Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası’nda Bandırmaspor’u 4-2 yenerek çeyrek finale yükseldi. Bülent Tuncay maçı Karar için yorumladı:
Hor görme garibi
Üç günde bir maç oynama temposu büyük takımları zorluyor. Galatasaray da bu müthiş trafiğin ekiplerinden biri. Okan Buruk, Türkiye Kupası’nda alt lig takımı Bandırmaspor karşısında kadroda rotasyon şansını bulmuştu ve bundan da sonuna kadar yararlandı.
Muslera’nın yedeği Günay kaleye geçme fırsatını yakalarken Kazımcan sol bekteki yerini aldı. Ancak bazı pozisyonlarda ikinci adam yokluğu Okan Buruk’u yine sürpriz kararlar almaya itmişti. Hemen her mevkide oynayan Barış Alper bu kez sağ bekteydi. Berkan da stoper olarak görev almıştı. Bu birbiriyle uyumsuz savunma rakibin farklı sikletten olmasına rağmen çok fazla hata yaptı ve pozisyon verdi.
Ön liberoda genç Eyüp, tecrübeli ancak ağır Ndombele’den çok daha yararlıydı. Duran topları kullanma yetkisinin bu genç oyuncuya verilmesi, ilk golde kornerden topu Davinson’un kafasına indirmesi ile doğru bir karar olduğunu da gösterdi. Ndombele ise ağırlığı ve pas hataları ile sırıttı.
İleri hattın ucunda yeni transfer vardı. Ancak Vinicius muhtemelen isimlerini bile ezberleyemediği yeni takımında ayrık otu gibiydi. İlk yarıda Halil’in al da at dediği pozisyonda topu filelere gönderememesi biraz da bu yabancılığının eseriydi.
Merkezde Halil, sağda Tete ve solda Zaha hep gole yakın duruyor ama bir türlü golü bulamıyordu. İlk golde penaltıcıyı taş-kağıt-makas ile belirlenmesi gayriciddi bir hareketti, tek yararı Halil’in golle buluşması, moral bulmasıydı. İkinci penaltıda ise Tete inisiyatif kullandı, Barış Alper’in ısrarına rağmen topu vermeyip penaltı noktasının başına geçti. Belli ki bir gole ihtiyacı vardı.
Maçın ikinci yarısı da ilk yarının benzeriydi. Bandırmaspor kapanmış, yenemeyeceğini düşündüğü “dev”den daha çok gol yememeye odaklanmıştı. Galatasaray akan oyunda yine sıkıntı yaşıyor, gol pozisyonlarını duran toplardan buluyordu. Eyüp kornerleri frikik gibi tehlikeli kullanıyor ancak uygun alana inen toplara uygun kafa şutları vurulamıyordu.
Futbolda temel bir kural vardır; atamayana atarlar. Bu kural işledi, Bandırmaspor 60. dakikada ikinci golü bulup bir anda maça ortak oldu. Ancak iki penaltıyı verdiren VAR hakemleri, bu golden önceki ofsaytı da tespit edip golü iptal ettirerek Muhammet Ali Metoğlu’nu ilk büyük maçında büyük hataların köşesinden döndürdü.
Bandırmaspor’un bir şekilde bulup kendisini maça ortak eden golün iptal edilmesi konuk ekibin köprüden öncesi son çıkış gibiydi. Galatasaray oyuncu değişiklikleri ile kadrosunu tazeleyip oyunu tutmaya çalıştı. Bandırmaspor’un temposu düşen maçta gidişatı değiştirecek gücü ve inancı yoktu. Ancak Galatasaray maç bitmeden zihnen maçı bitirmişti. Bu “Bitse de gitsek” hali Bandırmaspor’a ummadığı bir anda ikinci golü ve yeni umutları getirdi. Sarı- Kırmızılılar rakibin zayıflığının getirdiği rehavetin pahalıya patlayabileceğini görmüştü ve hakem henüz turu getiren düdüğü çalmamıştı. Bandırmaspor’un her korneri, her atağı Galatasaray için maçın uzatmaya gitmesi, turun riske girmesi, takımın daha fazla yorulması demekti. Okan Buruk son bölümde takımın rezerv oyuncularını sahaya sürerek deneyim kazanmalarını hedefledi. Temposu düşük olan ve skor katkısı da olmayan Zaha’nın yerini Gökdeniz’e verirkenki tepkisi ve “Ben çıkacak adam mıyım” tavrı eylemi ile söylemi arasındaki farkla örtüşmüyordu. Oysa o Gökdeniz, yeni transfer Vinicius’a ilk maçında ilk asisti yapacaktı.
Sonuç olarak Galatasaray yoğun bir maç trafiğinin ortasında kendisini çok fazla zorlamadan ve fazla yormadan ama rakibi küçük görmenin pahalıya mal olacağını da hatırlayarak kupada çeyrek final vizesini cebine koydu.