“Derbinin hakemini içimden geçirdim”
Eski TFF hakemlerinden ve futbolarena.com yazarı Murat Fevzi Tanırlı, haftaya damgasını vuran Melih Şendil’in “Quaresma Konyaspor’un içinden geçti” sözlerini yorumladı:
Süper Lig’in 6. haftasında Fenerbahçe ile Beşiktaş karşı karşıya gelecek. Eski TFF hakemlerinden Murat Fevzi Tanırlı, derbide düdük çalacak hakemle ilgili düşüncelerini paylaştı. İşte Tanırlı’nın FutbolArena’ya özel yazısı:
20 Eylül Çarşamba akşamı Bundesliga’da oynanan Köln-E.Frankfurt maçında “video yardımcı hakem” olmasına rağmen hatalı penaltıdan tutun da diğer kritik kararlara kadar teknolojik müdahalenin başarısız sonuçlanması ve maçın da bu penaltı golüyle 0-1 bitmiş olması… Sadece hakem konusunda değil, genel futbol sevgisi ve saygısı konusunda en medeni ülkelerden biri olan Almanya’da bile işin bu noktaya gelmesi sanırım en çok IFAB’ı ve teknoloji gelince dertlerin biteceğini düşünenleri üzmüştür. “Ne amaçla çıktık yola, yaz aylarından bu yana neler geldi başımıza” diyorlardır.
Hiç şüphesiz bu olayların rast geldiği günlerin, MHK’nın hakemlerimize Video Yardımcı Hakem eğitimi verdiği tarihle kesişmesi de enteresan oldu. 19-21 Eylül tarihleri arasında hakemlerimiz eğitimdeler. MHK tarihinin her konuda en iyi(!) bilgiye sahip başkanı Yusuf Namoğlu, uzmanların aktarımlarına özen gösterilmesinin önemine de vurgu yapmış. TFF internet sayfasında sayın Başkan’ın “cümlesi” aynen bu şekilde.
***
Seminerde hakemlerimize eğitim veren Video Yardımcı Hakem operatörleri Jack Gale, Alice Hassall ve Alistair Patmore’a biz de teşekkür edelim. Ancak geçen sezon seri galibiyetlerle ilerlerken, maçlarındaki lehine/aleyhine hakem hataları hakkında hiç konuşmayan Akhisar Bld. teknik direktörü Okan Buruk’un “bile” bu sezon ilk 3-4 haftada gelen kötü skorların ardından konuştuklarını gördükten sonra teknik direktörlerimize ve nalıncı keseri zihniyete kim eğitim verecek onu merak ediyorum. Acar Baltaş mı, Turgay Biçer mi, yoksa “genel sağlık” başlığı altında Osman Müftüoğlu mu? Belki de kalp sağlığı açısından İlke Sipahi. Kim bilir! Şükürler olsun ki Karabük’ü 2-1 yendiler de nefes aldık cümleten.
***
UÇKUR SEVDAMIZ
Beynimize kıyasla daha başka organlarımızın gerçek ya da sanal olarak aşırı yoğunlukta efor sarf ettirildiği bir ülkede hava teneffüs ediyoruz. Gerçek hayat ya da sanal alem farketmiyor bu ayrım için. Odak noktamız hep başkasının yaşantısını irdelemek, müdahale etmek istemek, eleştiriyi hakaret boyutunda yapmak, yediğine, giydiğine, yaşam şekline veya kendince doğrularına karışmak… Tezahürat kültürümüzden, rakip takımlara ve hakemlere yaklaşıma kadar bu böyle. Gündelik cümlelerimizi tamamlarken bile coşkuyu ve pekiştirmeyi yansıtmayı harika(!) küfürlerle yapıyoruz. Karakteristiğimiz bu olmuş durumda. Hakemlik yaptığım 12 yıllık dönemde de “küfürü anonsla durdurmaya çalışma” görevlerimiz dahi vardı bir dönem. “Ey hakemler, biz TFF olarak, hukuksal olarak durduramıyoruz, Allah aşkına sahada sen durdur” zırvalığı idi. Sahanın içi yetmiyormuş gibi bir de tribünü yönetmemiz istenmişti aklıevveller tarafından.
Lig TV’nin en eski ve deneyimli maç spikerlerinden Melih Şendil’in BJK-Konya maçındaki Quaresma yorumu anlamsız şekilde haftanın gündemi oldu. Bir dönem yine maç anlatımlarında “FB’li” damgası yüzünden pek çok kez eleştirilmişti. Şimdi de Quaresma’nın golündeki coşkunun dozajıyla başlayan ve devamında da bir maçta olabilecek en doğal tanımlamalardan biri nedeniyle ateş altında.
***
Yıllardır Messi’nin ve Ronaldo’nun ipe dizer gibi çalımlarında kullanılan “içinden mi geçtin be adam!” tepkisini verip hiç ses etmeyenlerin BJK-Konya maçında dünyaya “gelmeleri” hakikaten trajikomik! Quaresma’nın pozisyonunu izlediğinizde o iki Konyalı oyuncunun arasından sanki bir illüzyon gösterisiymiş gibi sıyrılıp vuruş yaptığını betimlemeyi, golün güzelliği ve futbol coşkusuyla böyle güzel anlatan bir spikeri, beynini sarmalayan seksist düşünce ile infaza kalkmak kadar ahmakça bir durum olamaz. Burada hastalıklı zihniyet devreye giriyor. Odağı sürekli oraya buraya herhangi bir şeyi “koymak” üzerine kurulu bir spor kültüründe doğal karşılamak ve alışmak gerek. Aslında zaten buna alışkındık da, birden İskandinav ülkelerinde yaşıyormuşçasına tepki nereden çıktı, bunu anlayamadım. Bu zihniyeti yok etmenin bir ilacı ve çaresi ne yazık ki ülkemizde bulunamadı. Hele elektronik bileti getirdiği halde hala tüm tribünleri cezalandırmaya ısrarla devam eden bir ülkede hiç umut da yok!
***
İşin BJK kulüp boyutunu ise daha doğru yorumlamakta fayda var. Kulüplerin resmi siteleri, temsil ettikleri kuruma, camiaya yakışır olmak ve çok dikkatli hareket etmek durumundadır. Kendi bireysel seksist zihniyetine, TV’de canlı maç anlatan spikerin pozisyon betimlemesini alet edip, BJK gibi bir kurumun, büyük bir camianın sosyal medya hesabından yazamazsın. O mevkiler sorumluluk sahibi insanlardan oluşmalıdır. Bir tweet atmadan önce nefes alıp düşünmelidir kimleri ve hangi kurumu temsil ettiğini. İşte burada da “sosyal medya uzmanı” sıfatı altında muhtemelen genç olan ya da yaşı kemale ermiş olup seksist zihniyet yaşı henüz ergen seviyelerde olanlara da bu tarz sosyal medya hesaplarını bırakmamak gerekiyor. İşgüzarlığa, durumdan fırsat yaratma uyanıklığına gerek yok.