Fabri’nin gözyaşları…
Dinamo Kiev İstanbul’daki maçta Beşiktaş’ı çok zorlamıştı. Gruba erken havlu atması gerçek güçlerinin tam anlaşılamamasına neden oldu.
Şenol Güneş rakibin gücünü biliyordu ve bu final maçı uğruna Fenerbahçe derbisini bile gözden çıkarmıştı. Ama iki önemli faktör Güneş’in inşa ettiği Beşiktaş duvarını yıktı.
Birincisi Türkiye’ye göre 23-24 dereceyi bulan ısı farkı futbolcuları dondurdu, onlar daha ısınamadan, oyununu oturtamadan maç bitti!
İkinci etken hakemdi. Beck’in pozisyonuna çaldığı düdük tam bir skandaldı. Birincisi Beck faul yapmadı, ortada bir faul varsa o da Gonzales’ti. İkincisi; hadi penaltı olarak yorumladın, kırmızı kart çıkmamalıydı. Biz kendi ligimizin hakemlerini eleştiriyoruz ama İskoç hakemin değişen oyun kurallarından bihaber olması çok garipti.
Güneş ikinci yarının başında Gökhan Gönül ve Cenk Tosun’u oyuna alarak 4-0’a rağmen bir hamle yaptı ama takım maçı çoktan bırakmıştı. 4.golden sonra ağlayan Fabri’nin acısına katılan pek yoktu, çoğu futbolcu cepteki Avrupa Ligi’nden memnundu. Bu rahatlıkta 8-0’lık Liverpool yenilgisinden daha ağır bir skorun ortaya çıkmaması tamamen şanstı.
Sonuç olarak Beşiktaş çıktığı final maçında hakemin de etkisiyle ummadığı bir yenilgi aldı. Ama Beşiktaş sadece hakeme değil, Dinamo Kiev’e de yenildi, şimdi gereken dersleri çıkarmalı ve Avrupa Ligi kupasına odaklanmalı.
Şenol Güneş özellikle disiplin problemini çözmeli. Olcay’ın kontrolü kaybettiği anlarda atılmaması şanstı, Aboubakar o kadar şanslı olamadı. Adriano da öyle. Bu kadar kart cezalı futbolcu vermek maçı kaybetmek kadar ağır bir faturadır.
BÜLENT TUNCAY- karar