Galatasaray, Şampiyonlar Ligi grup elemelerindeki son maçında PSG‘ye Paris‘te 5-0 yenilerek son sırada kaldı ve Avrupa kupalarına veda etti. Bülent Tuncay maçı Karar için kaleme aldı:

 

1-9-1’e dönüş…

 

Başkası olsaydı… Ne bileyim, Skibbe, Hamza Hamzaoğlu, Tudor filan olsaydı Galatasaray’ı 5-4-1 oynatan… Tefe koyarlardı tefe. Üstüne bir de ramazan davulcusu gibi vurdukça vururlardı meşe tokmağıyla. Ses gelene değil, deri patlayana kadar vururlardı.

Rakibin PSG, Real Madrid olması önemli değil. Tabii ki kadro zenginliği, mali yapı farklılığı, futbol kültürü olarak arada dağlar var. Galatasaray’ın Premier Lig vs etiketli oyuncularla dolu olması, takımın Süper Lig’in son iki sezonunun şampiyon olması da bu farkı kapatamaz. Bırakın kazanmayı, puan almanın zor olduğu rakipler bunlar. Buna sözümüz yok amaaa… PSG’den puan almayı geçtik, gol atamamak, onu da geçtik gol pozisyonu bile bulamamak ne demek… Sanki Fransa- Andorra maçı oynanıyor. Sahada ne yaptığını bilmeyen, oyun planı yokmuş gibi oynayan, direnç gösteremeyen bir Galatasaray var. Oysa 40 sene öncesinin “Çanakkale geçilemez”i olan 1-9-1’i çöpe atan bir hocası var Galatasaray’ın. Ve o Fatih Terim 5-4-1 oynatıyor, yenilgiyi peşinen kabul ediyor, maçı 0-0’a bağlamaya çalışıyor. İşte burası tuhaf.

Terim’in haklı olduğu noktalar da çok. UEFA’nın kadro kısıtlaması, transfer kısıtlaması, sakatlıklar, kulübün ekonomik açıdan elinin darda olması filan. Fakat Terim gibi bir deneyimin mazeret yerine çözüm üretmesini beklemek, geçen sene Ozan’ı veren Florya’ya yeniden alıcı gözle bakmasını istemek çok şey mi acaba? Bu farkları ha Seri’li, Nzonzi’li, Belhanda’lı ‘yıldızlar topluluğu’ yemiş, ha gençlerden kurulu bir kadro, ne fark eder? En azından ekonomik olarak fark eder!

Tabii faturayı yönetime kesmek ya da Fatih Terim’in kucağına bırakmak çözüm değil. Sahadaki futbolcu topluluğuna da biraz bakmak gerekiyor. Tamam, sahada Neymar var, Mbappe var, İcardi var, var oğlu var. Galatasaray’da Seri çıkarken yerine Selçuk İnan, onlarda İcardi’nin yerine Cavani giriyor tamam ama bir de futbolcu onuru var, profesyonellik var. Dün sahada hiçbir Galatasaraylı futbolcunun forması terlemedi. Ha, bir açıdan iyi de oldu çünkü vızır vızır geçip giden PSG’lilerin rüzgarına terli terli yakalansalar Allah korusun zatürre bile olabilirlerdi.

Maçı bir cümle ile anlatayım; Galatasaray’ı Muslera bile kurtaramadı! Galatasaray’ın son iki sezonki Şampiyonlar Ligi süreci gösterdi ki, Avrupa futbolu sürat ve teknik olarak farklı bir noktaya doğru evriliyor. Fiziksel olarak da fark açılıyor. Biz ise durağan futbolla, mucize yaratacak bir süperstar beklentisi ile yılları geçiriyor, treni kaçırıyoruz. Köklü değişiklikler gerekiyor artık. Yenilikler gerekiyor. Sadece Galatasaray’a değil, “Büyük hayallerim var” diyerek Avrupa kupalarına odaklanan Fatih Terim’e de….

Önceki İçerikTGC 43. Sedat Simavi Ödülleri sahiplerini buldu
Sonraki İçerikDışişleri Bakanlığı’ndan yeşil ve gri pasaport açıklaması: Bu haberlere itibar etmeyin!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz