Sporlig dergisi, Galatasaray tribünlerinin yakından tanıdığı Sedat- Vedat Pekmez kardeşlerle yapılan röportajı yayımladı:

ARMAYA ADANMIŞ HAYATLAR 1-
”İKİZLER”
SEDAT – VEDAT

Sedat – Vedat Pekmez kardeşler. Nam_ı diğer İKİZLER…
Onlar hayatlarını sarı kırmızı renklere adamış ikiz kardeşler.
Öyleki; onlar için Galatasaray adeta bir yaşam biçimi olmuş. Galatasaray’ın her maçında kameralar tribünlere döndüğünde onları görmek mümkün. Galatasaray ile yatan Galatasaray ile kalkan bu ikiz kardeş, hangi branş olursa olsun, tribünleri coşturuyor.
Biz de Ali Sami Yen Stadı, Spor Sergi (Lütfi Kırdar Spor Salonu), Abdi İpekçi, Sinan Erdem, Ahmet Cömert, Burhan Felek Spor Kompleksi tribünlerinin yakından tanıdığı İKİZLER’e mikrofonumuzu uzattık. Hem tribündeki anılarını, hem da sarı kırmızı aşklarını dinledik.
İşte bu keyifli sohbetin ilk bölümü:
Vedat Pekmez;
21 Ocak 1976 İstanbul doğumluyuz. 7 yaşına kadar Eyüpsultan’da ikâmet ettik. 7 yaşından sonra Gaziosmanpaşa’ya taşındık.
Bizim Galatasaray maceramız şöyle gelişti. Ufak yaşlarda biz Gaziosmanpaşa spor alt yaş kategorisinde futbol oynuyorduk. Yetenekliydik ancak Galatasaray’ın maçlarını izlemek, oynamaktan daha cazip geliyordu. Futbol oynadığımız dönemlerde idmanlardan kaytarıp, Galatasaray idmanını ya da maçlarını izlemeye giderdik. O zamanlarda masör Mehmet Akpençe kulüpte çalışıyordu. Bizi görünce, ikizler yine mi siz geldiniz? derdi. Öyle ki sabah 10 daki idmanı seyrettikten sonra eve dönmeyip, akşam 15.00’teki idmanı da seyrederdik. O süre zarfında bazen ekmek arası domates, peynir, bazen de yavan ekmek yiyerek karnımız doyuruyorduk. Prekazi’nin oynadığı dönemde onunla aramız çok iyiydi. İkiz olduğumuz için bizi unutmaz, çok severdi. Saat 15.00’teki idmanı da izledikten sonra eve dönerdik. İdmanı izlemek için okulu da kırardık Önlükleri bakkala bırakıp idman dönüşü alırdık, sanki okuldan geliyormuş gibi. Gaziosmanpaşa’dan Florya’ya antremanı izlemeye giderdik. O zamanlar 8-9 yaşlarındaydık. İkiz olmanın avantajıyla birbirimizden destek alarak zaman zaman trenle, minibüsle, otobüsle gidiyorduk. Anne babamız tek kişi olsaydık bu kadar rahat olamazlardı. İşte bizim Galatasaray aşkımız böyle başladı.

  • Sizleri sadece futbol maçlarında değil. Basketbol, voleybol, su topu, kadın, erkek kısaca Galatasaray adının geçtiği her spor dalında mutlaka siz varsınız?
    Aynen. Sadece futbol değil dediğiniz gibi hemen hemen her branşta İstanbul’da ki maçlarda takımımızı desteklemeye gidiyoruz. Tabiki futbol takımımızın maçına denk gelmemesi şartıyla. Diğer branş maçımız önemli ve aynı saatlerde ise birimiz salona geçiyoruz. Malum İstanbul trafiğinde o maçtan diğerine arabayla yetişemiyeceksek, motosikletimizle gidiyoruz.

Bu maçlara kendi isteğinizle mi gidiyorsunuz? Yoksa sizi yönlendiren abileriniz mi var?
İstanbul’daki maçlara gideceğimiz tahmin ediliyor. Tribünde hiç bir abimiz şu maça gidin demiyor. Biz ultrAslan’ın askeri olarak gidiyoruz maçlara. Sebahattin abi de Yılmaz abimiz de tribünümüzün liderleridir. Allah onları ve diğer abilerimizi başımızdan eksik etmesin. Bunun altını çizerek vurgulayalım. Onlar bizim yol göstericilerimizdir.

ultrAslan BAĞIMSIZ TEK OLUŞUMDUR
2001 yılında kurulan ultrAslan bağımsız, tek çatı altında birleşen tek oluşumdur. Diğer rakip takımların gruplarında değişik bölünmeler olmuştur ama biz de bölünme yoktur. Tribünde tek ses çıkar.

Peki Türkiye’nin en büyük taraftar oluşumu ultrAslan nasıl ve ne zaman kuruldu?

ultrAslan, 2001 yılında İstanbul’da Ceylan otelde Sebahattin Şirin, Yılmaz Tutuş ve rahmetli Alpaslan Dikmen’in başını çektiği abilerimizin önderliğinde 53 kişi tarafından kuruldu.
ultrAslan”ın isim babası ise Alp Özgör abimizdir.

www.ultrAslan.com
yönetim ekibindeyiz

ultrAslan.com resmi sitesi rahmetli Alpaslan Dikmen abinin önerisi, Sebahattin ve Yılmaz abinin de onayıyla biz bu sitenin yönetimine seçildik. Bizim buradaki görevimiz sitedeki yazılanları takip edip, çirkin ve küfürlü yazıları önlemek. Ayrıca tüm branşlarla ilgili haberleri de bu sitede yayınlamak.

İKİZLER pankartı çok bilinen, eski bir pankart. Mecidiyeköy’de ki Ali Sami Yen stadının kapalı üst ve bazen kapalı tribünlerinde yerini almıştı. 1986-87 yılllarında o süreci anlatırmısınız..

Sedat Pekmez:
Bizim Ali Sami Yen maceramız 1983-84 sezonunda başladı. Az önce ikiz kardeşim Vedat’ın da söylediği gibi önce Florya ile başladı. Hafta içi Florya da idmanlara, hafta sonu da maçlara gidiyorduk. Simoviç ve Prekazi’nin transfer olduğu dönemlere denk geliyor. O sene de Trabzonspor şampiyon olmuştu. Biz o dönemden beri maçlara gidiyoruz.
Maça gitmezsek vicdanen kendimizi rahatsız hissederiz.
Biz maç seçmeyiz. Her maça gideriz. Bazen bize o soğukta, o önemsiz maça da gidilir mi? diye serzenişte bulunanlar oluyor ancak Galatasaray 3. lig takımıyla kupa maçı da oynasa biz o maçta olmalıyız. Psikolojik olarak orada olmamız gerekiyor gibi geliyor bize, bu da Galatasaray sevgisinden, arma aşkından geliyor.

Peki başka işiniz yok mu sizin? Nasıl zaman buluyorsunuz maçlara gitmek için?
Sedat Pekmez; İşimiz tabi ki var. Ben özel bir sürücü kursunda direksiyon eğitmenliği yapıyorum. İkiz kardeşim Vedat ise kurumsal bir şirkette çalışıyor. Biz mesailerimizi maçların gün ve saatlerine göre ayarlıyoruz. Mesela ben öğrencime direksiyon dersi vereceğim zaman o gün herhangi bir maçla çakışıyorsa bir gün sonra ekstra 30 dakika hediye edeceğimi söyleyerek ikna ediyor ve maçlara öyle gidiyorum. Bazen dersleri sabahın 06.00 sına alıyorum, öğlen 15.00 ten sonra da işimiz bitiyor. Sabahın erken saatlerinde trafik olmadığı için öğrencinin de işine geliyor ve daha rahat eğitim alıyor…

Fikstüre göre ayarlanan hayatlar…
Anladığım kadarıyla hayatınızı Galatasaray’a göre ayarlıyorsunuz değil mi?

Vedat;
Evet; hani fikstüre göre endekslenen hayatlar denir ya bizimkisi de o misal.
Mesela www.galatasaray.org resmi sitemize de sitem ediyorum. Kulübün resmi sitesinde çalışan arkadaşlar maçların saatini yanlış yazıyor, bazen hiç yazmıyorlar. Arma sevdalısı herkes Galatasaray’ın basketbol maçının saatini niye başka sitelerden öğrensin ki?
Örneğin 16.00 da oynanacak maç bizim sitede 15.00 te gözüküyordu. Ben ona göre kendimi ayarlıyor ve evden çıkıyorum. Bir kaç defa bu olayı yaşadım. Resmi siteye güvenerek erken gittiğim yada geç kaldığımız maçlar oldu. Daha yeni Galatasaray – Lolomotiv Moskova maçı sitede yakın tarihe kadar 19.45 olarak gözüküyordu, sonradan 20.45 olarak düzeltildi.

Artık herkes bizim GALATASARAY sevdamıza alıştı ve kimse yadırgamıyor…
Eve misafirliğe gelecekler, bu akşam maç var mı? diye sorup geliyorlar.

Biz Galatasaray’ın renklerine aşık olduk.
Çocukluktan beri gelen bir aşk bu.
Bize kimse ille de Galatasaray’lı olun diye baskı yapmadı. Biz daha çok Galatasaray’ın sarı kırmızı renklerine aşık olduk. Bir de rahmetli oldu Eyüpsultan’da sünnetçi Yusuf Korkmaz abimizin ”Siz Galatasaray’ lı olursanız çok yakışır” diyerek ufak çapta bir etkisi olmuştur diyebilirim.
Hatta bize sarı kırmızı top hediye etmişti. Babam da Galatasaray’lı, ancak bizden önce bir defa bile maça gitmemiştir. Babam ve annemi her branştaki maça biz götürdük.

Peki anne babanız Galatasaray’ın peşinden niye gidiyorsunuz? diye size kızmıyormuydu?

İlk zamanlar Prekazi ve Simoviç li olan kadrodaki futbolcularla çekildiğimiz çocukluk resimlerimizi yırtıyordu. Babam resimleri yırttıkça o dönemde negatiflerinden tekrar yaptırıyorduk, aldığımız harçlıkları onlara harcıyorduk.

Genelde bu işi yapan kişilerin maddi beklentisi olur diyorlar. Var mı böyle bir şey? Siz neler söyleyeceksiniz?
Hiç bir zaman maddi bir beklentimiz olmadı.
Kesinlikle hayır. Ne bizim, ne de tribün liderlerimizin maddi bir beklentisi yok. Bazılarının bize ”tribün size ne kazandırıyor? Galatasaray size ne kazandırdı”diye söylemleri oluyor.
Bizim bu işten herhangi bir gelirimiz olmadı ve bir beklenti içerisinde de değiliz. Bizim zaten bir işimiz var, çalışıyoruz. Bizim burada kazandığımız tek şey ”dostluk” Deplasmanlara gittiğimizde bazen tek simidi paylaşıyorsun, bezen ekmek arası köfteyi paylaşıyorsun. Bu küçüklükten gelen ve ölene kadar sürecek olan bir tutku, bir aşk..

Peki bu Galatasaray tutkunuza eşleriniz ne diyor? Kızmıyor mu? Ne bileyim tepki göstermiyor mu?
Sedat Pekmez; Ben ilk eşimden buna benzer nedenlerle ayrılmıştım. İkinci kez daha yeni evlendim. Evlenirken eşime ilk söylediğim şey kendisini kesinlikle Galatasaray’la mukayese etmemesini söyledim….
Ya ben ya Galatasaray gibi bir soruyu kesinlikle kabul etmiyorum. Hatta yıllar önce Galatasaray dergisine verdiğimiz röportajı ona göstererek.
Biz arma aşkı için, Galatasaray için her maça (basketbol, voleybol da dahil) gidiyoruz. Bizim hayatımız, yaşam tarzımız bu. En başından anlaşalım dedim. Kendisi yakın zamanda babasını, annesini ve abisini kaybetmiş ve yalnız kalmıştı. Rabbim de nasip etti ve 3 ay önce evlendik. Hayatımız bu şekilde devam ediyor. Tek aşkımız, sarı kırmızı arma ve Galatasaray.
derken devreye
Vedat Pekmez giriyor;
Ben bu konuda kendimden örnek vereyim,
Benim de 15 ve 11 yaşlarında 2 kızım var.
Sedat’ın da 11 yaşında erkek çocuğu var. Bazen babanız nerede? diye sorduklarında maçta diyorlar. İkinci bir altenatif yok. Hatta 10 yaşındaki kızımın ufak çaplı bir basketbol macerası oldu. Bazen onu antremana götürüp, getirmem gerekiyor ben de maçta olduğum için arkadaşlarıma rica ediyorum. Bir yanda canım ciğerim kızım diğer yanda Galatasaray.

Maça gitmezseniz ne olur?
Gitmezsek bir şey olmaz tabi ki ama vicdanen huzursuz oluruz.. Amiyane tabir olacak ama ihanet etmiş gibi oluyoruz. Sanki maça gitmediğimiz zaman Galatasaray yenilecek ve biz ona engel olamayacakmışız gibi geliyor.
Bu sene Galatasaray’ı nasıl buluyorsunuz, şampiyon olabilecek mi? beklentiniz ne?
Vedat Pekmez; Bu sene hedef UEFA kupası olmalı
Bizim için bu sene Uefa kupası çok büyük önem taşıyor. Lig şampiyonluğunu her sene kazanabilirsiniz. 21 sene önce kazandığımız uefa kupasını tekrar kazanabiliriz, bunu yapılan transferlere bakarark söylüyorum. Genç bir kadromuz var ve devre arasında yapılacak takviyelerle uefa kupasını kazanabilir, kazanamasak bile en azından bir final oynayabiliriz diye düşünüyorum. Bu konuda başkana, Fatih Terim ve yöneticilere güveniyorum. Taraftar her zaman takımın arkasında. Türkiye kupasını kazanmayalım müzemizde çok var. En çok lig şampiyonluğu da zaten bizde. İsteğimiz Uefa kupası şampiyonluğu, inşallah gerçekleşir.
Şampiyonluğu istemiyorsunuz yani?
İkisi arasında isteğim UEFA kupası yolunda ilerlemek. İki hedefe birlikte yürümek bu genç kadroyla çok zor olur. Ben bu sene yapılan transferlerden çok umutluyum. Morutan, Cicaldau vs.. gibi yeni transferlerle bu kadronun bu sene uefa da bir final göreceğine inanıyorum…

Ben de Vedat’ın dediklerine katılıyorum.
Sonuç itibarı ile benim için de uefa kupası şampiyonluktan daha önemli. Fenerbahçe ye baktığımızda hala 3 yıldızdalar, hala 4. yıldızı takamadılar. Bu yüzden de bu sene formalarında yıldızları çıkarma ihtiyacı hissettiler. Nihayetinde şu anki durum itibariyle şampiyonlar ligi bize bir kaç gömlek büyük geliyor. Ama UEFA kupası neden olmasın.Alamasak bile en azından bir final oynayabiliriz diye düşünüyorum…
……devamı gelecek

Önceki İçerikTerim’e şunu da sormak lazım; cidden rotasyonun gereği var mıydı? Bülent Tuncay, Karagümrük- Galatasaray maçını yazdı
Sonraki İçerikBeşiktaş’ın 10 puanı çalındı! Beşiktaş yöneticisi Fatih Hakan Avşar’dan olay sözler…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz