bir yılda kazandırdığı para nedeniyle kendisine övgüler bile düzülmeye başlanmıştı.
Ama görünen o ki bu teknik adam sevilmeyi pek sevmiyor.
Bu defa Brezilya’da öyle bir laf etmiş ki, evlere şenlik…
Fenerbahçe’nin 2-2’lik Antwerb maçı sonrası basın toplantısında söylediği, belki de başarısızlıkları nedeniyle değil, küçük düşürücü sözü yüzünden takımdan kovulmasına zemin hazırlamıştı.
Sonuçtan memnun olmayan bir gazetecinin yönelttiği soruya şu yanıtı vermişti Pereira: “Fenerbahçe’nin, UEFA Avrupa Ligi’ni kazanacağını düşünen mi var? Rekabet edebiliriz ama bunu kazanmayı bekleyemeyiz.”
Pereira haklıydı aslında, Türkiye’de kimse onun çapında bir teknik adamla Fenerbahçe’nin Avrupa Şampiyonu olmasını beklemiyordu.
Bu söz birçok futbolsever gibi bana da ülkemizde bir babanın oğluna söylediği şu sözü hatırlatmıştı: “Oğlum ben sana Vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim…”
O cümlenin ardından takımdan hemen gönderilmesi gereken Vitor Pereira, birkaç hafta sonra ‘bu adamdan(!) bir hayır gelmeyeceğinden emin olunarak takımın başından gönderildi. Nasıl bir anlaşma yapıldığı, ücretinin ödenip ödenmediği, tazminat verilip verilmediği önemli değildi benim için. Önemli olan geç de olsa başında bulunduğu takım hakkında küçük düşürücü sözler sarf eden bu teknik adamdan kurtulmaktı.
Nasıl bir menajeri varsa; Vitor Pereira, yine dünyaca ünlü bir kulübün başına geçmişti. Ama başarısızlıklar orada da yakasını bırakmıyordu. Pereira’nın çalıştırdığı Corinthians, Copa Libertadores’e çeyrek finalde veda etmiş, ligde çıktıkları son 9 maçta 4 galibiyet, 3 mağlubiyet ve 2 beraberlik almışlardı. Aynen Fenerbahçe’de olduğu gibi Brezilya’da da kendisine güven azalmış, tepkiler artmaya başlamıştı. Brezilya Serie A’da son oynadığı ve 1-0 mağlup olduğu Palmeiras maçının ardından basın toplantısında bir gazeteci kendisine ‘Kovulmaktan korkuyor musunuz?’şeklinde bir soru yöneltiyor. Bizim sahada alamadığı sonuçları, basın toplantısında almaya çalışan ünlü teknik direktörümüz cevap olarak ne dese beğenirsiniz: “Şaka mı yapıyorsun? Hayatımın, kariyerimin bu döneminde kovulmaktan neden korkayım? Bankada ne kadar param olduğunu biliyor musunuz?
Ben, bunca yıllık meslek hayatımızda, Türk futboluna yakışmayan, ama buna rağmen ülkemizde yıllarca teknik direktörlük yapan, başarılı, başarısız birçok teknik adam gördüm.
Bu tip ağzından çıkanı kulağı duymayan görgüsüzlerin Türk Futbolunda bir daha görev alamaması gerektiğini düşünüyorum.
Tabi bunun için yine biz gazetecilere önemli bir görev düşüyor. Bu tarz insanların adı bir kulüple anılmaya başlandığında, saha istatistiklerinin yanına bu tarz davranış ve sözleri de ekleyerek hatırlatırsak, buna engel olabiliriz.
Bize Atatürk’ün “Ben Sporcunun, zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözüne uygun sporcu ve yöneticiler lazım.