Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’e destek veren bir yazı kaleme aldı:
Bravo Mustafa Cengiz Başkan
Mustafa Cengiz Antepli.. Hemşerim..
Mülkiyeli.. Kardeşim.. Alkentli..
Komşum.. Yetmedi kader bizi bir yerde daha birleştirdi.. 1994 yılında sağ bacağıma kurşunları onun benzin istasyonunda yedim..
Yolladığı şakalarla bu köşeye çok katkısı oldu, yıllar yılı..
Ama okurlar iyi bilir.. Galatasaray Başkanı olduğu günden beri hakkında olumlu tek satır yazmadım.. Geçin.. En ağır eleştirmeni oldum..
Arada konuşurken ona da söylerdim..
“Bizim Antep’in, Kilis’in lafıdır..
Dostluk kantarla, hesap miskalle..“
Babamdan öyle öğrendim ben, ailede.. M. Ali Ağabey’den öyle öğrendim ben, iş hayatımda..
Yazının başına geçtiğinde, bütün kişisel duygularını kenara koyup, düşündüğünü, inandığını yazacaksın. O ne der, bu ne söyler diye hesabın kitabın olmayacak.
Dostluğunu kantarla, yani yüzer kilolarla ölçebilirsin. Ama hesabın, yani işinde ölçün, en hassas kuyumcu ölçüsü olacak..
Miskal.. Keçi boynuzu çekirdeği..
..Ve bilir misiniz, o zaman zaman itiraf ederim, ipin ucu kaçmış yazılara rağmen Mustafa Cengiz ile aramız hiç bozulmadı..
Bugün, bu “Bravo Mustafa Cengiz Başkan” deyişimin ne kadar yürekten, içten ve gerçekolduğunu en iyi anlayacak da o’dur, bu sebeple..
Türkiye Futbol Federasyonu’nun, rezil hale düşmüş Türk Futbolu’na nihayet müdahale kararı aldığı, ama aldığı en radikal kararları “Püf” deyince sildiği şu günlerde, bir Galatasaraylı olarak beni fevkalade gururlandıran bir duruş sergiliyor MustafaBaşkan..
Ciddi hastalıkları var. Bir yandan canı için savaşıyor. Bir yandan da, Galatasaray ve Türk Futbolu için dimdik duruyor.. Nihat Özdemir gibi, tükürdüğünü anında yalayan, dediklerini anında tersine çeviren bir Federasyon Başkanı’na rağmen dimdik duruyor..
..Ve de bu medyaya rağmen tabii..
Fener için yayın yapan medyaya rağmen..
Federasyon, Finansal Fair Play gereği, kulüplerin transfer limitlerini açıkladı.
En iyi durumda Galatasaray.. Çünkü hesabını, kitabını en iyi yapan, gerekleri en iyi yerine getiren kulüp..
En kıyamet koparan da, Fener Stadı satsa borçlarını ödeyemeyecek durumdaki Fenerbahçe..
Fener Başkanı, bir de zeytinyağı..
Bir de meydan okudu, Nihat Özdemir’e..
“Bu limitleri yükseltmezsen, hile yaparız..“Tehdidin rezilliğine, çirkinliğine ve devlete meydanokuma pervasızlığına bakar mısınız?. Bakan savcı var mı?.
..Ve ardından bonservis bedelsiz adam almaya başladı, Ali Koç.. Satan iş adamı. Alan iş adamı..
Aralarında nasıl anlaşmışlarsa artık, meteliğe muhtaç kulüp, para almadan, bedava bonservis veriyor.
Dahası.. Ali Koç, futbolcuya ne verdiğini de açıklamıyor..
100 verip, 10 gösterse limit içinde kalır. Oh keka.. Vergi de 10 üzerinden ödenir, ballı kaymak..
Yani ortada sadece federasyonun değil, Maliye Bakanlığı ve Vergi Dairesi’nin de soruşturma açması gereken bir durum var, en azından..
Peki “Tık” diyen var mı, Bab-ı Ali’de..
“Büyük Kapı” Türkçesi, medyayı simgeleyen bu deyişin..
Hangi büyük?. Zerresi kaldı mı?.
Fener’e karşı sus pus.. Ali Koç ne isterse onu yazan, ötesine yüreği yetmeyen medya, iş Galatasaray’a gelince saldırgan..
Bu rezil ortamda Ali Koç’un önünde secde edilirken, Galatasaraylı yazarlar bile “Dik duruyor” diye Mustafa Cengiz’i eleştirdi, iyi mi?.
Benim gazetemde dün Galatasaraylı Levent Tüzemen kardeşimle konuşma yapılmış.
İlk soruya bakar mısınız?.
“Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz dün genesert açıklamalar yaptı. Ne diyorsunuz?.“
Önce bir hüküm cümlesi..
“Dün.. gene.. sert.. açıklamalar..” Cevap verecek olan soruyla bağlanmış bir kere..
Yazının başlığı da, sorunun cevabı zaten.
“Mustafa Cengiz bu kadar hassas olmamalı..“
Yani Mustafa Cengiz sert açıklama yaptığı için damgalanmış suçlu..
Ötesini okumadım artık..
Sevgili Mustafa dostum, can kardeşim!.
Bu dik duruşunla, sonuna dek yanındayım..
Kendi canından çok kulübünü düşünen, şiddetle dinlenmesi gerekirken, hemen her gün, Ali Sami Yen’deki Yönetim Salonlarından çıkmayan bir Başkanın yanında olmam mı?.
Yüce Tanrı’ya da, sana acil şifalar vermesi için dualar ediyorum.