YASİNOFOBİ
Tribündeki hiç kimse ve ekran başındaki milyonlar, “Yönetim istifa” diye bağırmasınlar. Sahadaki futbolculara da sakın ola ki kızmasınlar. Dünkü sonucun tek bir sorumlusu var. Onun adı Hamza…
Geçen yıl sonunda HABERTÜRK spor sayfasında yaptığım röportajda “Ben olsam önümüzdeki yıl Hamza ile devam etmem” diye açıkça söylemiştim. Hem de defaten. Haklılığım sezon başından beri her gün biraz daha ortaya çıkıyor.
Hamza bir beyefendi. Dünya iyisi. Bir oğlum olsa, Hamza gibi olsun isterim. Ama bir takımım olsa başına oğlum bile olsa Hamza’yı geçirmem. Çünkü ne yazık ki henüz Galatasaray seviyesinin teknik direktörü değil. Ve bu seviyeyi hazmedip öğrenmeye de niyeti yok.
Dün Galatasaray sahaya en uçuk fikirli, en futboldan anlamaz birinin yapabileceği bir kadro ve dizilişle çıktı. Orta sahanın ortasında Hakan Balta… Böyle bir takımla sahaya çıktığınız anda felaket “Geliyorum” demeden gelir. Hele bir de onun yanına Emre Çolak’ı koyarsanız! Galatasaray’ın bu aptalca dizilişinden feyz alan Atletico, bir anda skoru 2-0’a getiriverdi. Emre Çolak tek bir olumlu hareket yapmadan, tek bir topu doğru düzgün stop edemeden, ayağına gelen hiçbir topu pas olarak arkadaşına aktaramadan, aldığı tüm topları kaptırdıktan sonra ilk yarının yarısı dolmadan sahaya veda etti. Bu bir teknik direktörün “Arkadaşlar ben çuvalladım” itirafıydı.
Ama zaten Hamza Hamzaoğlu maçtan önce çuvallamıştı. Maç öncesi yaptığı basın toplantısında, “Favori Atletico Madrid ama biz de elimizden geleni yapacağız” demesi, zaten baştan kayba hazırlandığı, taraftara da “Bu maça zahmet buyurmayın, eşiniz dostunuzla vakit geçirin” dediği anlamına geliyordu.
Hamza bilmeli ki, başında olduğu takım sahasından Real Madridleri, Barcelonaları, Manchesterları, Juventusları sepete koyup yollamış bir takımdır. Galatasaray sahasında oynadığı her maçın favorisidir. Ama Hamza bunu bilmeyecek kadar futbol cahili, takımının başında olduğu camianın ne anlama gelip ne beklediğini anlamayacak kadar da duygusal zeka yoksunu.
Futbolcularla ilgili hiçbir şey söylemeye gerek yok. Ancak Hamza’ya bir şeyi hatırlatmaya gerek var.
Geçen sene bu takım şampiyon olurken, “Bu takımı sırtlayan en önemli 3 ismi say” deseniz, bir tanesi Yasin’dir. Ama Hamza her ne hikmetse, Yasin’e ısınamadı! Geçen yıl Başakşehir maçında Yasin’i oyundan alarak neredeyse şampiyonluğu veriyordu. Bu yıl ise geçen senenin kahramanı Yasin’i takımda göremiyoruz bile. Bu kadar faydalı bir oyuncuya bu denli nankörlük yapmak için o oyuncunun Hamzaoğlu Ailesi’nden birine bir kötülük yapmış olması gerekiyor!
Bu maçta da Hamza faktörünü bir kez daha gördük. Yasin’i oyuna aldıktan sonra birdenbire işin rengi değişti. Atletico Madrid bir anda sahasına hapsoldu. Bütün oyun planını değiştirmek, Yasin oyuna girinceye kadar yaptığı sağlı sollu atakları bir kenara bırakmak ve tamamen savunmaya dönmek zorunda kaldı. Yasin sağ kanattan, Atletico Madrid’i paramparça etti ve Galatasaray üst üste pozisyonlar bulmaya başladı. Ama Hamza’nın ‘Yasinofobisi’ yine devreye girdi. Sağ kanatta mükemmel oynayan Yasin’i sola çekti ve sağ tarafa Sinan Gümüş’ü getirdi. Galatasaray makinesi bir kez daha durdu. Oysa bu hamleye hiç gerek yoktu. Ancak kötülük olsun diye yapılabilirdi.
Hamza’ya benden ağabey tavsiyesi. Bundan sonra takım kadrosu yapacağın zaman ona buna telefon edip akıl alma! Sneijder ve Yasin’i yaz, kaleye de Muslera’yı koy, ondan sonra gerisini düşün. Bunlar Galatasaray’ın olmazsa olmazları.
Bir parantez de Sneijder’a. Adam bir karakter abidesi. Maç boyunca yenilgiyi kabullenmeyen, 90 dakikanın sonunda bile hala koşan, pres yapan, pas alan, pas veren, sahanın her yerine giden Sneijder… Böyle bir adamı Galatasaray kaybederse çok üzülür. Yerine yenisini de bulamaz.
Bu maçta göze çarpan bir diğer isim Jason Denayer’di. Başkanın salladığı gibi 30 milyon pound eder mi bilmem! Ama iyi bir kazanım. Çok iş yapar.
Maç sonunda yönetim istifa diye bağıran taraftarlara gelince… Durun biraz, sabredin. Bu yönetim Galatasaray’ın başında zaten uzun süre kalmaz. Ama en azından Trabzon dönüşünü bekleyin. Ondan sonra hep birlikte bağırırız. Hamza’ya benden ağabey tavsiyesi.
FATİH ALTAYLI- HABERTÜRK