ntvspor spikeri Ercan Taner, Habertürk gazetesinde yazmaya başladı. İşte Taner’in ilk yazısı:
Uzun bir zaman ayrı kaldık… Ama Halil Özer’e sözüm vardı… Bu sözü tutmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum… 32 yıllık arkadaşım ile yine beraberiz. Beni bilirsiniz, iftira, hakaret, asparagas benim hayatımda yer almayan sözcüklerdir ve tabii bu köşede yine yer almayacaklar. Hayırlısı ile başlayalım…
CANER VAKASI
Caner bir futbolcunun yaşayacağı en zor sakatlıkla tanıştı. Büyük geçmiş olsun. Beşiktaş Kulübü’nün sakatlıkla ilgili yaptığı açıklama bana garip geldi. Aşilde ağrısı varken iğne tedavisi yapılmış, bir hafta dinlenmesi gerekirken milli takıma gitmiş, dinlenmesi gerekirken Beşiktaş’ta maça çıkmış mış, miş, muş, peki sonuç ne? Caner sezonu kapattı… Bence kimse suçlu aramasın, çok güvendiğim bir profesör arkadaşım aynen şöyle demişti: “Mutfakta en üst rafta bulunan bardağı ayaklarının ucuna basıp ani bir hareketle almaya kalksan, aşil bir anda kopabilir, sinsidir bazen sinyal vermez.
Fakat bu vakada sinyal var, çünkü tedavi uygulanmış!.. Kimse suçlu aramasın önemli olan Caner ve ne zaman sahalara döneceği… Final olarak bonservis parası vermeyi sevmeyen başkan Fikret Orman, İnter ile yapılan mutabakatı uygulayacak mı? Bu anlaşma Caner’i daha çabuk ayağa kaldırır.
ALİ KOÇ…
Hayatımda bir kez NTV Spor’da kendisiyle röportaj yaptım.. Kendisini hiç tanımam… Başkan adaylığı, takip ettiğim kadarıyla, sadece Fenerbahçe değil, bütün sporseverleri çok heyecanlandırdı. Bu gayet normal, çünkü Koç soyadı başarı demek zaten… Esas mesele Türkiye’de kulüp başkanı olmanın zorluğu! Mesela Aziz Yıldırım, hep mi başarısızdı? Kuşkusuz değil… Ülkemizde çoğunluk maalesef hala sporsever değil, skorsever! Aziz Yıldırım, diyelim ki aday olmadı veya seçimde Ali Koç’a kaybetti… Sonra ne olacak biliyor musunuz, daha ilk sezonunda sayın başkan adayından Şampiyonlar Ligi kupasını bekleyip, her maçı 7-0 kazanmasını isteyecekler… Maalesef spor alemimiz böyle… Uzun vade hedefleri ve planları sevmeyen bir toplum haline geldik biz…
MAÇ SEYREDERKEN SIKILMAK
Bazen canım çok sıkılıyor bizim ligdeki maçları izlerken… Göz kapaklarımı çizgi filmlerdeki gibi mandalla tutturmak istiyorum. Maçlara bakarken eski yıllar, gündüz maçları geliyor aklıma, hepsi çok güzeldi… Teknik direktörlerin çoğuna kızıyorum, kendi sahalarında bile futbol oynattırmama üzerine kurulu taktikleri…
O zaman kimse kızmasın. Ne seyirci gider maçlara, ne reyting alır, maçları kimse seyretmez… Yayın ihalesi için 600 milyon dolar hayal ediliyor. Verirler, ama sonra bu film devam eder sıkıcı bir şekilde. Sonra 30 milyon dolar bile vermezler neyse yazıyı gece yazıyorum valla yine uykum geldi…
MUHABİRLERE SAYGI DUYMAK
Bakıyorum da karda, kışta, sıcakta elinde mikrofon saatlerce haber bekleyen arkadaşlarıma yine saydırma olmuş! Bu çok normal, arkadaşlarımın yaptıkları haberler hep pembe, hep baloncuk dolu mutluluk haberi olmaz…
Bazen yaralar, ama gerçektir… Ben de muhabirlik yaptım, bana da kızdılar, küstüler ama meslektaşlarım köşelerinde eleştirmediler… Bu meslekte ne kadar eski olursan ol geldiğin yeri unutma der eskiler. Ama yazan, eleştiren yine eskiler…
SEYİRCİ NEREDE
Tribünlerde 257 biletli seyirci… Tribünlerde bin 264 biletli seyirci… Tribünlerde 2 bin 300 biletli seyirci… İngiltere Lig Kupası, ikinci lig takımı… Seyirci sayısı 42 bin 500. Sonumuz hayrolsun…