Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi maçında Lokomotiv ile 1-1 berabere kaldı. Bülent Tuncay maçı Karar’a yorumladı:
Santrforsuz oynamak
Galatasaray, uzun süredir Avrupa kupalarında galibiyet bile elde etmekte zorlanıyordu, üst turları görmekten uzaklaşmıştı. Ancak bu sezon belli bir sistem çerçevesinde, oyununu rakibine kabul ettirerek oynuyor, ne istediğini biliyordu. Grup maçlarındaki birbirine yakın oyunlar, sürdürülebilir bir sistemin oturduğu izlenimini bize veriyordu.
Galatasaray, Moskova’da yendiği Lokomotiv karşısında dün de UEFA Avrupa Ligi grup maçlarındaki genel oyun anlayışına sadık kaldı. Halil’i en uçta oynatıp arkasında süratli isimlerle oynadı. Tek fark, Taylan’ın yerine Feghouli’nin ilk 11’e alınması ve 4-1-4-1’e dönülmesiydi. Sarı-Kırmızılılar ilk dakikadan itibaren rakibine üstünlüğünü kabul ettirdi. Ancak Rus ekibi kendi yarı alanını iyi parsellemiş ve Galatasaray’ın hızlı forvetlerine boş alan bırakmamıştı. Faullerde yere yatan oyuncularının abartılı sürelerle yerde kalması ile de oyunun hızını düşürmeyi planlamışlardı. Buna karşın Galatasaray gol için çılgınca saldırmıyor, sabırla rakip savunmada gedik açmaya uğraşıyordu Pozisyon zenginliği olmayan, sıkıcı denebilecek futbolu herhalde en güzel Galatasaray oynuyordur. Nitekim Rus takımının ileri çıktığı bir anda kontratakta aradığı derinliği yakaladı, çok adamla çıktı ve Feghouli ile golü de buldu. Burada Feghouli’nin müsait pozisyondaki arkadaşına vermek yerine inisiyatif kullanması, gole olan hasretinin göstergesiydi çünkü kaçırması durumunda göreceği tepki büyük olurdu. Burada topu taşıyan Halil’in hakkını da vermek lazım. Bir ayrıntı da Muslera’ya. Form tutmaya başladı ama ona verilen geri paslar artık hep tehlike unsuru. Galatasaray bir süre ona geri pas vermeyi kesmeli.
Galatasaray maçın ikinci yarısında da topu kontrol eden taraftı. Maçın temposunu ayarlıyordu. Lokomotiv, makina düzeninde oynayan Galatasaray’ın üstüne daha çok adamla gitmeye başlamıştı. Rakip yavaş yavaş topun kontrolünü eline geçirdi ve oyunu Galatasaray yarı alanına yıktı. Bu süreçte Berkan, Nelsson, Marcao üçlüsü direnç noktası olarak ön plana çıktı. Rakibin savunma arkasında oluşan boşluklar birer fırsattı ama Cicaldau, Morutan ve Feghouli’nin maça ağırlığını koyamaması Lokomotiv baskısını artırdı. Oysa benzer şablonda oynanan Gaziantep FK maçında ikinci gol gelince maç rahatlamıştı, bu kez o ikinci gol gelmedi. Fatih Terim de Galatasaray’ı rahatlatacak, takıma dirilik getirecek hamleyi yapmada ağır kaldı. Tam da bu anlarda Rusların geliyorum diyen golü geldi.
Terim son çeyrekte Barış Alper, Ömer Bayram ve Mostafa Mohamed’i sahaya alarak hamlesini yaptı. Bu değişiklikler Galatasaray’ı tekrar maça soktu. Pozisyonlar üst üste geldi ama gol gelmedi. Lokomotiv de Rus ruletine dönen maçta hiç ummadığı kadar pozisyon buldu. Seyircinin kulübeden çıkamayan Diagne lehine tezahüratı ise Fatih Terim’in tercihine protestoydu. İç sahada santrforsuz futbol ne kadar doğru sorusunu sordurttu.
Sonuç olarak Galatasaray doğru zamanda doğru oyuncu tercihleri yapabilse kazanabileceği bir maçta 1 puanla yetindi.