Fulya Kalfa: ‘CNN TÜRK’te çalışmak hayalimdi’
CNN Türk’te hafta içi her gece ‘Günün Sonu’ programıyla izlediğimiz Fulya Kalfa, “Televizyoncu olmayı küçük yaşlarda kafama koymuştum. Spikerlik gibi, CNN Türk’te çalışmak da hayalimdi. Farkını hissediyorsunuz” dedi. İşte Milliyet’te çıkan röportaj:
Fulya Kalfa, Bilkent Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’ndeki eğitimini tamamlayıp, televizyonculuğa adım attı. Çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini söyleyen sunucu, “Birine benzemek değil, özgün olmayı istediğim için kendimi rekabet ortamında hissetmiyorum” dedi. Kalfa’yla programını, ekran serüvenini ve özel hayatını konuştuk.
– Hafta içi her gece ‘Günün Sonu’ programıyla izleyiciyle buluşuyorsunuz. En başa dönersek, kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?
Küçük yaşlardan itibaren televizyoncu olmayı kafama koymuştum. İlkokulda kardeşim Aslıcan’la sesimizi kaydederek oyunlar oynardık. Ben sunucu olurdum, kardeşim de konuğum. Başka bir iş yapmayı hiç düşünmedim. Bilkent Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirir bitirmez TV8’de işe başladım. ‘Erkan Tan ile Başken’ten’ programında, kamera arkasına dair her ayrıntıyı öğrendim. Editörlük, yönetmenlik ve yapımcılık yaptım. Yayında akış benim için bir bütündür. Ekran önündeki başarının ekip işi olduğunu düşünüyorum.
– CNN Türk’te çalışmak nasıl bir duygu?
Bu ailede çalışmanın farkını sadece ülkemizde değil, dünyada da hissediyorsunuz. Evrensel ve tüm kıtalarda bilinen bir marka. Yurt dışında çok arkadaşım var, spiker olduğumu biliyorlardı ama CNN Türk’e transfer olduktan sonra hepsi bunun ne kadar önemli olduğunu söyleyip, etkilendi. Spiker olmak nasıl hayalimse, CNN Türk’te çalışmak da öyleydi.
– Son dönemde kadın haber sunucuları çok fazla… Kendinizi rekabet ortamında hissediyor musunuz?
Tatlı rekabet, başarı getirir. Ekranda çok başarılı ve güzel bulduğum meslektaşlarım var. Çoğumuzun farkı ve bir tarzı var. Ekranda kendim gibi davranıyorum. Promptera çok fazla bağlı değilimdir. Spontane cümleler ağzımdan çıkıverir. Duygularım ve mimiklerim de çoğu zaman habere yansır. Birine benzemek değil, özgün olmayı istediğim için kendimi rekabet ortamında hissetmiyorum.
– Yayına nasıl hazırlanıyorsunuz?
Uyanır uyanmaz, tüm gazeteleri ve köşe yazarlarını okuyorum. Ana haber bülteninin toplantısına katılıyorum. O odada konuşulanlar çok önemli. Toplantı esnasında kafamda kendi programımın çerçevesini oturtuyorum. Daha sonra editörümüz Serdar Korucu’yla haber sıralamamızı yapıyoruz. İçeriğimizi ve kendi programımızın manşetlerini belirliyoruz.
Saçımı ve makyajımı da mümkün olduğunca erken yaptırırım çünkü yayına dakikalar kala bunları düşünmek istemem.
– Hedefleriniz neler?
Tartışma programı moderasyonu yapmayı çok istiyorum ve kendimi hazır hissediyorum. Bir de hayata dair konuların işlendiği, renkli konukları ağırlayacağım, talk show tadında işler yapmak da hayallerimden…
‘İLİŞKİYE AYIRACAK VAKTİM YOK’
– Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde oyunculuk eğitimi almışsınız, yapmayı düşündünüz mü hiç?
Sahnede olmayı çok seviyorum, bu sebeple oyunculuk eğitimi almayı istedim. Kıymetli eğitmenlerle çalıştım. Daha önce oyunculukla ilgili teklifler de aldım ama spikerliği tercih ettim. Oyunculuk eğitimimin, ekran önünde rahat olmamla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Avantajlarını yaşıyorum diyebilirim.
– Sosyal medya ve internetteki sözlüklerde yazılan eleştirileri kafanıza takar mısınız?
Hakaret olmadığı sürece tüm eleştirilere açığım. Yazılan olumsuz yorum olursa da takılmam, ciddiye almam. Yapıcı eleştiriler benim için önemli…
– Özel hayat nasıl gidiyor?
Bekarım, hayatımda kimse yok. Bir ilişkiye ayıracak vaktim yok diyebilirim. Ailemle çok bağlıyızdır. Ankara’da yaşıyorlar ama günde en az 10 kez konuşuyoruz, haberleşiyoruz. En büyük sırdaşım ve desteğim onlar. Kedim Şans’la küçük ve mutlu bir hayatımız var. Ev, kanal ve çok sevdiğim birkaç dostum arasında geçen keyifli bir yaşantı sürüyorum.