Daha maç başlamadan eleştiriler başladı. Mustafa Denizli sahaya 3 tane stoper sürmüştü. Semih Kaya, Hakan Balta ve Aurelien Chedjou. Şaşkınlık fazla uzun sürmedi biraz beyin cimnastiği ile Denizli’nin Chedjou’yu Melo olmaya soyundurduğu çabuk anlaşıldı.
Stoper mevkisinde taraftarının gönlünde taht kurmayı başaran Chedjou orta sahada o kadar sevimli durmadı. Muhtemelen Denizli, Sneijder, Selçuk gibi defansif yönü zayıf oyuncuların yanına Kamerunlu oyuncusunun defansif yönünden faydalanmak istemişti.
Dakikalar ilerledikçe sahadaki tedirginlik tribünlere de yansımıştı. Nitekim bu tedirginlikle birlikte sahada oynanan oyun, meyvesini 62. dakikada verdi. Rakip takımın Patrick Twumasi ile kazandığı gol tribünlere soğuk duş etkisi yapmıştı. Neyse ki Podolski ve Selçuk İnan’ın ceza sahasındaki klas hareketleri 2 dakika sonra Galatasaray’ın beraberlik golünü bulmasını sağladı.
Selçuk İnan’ın yenilen golün 2 dakika sonrası, yani 64. dakikada attığı gol hem Avrupa kapılarının kapanmamasına hem de ilerleyen dakikalarda tribünlerin muhtemel homurdanmalarının kesilmesine sebep oldu.
Son dakikalar taraftarlar için oldukça gergin geçti. Kazakistan ekibi Astana’nın organize gol atacak bir durumu yoktu ama yine de bu durum seyircilerin tedirgin olmasına engel değildi.
Maç bitimiyle birlikte tribünlerin Astana’yı alkışlayıp, Galatasaray takımına tepki göstermesi bu maçlık bir tepki değil kuşkusuz.
Son zamanlarda, ne sahada oynanan oyun ne de alınan sonuçlar taraftarları memnun etmiyor.
Her şeye rağmen Galatasaray Şampiyonlar Ligi olmasa bile Avrupa’da devam ediyor, Lig’de şampiyonluğun güçlü adaylarında biri.
Sahadaki takım kadar taraftarların da bir an önce kendisini toparlaması ve Mustafa Denizli ile yeni bir heyecana ortak olarak sahadaki oyuncularına destek vermesi gerekiyor.
Aksi taktirde mutsuzluk arayan mutsuzluk bulur…