Hürriyet gazetesi yazarı Kenan Başaran, Arda Turan olayını analiz etti:
Kral çıplak
GAZETECİ Bilal Meşe’nin boğazına sarılan ve ‘birileri’ne galiz küfürler eden Arda Turan, ülkeyi hayal kırıklığına uğrattı!
Oysa ‘O Futbolcu Türkiye’ydi’… O, Rüştü Reçber’in barındırılmadığı Barcelona’da Messi ile pas alışverişi yapmış, dahası goller atmıştı. G.Saray’da doğan, ama Beşiktaşlının da Fenerbahçelinin de bağrına bastığı renkler üstü futbolcu…
Arda Turan için Atletico öncesi ve sonrası olmak üzere, iki dönem var. Öncesinde hâlâ gidilecek menzili olduğu için mütevazılığını koruyan bir Arda Turan; sonrasındaysa bu toplumun ‘formasızlaşan’ ortak değerleri olan Lefter’leri, Baba Hakkı’ları ve Metin Oktay’ları aşıp, “Arda Turan gibisi 100 yılda bir gelir” diyen, koca bir ‘Kibirsporlu Arda’…
Güç zehirlenmesinin emareleriydi bu sözler. ‘Barcelonalı Arda’ olduktan sonra asasen daha çok ‘İstanbullu’dur. Çünkü büyük şöhretini Barcelona’dan ziyade, İstanbul’da yaşayabilmektedir. Barcelona’da çekilen selfiler’de yan, İstanbul’dakilerde baş roldedir.
‘İZMİR MARŞI’NA VAR MISIN?’
Barcelona günleriyle birlikte etrafındaki ‘profesyoneller’in çizdiği ‘Beckham imajı’, çar çabuk bozuldu. Saç-sakal tamam, ama neticede pozlar, dünya jet sosyetesine değil, İstanbul gecelerinin magazinine düşmektedir. Bavul bavul götürülen ve Instagram’lardan paylaşılan kitapların kapağının açıldığına dair işaretler yoktur, zira kullandığı dil pek bir ‘giderli’dir. Oysa Arda Turan, Barcelona’ya kitap taşımadan önce bu memleketin Kürt, o memleketin de Katalan meselesi üzerine konuşacak kadar cesur bir dile sahipti! Referandum tercihini açıkladığı için tefe konulması yanlıştı. Socrates de siyasi tavır almıştır, Maradona da…
Ve lakin, bugün onun kademesine giren arkadaşlarının da İzmir Marşı’nı okuyanları tefe koymaması lazım. Ki o arkadaştır, referandumda “Var mısın” diyerek, siyasal tercih soran..
ADAMLIK: CİNSİYETÇİLİK
Arda Turan’ın Meşe’ye saldırısındaki şu “Baban yaşındaki bir adama nasıl saldırırsın” cümlesi, aslında tüm memleketin şifresini veriyor. Biz neden bu saldırıyı yaş-baş üzerinden okuyoruz da hukuk üzerinden okumuyoruz? Karada da denizde de havada da bir hukuk düzenine sahiptir insanlık. Kimsenin kimseye fiili bir saldırıda bulunma hakkı yoktur. Bunun yaşla başla ilgisi yoktur. Ne yani Arda Turan, yaşıtlarını veya kendinden küçükleri dövebilir mi?
Elbette Arda Turan’ı bu hukuksuzluğa; hesabını kendi görme çizgisine ‘cemiyet’ itmektedir. Hani vardır ya, “Esas suçlu olan cemiyettir” diye; bu da öyle…
Hukukun değil, ‘adamcılığın’ yürüdüğü bir düzende elbette Arda Turan da ‘Bayrampaşalılık’ kimliğini ‘Barcelonalılık’ kimliğinin önüne geçirip, ‘evrensel futbolcu’ iddiasından ‘yerel topçu’ pozisyonuna geçmekte tereddüt etmez. Oysa önce ‘insan’ demeli. Bavul bavul kitaplara rağmen, kendini savunurken ‘adamlık’ diyerek, cinsiyetçilik de yapar. Ne yazık ki bunun da farkında değildir.
MİLLİ Mİ KİŞİSEL Mİ
PEKİ, bir özet geçelim:
‘Arda ve Arkadaşları’ Türkiye Milli Takımı’nda prim kavgası yapmakla suçlanır. Hocaları namus-şeref gibi ‘adamlığı’ yaralayan kavramlarla, onları toplumun önüne atar. Ve onlar da “Bizim para pulla işimiz olmaz” diyerek, isyan eder. ‘Arda ve Arkadaşları’, kadro dışı bırakılır. Sonra ‘hatırlı kişiler’ araya girer. Herkes için ‘onurlu bir barış’ tesis edilir. Arda Turan, ‘özür telefonu’ açar. Hocası da affeder. Tüm taraflar ‘milli menfaat’ için, ‘adamlığından’ biraz ödün vermiştir! Ama öğreniyoruz ki perde arkasında yine ‘kişisel menfaat’ (egosal) için alınıp verilmiş sözler var. Ve biz hâlâ daha Fransa’da bu adamlar arasında bir ‘prim kavgası’ olup olmadığını tam olarak bilmiyoruz.
ADAM GİBİ AÇIKLASANIZ
Arda Turan, kelle istediğine göre prim lafı bizatihi takımdan çıktı. Sorun, lafı haberleştiren değil, sızdıran. Ama prim kavgasını başlatanlar, birbiriyle anlaşıp yola devam ederken, kabak gazetecinin başına patlıyor. Biriniz de çıkıp şu işin aslını ‘adam gibi’ anlatsın!
‘EGOLARIN FUTBOL TAKIMI’
Oynamayana, bahis cezası alana, gazeteciye kol hareketi yapana, arkadaşının kafasına silah dayayana milli formayı veren, ligi 3. bitiren ve kupayı alandan tek oyuncuya ise forma vermeyen bir yere ‘Milli Takım’ mı denir, yoksa ‘Birilerinin Egolarının Futbol Takımı’ mı denir? Hukuku değil, ahbap-çavuş ilişkisini işleten; iktidar, ama muktedir olamayan; her türlü tasarruf hakkını siyasete gönüllüce devreden bu futbol dünyasında Arda Turan’ın hukuksuzluğu, bize sadece şunu haykırmıştır: Kral Çıplak!