Spor basınının usta ismi Bülent Boğ, dünyanın en büyük spor organizasyonlarından olan Dünya Kupası heyecanını yazdı:
EURO 2024 Turnuva Direktörü Philipp Lahm’ın Katar ile ilgili bir yazısını okurken, 1970-80’li yılları, çocukluğumu hatırladım. Yaz aylarında kamplarda, toplu olarak yaşadığımız Dünya Kupası heyecanlarını, çoşkuyla yerimizden fırladığımız anları, sevinç ve üzüntü karelerini… Ertesi gün Ardiles’i, Socrates’i, Maradona’yı, Beckenbauer’i, Rossi’yi, sahadaki hünerlerini konuşup taklit etme çabalarımızı…
Yazları, kupalar, şampiyonalar, olimpiyat oyunları ile geçerken, kışları lig mücadelelerini iple çekerdik. O yıllarda TRT tek televizyon kanalıydı. Bizim kuşak pazar akşamlarını heyecanla beklerdi. Almanya, İtalya, Hollanda ve diğer liglerin maçlarının bir kaç dakikalık özetlerini izleyerek mutlu olur, dünya futbolunu izlerdik.
Ülkemizin hem Olimpiyat Oyunları hem de Avrupa Şampiyanası ev sahipliği adaylık süreçlerinin çoğunu yakından izledim. Bir çok komite adaylıklarımızı incelemek için geldi, gitti, biz de onların peşi sıra gittik. Bize karşı hep bahaneleri vardı. Trafik sorunu, tesislerin yetersizliği, spor branşlarına ilginin azlığı, güvenlik problemleri… Yurt dışında bir çok spor organizasyonunu görevli olarak takip ettim. Hiçbiri de bizim yapamayacağımız şeyler değildi.
Sporun coşkusunu, iliklerine kadar hisseden spor aşıklarıyla dolu bir ülkeyiz. Tribünlerimiz hiç bir zaman boş kalmaz. Tribünde dünya yıldızlarını izleyip onlar gibi olmak isteyen milyonlarca gencimiz var. Bilet almak için başka ihtiyaçlarından feragat eden spor tutkunları olan bir milletiz. Bu topraklarda yapılacak bir organizasyonun sporun geleceği için büyük katkı sağlayacak 80 milyonluk bir ülkeyiz ama alamıyoruz…
Dublör taraftarlar
FIFA eski başkanı Sepp Blatter geçen hafta ‘Futbol çok büyük, Katar ise onun için çok küçük’ dedi. Evet, 20 Kasım’da başlayıp bir ay sürecek Dünya Kupası’nın evsabi Katar 2,5 milyon nüfuslu, çöl sıcaklarıyla kavrulan bir ülke. Futbola pek ilgi yok. Kendi lig maçlarında tribünlerde seyirci olması için yabancı işçilere 6 euro ödeyen bir ülke. Son olarak buna, Katar’da oldukları belirtilerek görüntüleri paylaşılan Brezilyalı, Arjantinli, Portekizli taraftarların aslında Pakistanlı, Bangladeşli kiralık dublörler oldukları iddiaları eklendi. Kupadaki yıldızlar, bu ülkede kimin üzerinde gelecek için nasıl bir etki yaratacak? Tatil yerine okulda olan çocuklar, büyükler bu maçları nasıl seyredip etkilenecek? Kupa bittiğinde o ballandırılarak anlatılan milyonlarca dolarlık statların ne anlamı kalacak? Hepsi boşlukta kaybolan sorular?
Infatino’nun barış çağrısı
Özellikle Avrupa’da boykot söylemleriyle hedef alınan, insanların ve sporcuların izlemeyeceklerini dile getirerek protesto ettikleri bir Dünya Kupası’nı izlemeye hazırlanıyoruz. Bu arada FIFA Başkanı Gianni Infantino , Endonezya’nın Bali Adası’nda devam eden G20 Liderler Zirvesi’ndeki Katar’da düzenlenecek Dünya Kupası boyunca Rusya ve Ukrayna’ya ateşkes çağrısında bulunuyor. FIFA da Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi’nin de yer aldığı ‘Futbol, Dünyayı Birleştirir’ kampanyasını başlatıyor. Rusya ve Ukrayna arasında bir barışı hepimiz diliyoruz ama sayın Infantino önce kendi organizasyonunuza da bir göz atınız. Kupada mücadele edecek 32 takımdan neredeyse yarısı insan hakları gerekçesiyle Katar’da istim üzerinde duruyor… Siz barış içinde misiniz?
Katar çok zengin bir ülke, ama yoklukları var. Mesela içme suyu büyük sorun. İhtiyacının büyük bölümünü milyonlarca dolar harcadığı deniz suyunun damıtılmasıyla elde ediyor. Statlardaki çimler bile bu damıtılmış su ile sulanıyor. Su yok peki futbol için ham maddesi var mı? Katar 12 yıl önce ev sahibi olarak açıklanırken bugünkü eleştiriler ve şartlar o gün de geçerli değil miydi? Son soru; FIFA İcra Kurulu, 2 Aralık 2010’da Katar’ı seçerken, futbol adına hangi kriteri dikkate aldı?
Not: Philipp Lahm’ın Almanya’da Zeit Online’da yayınlanan yazısını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
https://www.theguardian.com/football/blog/2022/nov/15/world-cup-qatar-damaged-football-philipp-lahm