Demirören Medya Grubu Başkanı ve Milliyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal, köşe yazısında medya dünyasının geldiği son durumu ele aldı.
Medyanın şu anda pahalı bir içerik üretip televizyon ve internet sitelerinden bedava sunumunu yaptığını savunan Soysal, bunun sürdürülebilir bir düzen olmadığını ve çarkların sadece reklam gelirlerine bel bağlayarak dönmeyeceğini söyledi.
Soysal yazısının ikinci kısmında ise Türkiye’deki muhalif medyayı yargısız infaz yapmakla suçladı ve “Medya “Menfaat suskunluk getirir” kuralını bozabilmenin tek yolunun, suçları ve suçluları yargıya bırakmaktan ve yargılamanın sonucunu haber yapmaktan geçtiğini anlamak istemiyor” ifadelerini kullandı.
İşte Soysal’ın bugünkü o yazısı:
Sosyal medya mecraları yüzünden televizyonlar seyircisini, gazeteler ise okuyucularını kaybediyor…
Bu kayıplar Amerika’daki medya devlerinin masasında dahi çözümü zor gibi gözüken büyük bir dert…
Mobil şirketlerinin kısa mesajlarla “son dakika” haberlerini servis etmesi de daha büyük bir sorun…
Ve Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medyanın güçlü dijital kaleleri de her geçen gün global medya adresleri haline geliyor.
Ve bu dijital kalelerin global bir medya adresine gelmesinde ise akıllı telefonların payı büyük…
Geleneksel medya kuruluşları da hâlâ pahalı içerik üretip, ücretsiz seyrettirmeye, web sitelerinde ücretsiz okutmaya devam ediyor.
Tek gelir kaynağı ise reklam…
***
Reklam veren şirketler ise her çıkan ekonomik krizde hemen reklam bütçelerini yeniden düzenliyor ve ilk aldığı tasarruf tedbirini de reklamlarını kesmekte buluyor.
Yani, ücretsiz seyirci ve okuyucu kitlesiyle karşı karşıya kalan medya sektörü, çarklarını reklamsız döndüremeyince, kendisine yeni çıkış yolları arıyor…
Ve her geçen gün pozisyonunu korumakta zorlanıyor.
Gazeteciler ise “çalışan yoksul” bir hayat sürmekle karşı karşıya kalıyor.
Lakin varlığını borçlu olduğu, çalıştığı gazeteye ve televizyona günde bir haber yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini düşünenlerin sosyal medya ağlarındaki kişisel hesaplarında daha büyük çaba sarf ettiklerine de şahidiz.
***
Eksiklik ve yetersizliklerini saklayan medya suçu daima başka adreslere postalarken, kendi tarihine bakıp günahlarıyla yüzleşmekten hep kaçıyor.
Siyaseti dizayn etme, iktidar düşmanlığını körükleme, manşetten vurup iki satırla haberi düzeltme, kutuplaştırma, cinsiyet ve ırkçılık ayrımlarını körükleme ve piar adreslerine dönüşmeye başladığı günden beri saygınlığını her geçen gün biraz daha yitirdiğini hatırlamak bile istemiyor.
Ve bu kötü alışkanlıklarından kurtulmayı ise hiç düşünmüyor.
Kronik muhalif korosuna dönüştükçe, karşısında muhalife muhalif bir medyayı doğurduğunun farkına da varamıyor…
“Menfaat suskunluk getirir” kuralını bozabilmenin tek yolunun, suçları ve suçluları yargıya bırakmaktan ve yargılamanın sonucunu haber yapmaktan geçtiğini anlamak istemiyor…
Yargı kararını verdikten sonra suçluların suçlarını yayımlaması gerektiğini de…
Kendisine dokunulduğunda ise aklına hukuk geliyor…
Oysa yargısız infazlarıyla ne çamları ve dağları devirdiğini de hatırlamıyor.
Peki, medya nereye gidiyor?
Pazar yazımızda devam edeceğiz…