Usta gazeteci ve spor basını emekçisi Gürel Yurttaş’tan Ertuğrul Özkök’ün ‘Spor medyasında neden Boğaziçi’li, ODTÜ’lü yok’ yazısına sert bir eleştiri geldi:
Hürriyet sporda maaşlar kaç para?
Ertuğrul Özkök’ün şarabı kaç para?
Bazı insanlar vardır, çalıştıkları kurumlara hayat verir, çalışanlarına da öyle…
Bazı insanlar ise sadece kendilerini düşünür, onlar için diğer çalışanlar aç mıdır, tok mudur; önemi yoktur.
Örneğin Güneri Cıvaoğlu çalıştığı kuruma hayat veren, kazanırken beraberinde çalıştıklarına da kazandıran bir gazete genel yayın yönetmeniydi.
20 yıl Hürriyet gibi bir gazetede genel yayın yönetmenliği yapan Ertuğrul Özkök ise tam tersi.
20 yıl boyunca sadece patronun kasasının daha da çok dolması için çalışan, kendi parasına bakan, iktidara her gelenle patron çıkarları için yakınlaşmaya çalışan, (Son 10 yılda da çok uğraştı yakınlaşmak için de yüz bulamadı. O nedenle arada bir muhalifimsi yazılar yazıyor) gazetesine fatura ettiği şahsi harcamaları onlarca muhabirin aylık maaşına denk gelen Özkök, şimdi de demiş ki; “Spor medyasında neden Boğaziçili, ODTÜ’lü, Sabancı’lı yok!”
Dünyadan da örnekler vermiş. Oralarda Oxford’lu falan varmış.
Neden mi yok; biliyor ama yine de sıralayalım bakalım:
– Hürriyet spor’da muhabir editör maaşları kaç lira, Özkük’ün içip de tadının nasıl olduğunu bir gazete sayfası yer kaplayarak anlattığı şaraplar kaç para? Gazete o faturaları ödemekten çalışanlarının maaşlarında tasarrufa gidiyor olmasın!
– Yurt dışında diyar diyar gezen kim? Fotomodel gibi Küba’da, şurada, burada pozlar verip, Türkiye’de 3-5 kişinin dışında ilgisini çekmeyen yazıları yazan, üstelik bir tam sayfayı bunlara ayıran kim? Gazete bu faturaları karşılarken, maç takibine il veya yurtdışına giden muhabirine kaç lira harcırah veriyor acaba?
– Eskiden (Özkök’ten önce) gazeteler satmak için yapılırdı. Sonradan iktidarda olanlara hoş görülmek için yapılmaya başlandı. Onun için iyi gazetecinin, iyi editörün, iyi foto muhabirinin önemi kalmadı. Patronlar ve temsilcileri de gazeteleri stayjerlerle doldurmaya başladı. 1500 lira maaş artı yemek. İş öyle bir halde ki şu anda; yazarlar takımı var, dünyaları kazanan. Evine ekmek götüremeyen muhabirler var, çırpınıp duran. Özkök kendi gazetesini okumuyor mu? İnanılmaz imla hatalarını, yazım yanlışlarını görmüyor mu? Birinci sayfalardaki yanlışlardan habersiz mi? Magazindeki bazı köşe (!) yazarlarının başka işler de yaptıklarını, reklam peşinde koştuklarını öğrenemiyor mu? Kendi gazetesinin okur temsilcisinin köşesini hiç okumuyor mu?
– Biz ilkokulda okurken bir yazıyı doğru yazmak için gazetelerden örneklerini arardık, benzerini bulduğumuz zaman yararlanır, böylece imla hatası yapmamış olurduk. Şimdi bir çocuk okursa bütün ödevi yanlış olur. Ayrıca çocuk evinde 70 yaşında bir yazarın penisle ilgili yazısıyla karşılaşınca ne düşünür ki?
– Müdürlük… Hele de spor müdürlüğü… Aslında o kadar önemli bir iştir ki… Bu işe damadını getirmeyi kim akıl etmiştir? Müzisyen damadını spor müdürü getiren Ertuğrul Özkök, şimdi nasıl olur da spor medyasına laf edebilir?
– Ertuğrul Özkök, yurt dışında seyahata gidip, Türkiye’de milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken, yediği yemekleri, içtiği şarapları anlatırken, Hürriyet’in spor muhabirleri deplasmana gidebiliyor mu? Gidebiliyorsa kaç lira harcırah alıyor acaba?
Son söz…
Evet; medyada bir yenilenmeye ihtiyaç var, silkinmek lazım. Ancak bunu tepeden yapmak şart.
Ben şahsen bir okur olarak aldığım gazetede Türk basınının bugünlere gelmesinde büyük rolü bulunan 70 yaşındaki bir adamın şarap, penis, moda yazılarını görmektense… Aynı imkanlar verilen genç muhabir arkadaşlarımın fotoğraflarını, yorumlarını, yazılarını görmek isterim.