Ertuğrul Özkök yazdı, spor medyası ikiye bölündü
Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, bugün yazdığı yazısında spor medyasının yapılanması için ilginç bir öneride bulunmuştu. Hurriyet.com.tr, bu konu hakkında spor medyasının müdürleri ve yazarlarının görüşlerini aldı.
İşte Ertuğrul Özkök’e cevaplar;
Tayfun Bayındır (Milliyet Gazetesi Spor Müdürü): Keşke Ertuğrul Özkök’ün söylediği her şey Türk spor yazarlığında hayata geçebilse. Keşke bütün spor yazarları Bilkent’ten, Boğaziçi’nden ya da ODTÜ’den çıkabilse. Ama Türkiye koşullarında bunun olma ihtimalinin sıfır seviyesinde seyrettiğini en iyi Sayın Özkök bilir. Hangi ODTÜ, Boğaziçi ya da Bilkent mezunu 1500 ile 2500 lira arasında değişen maaşla gelip spor yazarlığı yapar. Ya da bu üniversitelerden mezun olmuş hangi gencimiz en az 2 yıl ücret almadan stajyer olarak gelir spor yazarlığı adaylığı yapar. Bunların olma ihtimalinin sıfır olduğunu en iyi Özkök bilir. Çünkü çok uzun süre Hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Ustam Özkök’e katıldığım ana nokta ise evet ne yazık ki artık kulüp muhabirleri (ki yaklaşık 10 yıldır böyle) holiganizm seviyesinde izledikleri takımları tutmaktalar. Kısacası objektif, tarafsız, kulüp muhabiri Türkiye’de parmakla gösterilecek kadar az. Ve onlarda ne Bilkent’li ne ODTÜ’lu ne de Boğaziçi’li.
Kanat Atkaya (Hürriyet Gazetesi Yazarı): Dünyadaki spor medyası Türk basınının geneline göre çağdaş ve modern yayıncılığa en hızlı yaklaşan grup. Ertuğrul Bey fark etmemiş olabilir fakat genç kuşakta pek çok önemli pozisyondaki muhabir ve yorumcu zaten iyi okullardan ve farklı bölümlerden mezun. Dünyayı takip eden, yayın takip eden pek çok genç isim var. Medyanın geneline göre daha hızlı gelişen bir bölüm spor. Daha iyisi olur mu elbette olur ama Ertuğrul Bey biraz hızlı karar vermiş. Sokrates dergisini bir okusun isterim.
Atilla Gökçe (Spor Yazarı eski TSYD Başkanı – Milliyet): Ertuğrul Özkök, toplumda genel talep yükselişini, eleştirel bakışı, analitik düşünceyi gören, gözleyen bir gazeteci olarak basın tribünlerinin de eğitim seviyesinin okuyucular ya da sporseverlerin merakı ölçüsünde zenginleşmesini istiyor. Bu doğru bir tespit. Ancak, medyanın bugün içinde bulunduğu genel koşullar bu talebi karşılayacak biçimde değil. Herşeyden önce Genel Yayın yönetmenleri ve patronların böyle bir talebe pencere açmaları gerekiyor. Oradan bakmak ve görmek için. Yavuz Gökmen’e TSYD tribünlerini asla kapamamıştır, Ertuğrul bey maddi bir hata yapıyor. Ona her zaman tribünde yer vermiş, uluslararası müsabakalara, Şampiyonlar Ligi maçlarına akredite ettirmiş ve ölümünde de Galatasaray maçlarında basın tribününde kendisine tahsis edilen koltuğa fotoğrafı ve çiçekler koymuştur. Bu yanlışın vicdanen düzeltilmesini talep ediyorum.
Oğuz Tongsir (TYSD Başkanı): Ertuğrul Özkök’ün görüşene katılmamak mümkün değil. Kalitenin düştüğünü biz de kabul ediyoruz. Ama bunun sorumlusu TSYD olarak gösterilemez. İşe alınacak kişilere ben mi karar veriyorum. Yoksa Hürriyet Gazetesi mi? Sadece Hürriyet genelinde söylemiyorum diğer gazetelerde de böyle. O zaman kendi alacakları adamları seçerken daha özenli davranacaklar. Bilkent’li, ODTÜ’lü seçsinler. TSYD’nin bu konuda yapacağı bir şey yok. Amma velakin çok doğru söylüyor. Bu kalite sadece spor yazarlığıyla ilgili değil. Türkiye’nin genelinde bir kalite sorunu var. Kulüp başkanları spor yöneticiliği okudular da mı bu koltuklarda oturuyorlar? Müteahhit adam gelip o koltukta oturuyor. Bu çok güzel bir konu, masaya yatırılması lazım. TSYD’nin ocak ayında yapacağı toplantıda daha şimdiden bize bir yol gösterici oldu. Kafamızda şimşekler çakmaya başladı. Onun açtığı bu yolu Hürriyet gazetesinin bir ateşlemesi olarak görüyorum.
Uğur Meleke (Hürriyet Gazetesi Yazarı): Özkök yazısında spor medyasının durumunu ele almış, çok da güzel yapmış analizini. Kısaca, “ahbap çavuş ilişkisinin değil niteliğin temel kriter olduğu bir spor medyası” hayal ettiğini anlatmış Ertuğrul Abi. Benzer kanaatleri medyanın hatta ülkenin tüm departmanları için taşıyorum. Dilerim tüm pozisyonlara hak edenler gelir, tüm sınavları hak edenler kazanır, tüm mevkilere orada durmayı hak eden insanlar oturur. Teşekkür ederim kendisine güzel analizi için.
Serdar Ali Çelikler (NTV Spor Yorumcusu): Ertuğrul Özkök haklı. Yeni tribün sosyolojisi yeni gelişen dünya spor basınını da elbette geliştirecek. Bizim basın tribünümüzde onun deyimiyle Levent 51 numara mutlaka bazı değişimler yaşayacak. ODTÜ’lü Boğaziçi’li, Sabancı ve Koç üniversiteli çocuklar bu tribünlerde oturacaklar. Ama yeni dünya düzeninde yeni futbol düzeninde ve yeni futbol sosyolojisinde Aziz Yıldırım gibi eski figürlere de yer yok. Dolayısıyla onun uçağında 2A’da oturan Ertuğrul Özkök de artık kendine yeni koltuklar bulmak zorunda kalacak.
Mehmet Demirkol (NTV Spor Yorumcusu): Ertuğrul Özkök’ün istediği o yüksek eğitimli krem tabaka öğrencileri medyaya kazandırmak çok mümkün değil çünkü maaşlar o seviyede değil. Dolayısıyla iyi öğrenciler başka sektörleri tercih ediyorlar. Ancak delilik seviyesinde bu işi çok sevenler paraya da çok ihtiyacı olmayanlar girebilir. Aslında konu bu değil. Şu anda spor medyasında en büyük problem özellikle muhabir arkadaşlarımızın içine itildiği fanatik taraftar olmadan bu işin yapılamayacağı kıskacı. Bizim muhabir arkadaşları bundan kurtarmamız lazım. Sosyal medya çıktıktan sonra muhabir arkadaşlarımız, genç arkadaşlarımız maalesef kendilerini en çok fanatik taraftar kesimine kabul ettirermek zorunluluğunu hissederek işlerini yapmak zorundalar. Spor medyasını yönetenler arkadaşlarımızı bu dertten kurtarmalı. Biz Galatasaray’ın Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ın muhabirleriyle karşı karşıyayız. Aslında Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş muhabirleri olması gerekiyor arkadaşlarımızın. Bu rahatlığı onlara tanımamız lazım.
İbrahim Seten (Vatan Gazetesi Spor Müdürü): Ertuğrul Özkök 20 yıl Hürriyet’te genel yayın müdürlüğü yaptı. Ertuğrul abi 20 sene boyunca eğer spora en az şarap kadar değer verseydi; en azından kendi medya grubunu Boğaziçililerle doldurmuş olurdu. Ama kusura bakmayın da hem üst düzey üniversitelerde okuyacaklar hem de asgari ücretin bi’ tık üstüne spor muhabiri, yazarı, yöneticisi olacaklar. O okulları bitirenler yılda en az 100 bin dolar ücretle kariyer planını yapabilecek zekâda. Spor medyasında bugün bir kalite problemi varsa bu silsilede en masumlar da yaşamak için adeta Survivor’da yarışır gibi 3 kuruşa haber kovalayan, 50 lira harcırahla deplasmanlara gönderilen, spor yöneticileri tarafından aşağılanan, futbolcular tarafından tartaklanan medya emekçileridir.