Spor basınının duayen ismi ve TSA (Türk Spor Ajansı) sahibi Erdoğan Arıpınar, bu haftaki yazısında meslek sorunlarına değindi ve çarpıcı bir soru sordu:
Spor Yazarının Görevi Nedir? Ne olmalıdır?
Ülkemizde yazılı basın tiraj olarak da, içerik olarak da eski günleri aramaya başladı. Yazılı basında yer alan SPOR MEDYASI için bu yazının kaleme alınması zorunlu oldu. Şunu ilk olarak söylemek gerek. Spor yazarlığı çok zor bir meslek dalıdır. Niçin? Çünkü:
Bir spor yazarının;
-Çok iyi eğitim görmesi gerekir
-En az bir dili iyi bilmesi gerekir
-Sevgisi hangi renge kayarsa kaysın, yazılarında, haberlerinde tarafız olması gerekir.
-Sahasında (Tabii bugün basında saha kalmadı. Bilen de bilemeyen de tek futbol yazıyor) hangi spor dalını izliyorsa uzman olması gerekir.
-Araştırmacı olarak, belgelere dayalı ve gerçeği yazması gerekir.
-Bakın etrafınıza; Spor kulüplerinin battıkları borç batağını inceleyen, belgelerle ortaya çıkaran ve ne yapmaları gerektiğini araştıran bir yazara rastladınız mı?
Peki, bugün hem yazılı ve hem görsel basında bu şartlar uygulanıyor mu? Cevabı; koskoca bir hayır. Herkes futbol yazıyor.
TV’lerde yorum yapanlar ise; bizim kuşağın uyguladığı saygı dilini unutmuş, argo ve kavga diline yapışmışlar. Uzman olarak kendilerini tanıtanların ise fotoğrafları yazdıklarından çok daha büyük. Uzman olan, hayatını spor yazarlığına, spikerliğine, yorumculuğa verenler, bugün işsiz ve bir kenarda…
Uluslararası Olimpiyat Komitesi her yıl daha da azalan Olimpiyatları izleme görevi alan Türk spor yazarlarının kontenjanını devamlı kısmaktadır. Bu soruna Basın –TV kuruluşlarının bir çare bulmaları lazım. Olmazsa; zaman içinde Spor Medyası ülke sporuna ve halkına (bazılarının doğru olduğu da şüpheli) haberler vermekten öte, yararlı, eğitici, gerçek yol gösterici bir görev yapamayacaktır.