Fenerbahçe, Ersun Yanal’la 1.5 yıllık sözleşme imzaladı. Başkan Ali Koç imza töreninde medyaya yönelik eleştiriler getirdi:
“Aygün Özipek bir soru sordu. Bu da yeni yaratılmaya başlanan bir polemik. Bunu da önümüzde günlerde ya yılsonuna yakın bir iki gün kala veyahut yılın ilk günlerinde camiaya yapacağım seslenişte, adresleyeceğim pek çok konudan biri olacaktır. Yönetimin içinde görüş ayrılıkları var, hatta bölünmeler var, fiziksel kavgalar var diye de çıkartıldı ama o tutmadı. Şimdi görüş ayrılıkları var. Yönetimin içinde her zaman görüş ayrılıkları vardır. Her türlü organizasyon içerisinde görüş ayrılığı olur. Yönetimde bana sorarsanız iyi, kuvvetli bir yönetimimiz var. Herkes büyük fedakarlıklarla en iyi bildiği konulara mesaisini harcayarak doğru işler yapmaya çalışıyor.
HATA YAPMADAN TECRÜBE KAZANILMAZ
“Bazen doğru işler yapılıyor bazen hata da yapılabiliyor. Hata yapılmadan tecrübe kazanılmadığını da burada sizlere hatırlatmak istiyorum. Ama bir yöneticinin adını zikrederek bir şeyler söylemek istediniz ve orada tam olarak ne demek istediniz bilmiyorum. Ama her organizasyonda olduğu gibi futbol kulüplerinde de, yönetimlerinde de medyadan uzak duranlar olur, medya ile haşır neşir olan arkadaşlar olur. Ketum arkadaşlar olur, eş dost arasında kendisini tutamayan arkadaşlar olur. Dolayısıyla sizin tam ne demek istediğinizi anlayamadım, bununla beraber bizim yönetimimiz dimdik, sapasağlam görevine devam etmektedir.”
SOSYAL MEDYA TROL DOLU
“Öncelikle Ersun Yanal’ın takıma gelmesi için fikrinizi ne değiştirdi?” şeklinde bir soru soruldu ama aslında demek istenilen ‘Siz, Ersun Hocayla hiç çalışmak istemiyordunuz, ne oldu?’ demek istiyor ama çok güzel bir Türkçeyle söyledi. Ardından Aygün Özipek Bey de, ‘sosyal medya, sosyal medyadaki polemikler, söylemler… onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?’ dedi. Sosyal medya insanların hür iradelerini ifade ettikleri, öfkelerini, tepkilerini, sevgilerini, mutluluklarını, hüzünlerini ifade ettiği bir ortam. Bununla beraber sosyal medyada hiç doğal olmayan, son derece suni olan ‘trol’ diye adlandırdığımız ve üzülerek görüyorum ki, bu odada da olan birkaç gazetecinin, bu tür trollerden medet umduğu, gazetecilik vakfını, vasfını bir yere koyup, troller üzerinden gazetecilik yapmaya çalıştığı, hem gazetecilik hem onu yapmaya çalıştığı bir ortam içindeyiz. Sosyal medya hepimiz için çok yeni bir fenomen. Benim hiçbir sosyal medya hesabım yok ama raporlar da geliyor. Size şunu söylemek istiyorum: O ortamlardan medet uman medya mensuplarına söylemek istiyorum. Er ay da geç gerçekler ortaya çıkacak, en çok zararı da siz göreceksiniz. Bugün size hoş, sempatik, fırsatçı, akıl karı gelebilir. Böyle yöneti yaptığınızı zannedebilirsiniz ama şunu bilin: Ne mesleğinize, ne spora, ne de Türk gençliğine hiçbir faydanız yok. Bu vereceğim cevapları da sosyal medyada samimi bir şekilde gerçek düşüncelerini ifade eden arkadaşlar var. Evet, ben Ersun Yanal hakkında hocamız hakkında Camiaya Sesleniş programında görüşlerimi ilettim. O zaman hocamız Phillip Cocu idi, yollarımızı değiştirme gibi bir karar söz konusu değildi ve uzun vadede onunla da devam edebileceğimizi, sabır göstermemiz gerektiğini düşünüyordum. 10.hafta itibariyle bu kararımızdan dönmemiz gerektiğine hep beraber karar verdik. Ben asla, ‘asla’ demeyen bir insanım. Hata varsa ‘hata yaptım’ diyebilirim. Hatadan dönmenin elzem olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta daha net olsun diye hocamız hakkında neler söylediğimi söyleyeyim ki daha da net ifade edelim. Demişim ki, ‘Bugün olmayacak, yarın da olmayacak’ şeklinde bir ifadem var. ‘Ne konuştuk ne de konuşmayı planlıyorum’ demişim. Hatta hocamıza medyada PR kampanyası yapıyor demişim. Bu bizi rahatsız ediyor demişim. Hatta hocam yapıyor dememişim de, yoğun bir medya kampanyası var demişim. Bunları birebir sözlerimden okuyorum. O zamanki tepkileri de içinde bulunduğumuz durumdan dolayı anlayışla karşıladığımı söylemişim. Ama ne bu sezon için ne de yarın için olacağını sanmıyorum demişim. Taraftarımdan rica etmişim, ‘bu sevdaya son verin’ diye. Hatta benim için en kolay şey Ersun Hocayı getirmek, herkesi memnun etmek. Kesinlikle şunu da düşünmeyin dedim, hani bir kompleks içinde insanlar istiyor, inat ediyoruz Ersun Hocayı getirmiyoruz, böyle bir şey de yok demişim. Hatta söylediğim en ağır şey de şu olmuş: ‘Ersun Hoca ile uzun vadede proje yapabileceğimizi düşünmüyorum. Tamamı mı? Eksik söylediğim bir şey var mı? Bununla beraber Ersun Hocanın bize yaşattığı şampiyonluk en keyif aldığımız şampiyonluk demişim, kazandığımız zaman rahat maçlar oynamışız demişim. Onun döneminden beri rahat maçlar seyretmiyoruz demişim. Şampiyon olduk, çok güzel futbol oynadık demişim. Hakkını da vermişim, hocamızın. Evet, fikir değiştirdik. O zaman doğru fikir oydu, yabancı hocayla devam etmek istiyorduk, Ersun Hocamız planlarımızda yoktu. Niye yoktu? Medya kampanyası, medyada bir kampanya yapılıyor diye düşündüm. Aslında benim yabancı hocadaki ısrarımın ne olduğunu ifade edeyim, arkadaşlar! Bunun da Ersun Hoca için geçerli olduğunu söylemiyorum, bir iki hoca dışında Türkiye’de futbol dünyasındaki pek çok kişi(ler) için geçerlidir. Bu yönetici olur, hoca olur, futbolcu olur. Ne yazık ki spor medyamız, spora ve gençliğe katma değer yaratmaktan ziyade daha yıkıcı, yapıcılıktan uzak, güzelliği öne çıkaran değil daha çok olumsuzluğu öne çıkaran ve 5-6 kişinin kurguladığı bir dünyada hocaların, futbolcuların görüşleri üzerlerinde büyük baskı kurabilen, sevdiğini parlatan, sevmediğini yıpratan, istediğini yaptırdığına hoşgörüyle yaklaşan, istediğini yaptıramayanı yerden yere vuran bir dünyada olduğu için ben yabancı hocayı tercih etmiştim. Uzun vadeli planlarımın esas ana sebebi buydu.
“Hocamızla buluştuktan sonra kafamdaki bütün soruları en çıplak haliyle, en eldivensiz haliyle kendisiyle istişare ettim. Aldığım cevaplardan tatmin oldum, tatminden fazla oldum. Hatta ilk konuşmamızda, ‘Herhalde hocam merak ediyorsunuzdur. Siz benim hakkımda niye böyle düşünüyorsun’ diye. Her şeyi açıkça konuştuk. O da kafamdaki tüm soru işaretlerin net bir şekilde zaman zaman da kızarak cevaplarını verdi. Beni tatmin etti, bizi tatmin etti sadece benim de değil. Dolayısıyla hata yaptıysak hata yaptık ama şimdi yeni bir başlangıç yaptık. Çok kötü gidiyorduk, Erwin’le devam ederken bilhassa sağlıklı bir karar verme açısından geleceğe dair uzun vadeli kontrat yapmadan önce bütün alternatiflerimizi irdeledik ve bir Türk hoca olması gerektiğini, Türkiye Ligi’nin DNA’sını bilen bir hoca olması gerektiğini, Fenerbahçelilik ruhunu aşılayacak, takım ruhunu en kısa zamanda getirebilecek, sadece saha içerisindeki bilgileri değil ama psikolojik açıdan da en fazla etkiyi yapabilecek biri olması gerektiğini düşündüğümüz zaman Ersun Hocadan başkası çıkmıyordu. Onun için böyle bir karar verdik.”