Galatasaray, Kayserispor’u deplasmanda 5-1 yenerek Süper Lig’i Fenerbahçe’nin 8 puan önünde tamamladı.
Bülent Tuncay maçı Karar için kaleme aldı:
Bölgesel güç
Galatasaray “Bölgesel bir güç”e dönüşmüş durumda. Süper Lig’de kendisine meydan okuyacak takım yok gibi. En önemli rakibini bile deplasmanda 3 golle yendi. Bir ‘savaş makinası’na dönüşen Galatasaray karşısında, sahasında da olsa Kayserispor’un pek şansı yok gibiydi.
Galatasaray da bunun farkındaydı ve çok rahattı. Çok pas hatası yapmasına, topu kontrol edememesine rağmen ilk yarının hakimiydi. Bu devrede ön direkte adam kaçırmanın faturası olarak yenen gol ve Muslera’nın bir kurtarışı dışında Kayserispor’a pozisyon vermedi. Buna karşın Aslan’ın da çok fazla pozisyonu yoktu ama nitelikli ataklarla iki gol bulmayı bildi.
Henüz maçın başında gelişen organize atak sonrası gelen penaltı ve ardından gelen gol, sahanın efesinin kim olduğunu hemen ilan etmişti. Kayserispor rakibinin gücüne karşın sinmedi ve direnç gösterdi. Nitekim beraberlik golünü de erken buldu ama Galatasaray’ın biraz silkinmesi ibreyi yeniden konuk takıma çevirdi.
Osimhen’in arkasındaki Yunus- Mertens- Barış üçlüsü Kayserispor savunmasını zorladı. İkinci gol de Yunus’un çalımları sonrası gelişen atakta Barış’tan geldi. Yunus’un yüksek formunu sürdürmesi ve buna Barış’ın da katılması karşısında Kayserispor savunma sistemi çaresiz kaldı.
Kayserispor ikinci yarıya, puan istediğini gösteren ataklıkla başladı, gole de yaklaştı ancak son haftaların yıldızı Yunus’un müthiş golü bu meydan okumayı çabuk sonlandırdı. Ligdeki 5. golünü atan Yunus Akgün, yine skor katkısı yaparak rölantide oynayan takımını sırtladı götürdü.
Üçüncü gol Kayserispor’un direncini kırarken seyircisini de kendi takımının aleyhine çevirdi, istifa sesleri yükselmeye başladı. Kayserispor tribünlerinden atlayarak sahaya giren bir taraftarın Muslera ile fotoğraf çektirmek istemesi de eklenince ev sahibi ekip maçtan iyice koptu.
Muslera son haftalara göre daha iyi bir maç çıkarırken önündeki dörtlü savunmanın özellikle Davinson’un sahaya dönmesinin katkısını gördü. Davinson’un dönüşü ile asıl rahatlayan Abdülkerim’di ve geçen haftaki hataları bu kez tekrarlamadı. Jakops solda aranan kan olacağının işaretini verdi. Kaan Ayhan ise joker olarak bu kez sağ bekte görev yaptı ve yine takım ortalamasının üzerinde kaldı.
Galatasaray’da merkez noktada Sara çalışkandı ama asıl çıkışı yapan Torreira’dı. Son haftalarda inişli- çıkışlı bir oyun sergileyen Uruguaylı futbolcu dün maça ağırlığını koymasını bildi.
Galatasaray takımının beyni ve kritik anlardaki çözüm üretici çilingiri Mertens’e bu maçta fazla iş düşmedi çünkü sağında ve solunda oynayan kanatlar takımı alıp uçurmuştu. Bu sezon herkesi şaşırtan bir patlama gerçekleştiren Yunus dün de sahanın yıldızıydı. Sezona yorgun başlayan ve temposu ile bunu hissettiren Barış Alper ise dünkü maçın asıl sürpriziydi. Attığı iki golle kendini güçlü bir şekilde hatırlattı. İlk yarıdaki 17 maçın tamamında oynarken 8 gol, 1 asistlik skor katkısı kendisi açısından bir kariyer rekoruydu da.
Galatasaray oyunu geniş bir alanda oynuyor ve her bölgeden etkili ataklarla gelebiliyor. Süper Lig’de bu zengin oyunu kesecek bir rakip yok. Ama bu sistemi özel kılan asıl isim Osimhen. Onun gelişi sadece Galatasaray’ı geliştirmedi, Süper Lig’deki dengeleri de değiştirdi. Attığı gollerin yanı sıra asist yapma gayreti ve oyuna katkısı da gözardı edilemez.
Sonuç olarak Okan Buruk, 75 puanı en kısa sürede toplayan hoca rekorunu da kırarken Galatasaray’ı ilk yarının zirvesinde, en yakın rakibine 8 puan önde bitirtti. Peki Fenerbahçe bir mucizeye imza atarak farkı kapatıp şampiyon olabilir mi? Futbol bu, her şeye gebedir. Ama Osimhen sezon sonuna kadar kalırsa Fenerbahçe kadrosuna ne kadar takviye yapsa da farkı kolay kolay eritemez, şampiyon olabilme ihtimali de yüzde 10’u geçmez. Galatasaray açısından lig sanki bitti, şimdi önünde ‘bölgesel güç’ olmaktan ‘süper güç’ olmaya giden yol açıldı.