Galatasaray’ın yıldız kalecisi Fernando Muslera, 6 yıldır Türkiye’de. Onu sadece Galatasaraylılar değil, tüm taraftar çok sevdi. Ekşisözlükte adına yazılmış 523 entry bulunması da bundan. Bu sevginin farkında ve bununla gurur duyuyor.

31 yaşındaki Uruguaylı kaleci eşi Patricia ile İstanbul’da çok mutlu. Sohbetimize güzel eşi Patricia Collero da eşlik ediyor, birbirlerinin elini hiç bırakmıyorlar. “Aşk nasıl gidiyor?” diye sorunca Patricia tebessüm ediyor ve biraz da utanıyor. Her ikisi de aşktan öte iyi arkadaş olduklarını anlatıyor. Bir araya geldiğimiz Muslera ile aşktan ve futboldan konuştuk.

Farklı takımlardan futbol tutkunu arkadaşlarıma seni sordum. Hepsinin ortak görüşü “Çok başarılı, efendi ve güzel bir eşi var” oldu. Herkesin seni bu kadar sahiplenmesini neye bağlıyorsun?

Çok teşekkür ederim. Bu sevgiyi hissedebiliyorum. Üstelik bu sevgi yalnızca Galatasaray taraftarına ait değil. Sahada rakip taraftarların da bana saygı ve sevgi gösterdiğinin farkındayım. Bu çok büyük bir gurur ve onur. Eşimin güzelliği konusuna gelince evet, bunun farkındayım ve bu da beni çok mutlu ediyor.

Türkiye’de hayat nasıl geçiyor, ‘yenge’ buraya alışabildi mi?

Üç yıldır burada birlikteyiz. Alışma konusunda zorlandığımız noktalar oldu. Güney Amerika ile karşılaştırdığımızda dil farklı ve trafik çok yoğun. Bu nedenle fazla dışarı çıkamıyoruz. Gerçi şehir merkezine taşındık ve artık şehirde dolaşabileceğiz. Güzel İstanbul’u yakından tanımaya ve keyfini çıkarmaya çalışıyoruz. Bu kültürü tanıdığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz.

‘SÖZLEŞME YENİLEME TEKLİFİ GELİRSE KABUL EDERİM’

– Taraftar her fırsatta isteğini dile getiriyor ve “Takımın kaptanı Muslera” diyor. Sen buna nasıl bakıyorsun?

Galatasaray’da altıncı sezonumu yaşıyorum. İnsanların beni kaptanlığa layık görmesi çok doğal. Ancak kaptanımız Selçuk İnan ve buna saygı duyulması gerekiyor. Benim de Selçuk’a büyük sevgi ve saygım var. Çok iyi bir insan ve Galatasaray’ı çok seven biri olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Birlikte çok şeyler başardığımızı düşünüyorum.

Galatasaray seneye Şampiyonlar Ligi’nde olacak mı?

Bunun için mücadele ediyoruz. Kalan maçlarda elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Futbolda hatta genelde sporda her şey mümkün ve henüz bitmiş bir şey yok.

Galatasaray defansında geçen hafta arka arkaya 30 saniye içerisinde 2 penaltı yaşandı. Bunu neye bağlıyorsun?

Futbol bu yüzden herkesin çok sevdiği bir oyun. Aynı maçta 3 penaltı kaçıran oyuncu da olabiliyor, uzatmalara 2-1 mağlup giren takım 3-2 de kazanabiliyor.

Tudor, teknik direktör olarak nasıl bir hoca?

Metodunu biraz yorumlamanı istesem… Çok hırslı bir antrenör. Her zaman yüzde yüz konsantrasyon istiyor. Hücum etmeyi ve baskı kurmayı seviyor. Antrenmanda da maçta da değişen bir şey yok. Bu bakış açısı umarım bize çok yardımcı olur.

Galatasaray’da kalacak mısın?

Gerek yönetim kurulu gerek kulübün profesyonelleriyle iletişimimiz hep iyi oldu. Zaman zaman yeni sözleşme konusu açılıyor. Daha önce basın toplantısında söyledim, bir kez de sizin aracılığınızla tekrarlayayım, sözleşme yenileme teklifi gelirse kabul ederim. Burada kendimi evimde gibi hissediyorum ve insan evinden ayrılmayı hiçbir zaman istemez.

‘ZOR BİR ROL AMA BU BENİM HAYATIM’

– Kalecilik nasıl bir meslek?

Kaleci olmak çok ama çok zor bir iş. Örneğin 90 dakika kalenize pozisyon gelmemiş 1-0 öndesiniz ve son 3 uzatma dakikası… Geçen 90 dakikada size bakmayan gözler bir anda size çevriliyor! Bu nedenle sürekli konsantre olmak ve odaklanmak gerekiyor. Sürekli oyunda kalman lazım. Zor bir rol ama bu benim hayatım. Takımıma yardımcı olmak konusunda ne yapılması gerekirse onu yaparım. Bu beni mutlu ediyor.

‘KALECİLİK BİRAZ NANKÖR BİR MESLEK’

– Sürekli tek başına ve tam konsantre olmak hayatta karşılaştığın zorluklarla mücadelende nasıl bir etki yaratıyor?

Kaleci maç sırasında yalnız. Bu diğer oyuncularla karşılaştırıldığında farklı bir pozisyon ama psikolojik etkilerini hayatımda hissetmiyorum. Çünkü aralarda diğer oyuncularla birlikteyiz. O yalnızlık sadece maçlarda !

Takım iyiyken kaleciye çok fazla iş düşmez ama takım zayıf oynuyorsa gözler kalecide olur. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Nasıl söyleyeyim, biraz nankör bir meslek. Bu rol içerisinde son dakika bir penaltı kurtarırsınız kahramana dönersiniz ya da son dakikalarda bir hata yaparsınız sizden kötüsü olmaz. İkisinin arasında bir yer yok. En zor olan şey de bu.

8 yaşından beri sporun içinde olman, hayatla mücadelende mental ve fiziksel olarak nasıl bir farkındalık sağladı?

Sporcu olduğunuz için vücudunuza özen göstermekle kalmıyorsunuz insan olarak da büyüyorsunuz. çeşitli değerleri benimsiyorsunuz. Yani spor sizi sadece fiziksel olarak hazırlamıyor kişiliğinize de önemli katkılar sağlıyor.

Şık giyinmeyi sevdiğini biliyoruz hatta antrenmanlara bile eşofmanla gitmiyormuşsun…

Mümkün oldukça giyimime önem vermeye çalışırım. Antrenmanlardan yorgun çıktığım için daha konforlu biçimde spor giyinmek durumunda kalabiliyorum. İmkân olsa her antrenman çıkışı şık giyinirim. İyi giyindiğiniz zaman kendinizi iyi hissedersiniz, bu bir gerçek. Bir de paparazziler her yerde, o yüzden iyi görünmek lazım!

‘OSCAR CORDOBA HER ZAMAN İÇİN BENİM KAHRAMANIM OLDU’

– Elinde olsa hangi maçın skorunu nasıl değiştirmek isterdin?

Tabii ki pek çok maç var sonucunu değiştirmek istediğim ama bu mümkün değil. Çok fazla olduğu için de hatırlaması biraz zor. Beni mutlu eden de üzen de çok maç var. Sporun güzelliği de bu. Kaybeder üzülürsün ama bir hafta sonra kazanıp mutlu olursun.

Küçükken idolün kimdi?

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te doğdum. Uruguay’dayken Boca Juniors’ın maçlarını izlerdim. 14-15 yaşımdayken Boca’nın kalesinde Kolombiyalı Oscar Cordoba vardı ve o her zaman için benim kahramanım oldu. Onunla tanıştığım gün çok heyecanlanmıştım.

Maçlardan önce kendini iyi hissetmek için yaptığın bir totemin, uğurun var mı?

Eşim, evlilik yüzüğümüz ve Meryem Ana dövmem bana uğur getiriyor diye düşünüyorum.

Futbolcular artık dünyanın her yerinde bir şarkıcı veya oyuncu kadar ilgi görüyor. Türkiye’de de böyle bir ilgi var, bunu neye bağlıyorsun?

Evet, çok ilgi var. Futbol dünya genelinde çok popüler bir spor. İnsanlar fanatiklik düzeyinde bu sporu ve oyuncuları seviyor. Zaten bir kulübü tanımlayan da oyunculardır. İnsanlar otomatik olarak oyuncuları seviyor.