“Başımızı dik tutmalıyız”
2016-17 sezonunda kadromuza katılan Nigel de Jong, GSTV’nin Florya’daki stüdyolarında özel olarak gerçekleşen röportajda soruları cevapladı.
Hollandalı yıldız futbolcumuz, Galatasaray’da geçen 3 ayından neden 34 numarayı giydiğine, çocukluk arkadaşı Wesley ile ilişkisinden teknik direktörümüz Jan Olde Riekerink ile ilk tanışmasına kadar pek çok konuda yaptığı açıklamalar şöyle:
“BURAYA BİR AMAÇ İÇİN GELDİM: ŞAMPİYONLUK”
Burada çok güzel 3 ay geçirdim. Tabii ki inişler ve çıkışlar oluyor. Bu da normal… Kulübe katılmış yeni bir oyuncu olarak burada bulunmaktan mutluyum. Camia beni çok iyi karşıladı. Arkadaşlarım da öyle. Buraya ilk geldiğimde yaşadığımız şanssız sakatlık beklenen daha uzun süre beni takımdan ayrı bıraktı. Şimdi kendimi daha fit ve iyi hissediyorum. Daha da iyiye gidiyorum. Takım arkadaşlarımı her geçen gün daha iyi tanıyorum. Burada olmaktan çok mutluyum. Taraftarlarımız bize sürekli destek veriyor. Sadece bana değil tüm takıma… Bu desteği sadece maçlarda değil dışarıda da hissediyorsunuz. Ailem açısından buraya adapte olmak da zordu. Amerika’dan buraya uzun bir yolculukla geldik. Şimdi herkes mutlu. Çocuklar okula gidiyor… Buraya bir amaç için geldiğimi söylemiştim. Bu da Galatasaray ile şampiyon olmak.
“HER HAFTA ÜÇ PUAN…”
Futbolda her şey mümkün ve hafta hafta değişiklik oluyor. Henüz çok erken… Daha Aralık başındayız. Bence Şubat ve Mart ayları çok önemli olacak. Sezonun sonuna geldiğimiz bölüm önemli. Lig çok uzun bir maraton ve çok maçımız var. İki hafta önce 9 olan puan farkı şu an 5… Bu nedenle kendimize odaklanmalıyız. Büyük maçlar kaybedebilir ama sizden küçük takımlara kaybetmemeniz gerekiyor. İşimize odaklanıp her hafta üç puan için sahaya çıkmalıyız. Çok uzun bir süreç ve ben bu sürecin gelişimi konusunda pozitifim. Neler olacağını göreceğiz…
“BURSA GALİBİYETİ ÖNEMLİYDİ”
Derbi hepimiz için büyük bir maçtı ve o karşılaşmayı kaybetme şeklimiz kabul edilemez. Maçlar kaybedilir fakat rakibinizden daha az tutkulu oynayamazsınız. Hep beraber oturup konuştuk. Sahada olan oyuncular olarak kendinize karşı dürüst olmalısınız. Biz de bunu yaptık. Bursa maçını kazanmamız gerektiğini birbirimizle konuştuk. Sadece kulüp ve taraftarlar için değil oyuncu grubunun gelişimi için de bu galibiyet önemliydi. Belli zamanlarda ayağa kalkmalısınız. Bursa karşısında bunu yaptık. Harika bir reaksiyon gösterdik. Herkes tutkulu oynadı. Bu tip maçlarda güven çok önemli. Rakibimiz karşısında bunu gösterince kazanmasını bildik. Kasımpaşa karşısında da bunu gösterdik.
“BAŞIMIZI DİK TUTMALIYIZ”
Bence oyuncu olarak taraftarlar iletişim kurmak çok önemli. Günün sonunda sahadaki 12. adam onlar. Onların bize desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Bu rolü de kariyerim boyunca üstlendim. Bu işte hep beraberiz. Oyuncular, kulüp ve taraftarlar… Bu nedenle oyuncu-taraftar iletişimi çok önemli. Bursa maçı sonrası yaptığım hareket tamamen reaksiyondu. Başımızı dik tutmalıyız çünkü sezon çok uzun. Üst üste iki maç kaybettiğimiz için herkes üzgündü. Bu da çok normal. Her zaman pozitif durmak zorundasınız. Negatif olmaktan iyilik doğmayacaktır. Bu süreçte hep beraberiz. İyi ya da kötü zamanlarda birbirimize destek olursak her şey iyiye gidecektir. Bizim yapabileceklerimiz tutkumuzu ve yüzde yüz adanmışlığı göstermek… Benim reaksiyonum bu şekilde. Her zaman elimden geleni yapmak ve yüzde yüzümü vermek.
“İYİ BİR TOP KAPMA GOLDEN DAHA TATMİN EDİCİ”
Savunma ağırlıklı orta sahaya geçişim 20-21 yaşlarında Hamburg’ta oynarken gerçekleşti. Oradaki teknik direktörüm, Huub Stevens, bana en iyi defansif orta sahalardan biri olabileceğimi gösterdi. Yeteneklerim, tutkum ve çalışma etiğim ile… Ben de bu değişimi yaşadım. Benim için zor olmadı. Çünkü orta sahada oynamayı seviyordum. İki tarafı da oynamayı temasa dayalı olmayı seviyordum. Bu nedenlerle zorluk çekmedim. Takım için yapabildiklerimi seviyorum. Skorer bir oyuncu değilim. Asist yapacak isim de ben değilim fakat savunma açısından takıma yardım edebiliyorum. Takımın savunmadan hücuma geçişinde rol oynuyorum. Benim için bu daha tatmin edici. İyi bir top kapma golden daha çok tatmin ediyor. Bence her takım ‘kirli’ işleri yapacak birine ihtiyaç duyar. Diğer oyunculara yardım edip onların parlamasını sağlar. Ben de bunu yapıyorum. Umarım Galatasaray için de bunu yapmaya devam eder ve başarılı oluruz.
“DÜŞÜNMEDEN KABUL ETTİM”
ABD’ye ilk gidişim de Galatasaray’a gelme fırsatım da vardı ama bence doğru zaman değildi. Kariyerimin bir bölümünde ABD’ye gitmek hedeflerimden biriydi. Özellikle de 30-31 yaşlarında… Oraya gidişimden altı ay sonra Avrupa’da oynanan futbolu ne kadar çok özlediğimi fark ettim. ABD’de futbolun temposu ve kalitesi Avrupa kadar yüksek değil. Bunları burada oynanan futbolla kıyaslayamazsınız. Şansıma Galatasaray’dan teklif geldi. İkinci kez düşünmeme gerek bile kalmadı. Çocukluğumda yaşadıklarım düşünülünce… Bütün Türk çocukluk arkadaşlarım Galatasaray taraftarı. Büyürken yaşadığımız binada bütün herkes Türk’tü. O yüzden çevremizde hep Galatasaray vardı. Benim için kazan-kazan oldu. Burada olmaktan çok mutluyum ve büyüdüğüm mahalleyi gururlandırdım. Avrupa’ya dönüşümü bunlar kolaylaştırdı. Çevrenize bakın… Kulüp, taraftarlar her şey harika. Başka bir seviyede… Bu nedenle de çok dikkat çekiyorsunuz. Bunlar düşünülünce dönmem için mükemmel zamandı.
“GERRARD ÇOK MUTLU OLDU”
Gelmeden önce Steven Gerrard ile konuşmuştum. İstanbul’u çok iyi biliyor. Bence kariyerindeki en büyük ödülü burada kazandı. Bu nedenle burayı çok seviyor. Buraya geldiğim için mutluydu. İyi dileklerini iletti. Bu kararımı da anlıyordu. 31-32 yaşındaki bir oyuncu olarak en iyi yıllarınızı Avrupa’da geçirdikten sonra futbolun belki de bir anlam ifade etmediği başka bir ülkeye gidilmesi gerekiyor. Gerrard da bunu biliyordu. Onunla altı ay oynayacak kadar şanslıydım. Sadece futbolcu olarak değil, insan olarak da inanılmaz biri. Liderlik yapmak için doğmuş diyebilirim. Sadece saha içinde değil dışında da size yardımcı olur. Bizim jenerasyonun en iyi oyuncularından biri. Gençken örnek aldığım isimlerden biriydi.
“RIEKERINK MÜKEMMELİYETÇİ”
Biraz farklıydı diyebilirim. Daha gençti bu nedenle de içindeki ateş daha fazlaydı. Onunla güzel zamanlar geçirdik. Bazı konularda çok kuralcıydı. Küçükken hatırladığımı kadarıyla temel teknikler konusunda sınırları vardı. Onunla çalışırken 9-10 yaşlarındaydım ve çok kuralcıydı. Her şeyi mükemmel hale getirmek isterdi. Ajax’ta geçirdiğim dönemi hatırlarsanız 90’larda dünyanın en iyi kulübüydü. Bu nedenle her şey mükemmel olmalıydı. Riekerink de altyapıda bunu gerçekleştirdi. Ne mutlu ki döngü tamamlandı ve onunla tekrar yıllar sonra burada buluştuk. Bu sefer profesyonel seviyede benim teknik direktörüm. Çok iyi bir insan ve teknik direktör. Beraber iyi çalışıyoruz. Onunla burada beraber olmaktan çok mutluyum.
“WESLEY EN İYİ ARKADAŞLARIMDAN BİRİ”
Çok güzel bir duygu. Wesley futbol camiasından sahip olduğum en iyi arkadaşlarımdan biri. Geçmişim çok eskiye dayanıyor. 9-10 yaşlarında Ajax altyapısında beraberdik. Bugüne kadar da arkadaş kaldık. İkimiz kariyerimizde farklı yollara gitsek de burada beraber olmaktan mutluyum. Milli takımda pek çok maça çıktık ama burada onun da olması benim açımdan çok önemli. Bana kulübün nasıl işlediğini, sistemin nasıl çalıştığını Galatasaray tarihini anlattı. 4 senedir burada ve kulübü iyi tanıyor. Burada olduğu ve bana yardımcı olduğu için mutluyum.
“BARKLEY’İ SEVİYORUM”
Çocukken NBA izlediğinizde herkes Michael Jordan olmak istiyordu. Ben de çok beğenirim ama tek bir ismi söylemem gerekirse Charles Barkley! İstediği her şeyi söyleyebilirdi. Bir fikri olduğunda bununla ilgili dürüst bir şekilde öne çıkardı. Kendi fikirleri doğrultusunda hareket eder. Birilerini hiçbir zaman takip etmez. Sadece insanı olarak değil oyuncu olarak da tutkulu ve sert bir isimdi. Her zaman kavgaya hazırdı. Bu nedenle onu seviyorum. NBA’e güle güle demek için bir maçlığına dönmüştü. Onun kadar büyük bir efsane oyundan sakatlıkla kopamazdı. Bir maçlığına döndü ve ayakta alkışlandı. Bir efsane ve bunu hak ediyor. Büyük bir sakatlıktan dönüp o tek maça çıktığı için mutluyum. Formasını da emekli ettiler. Kendi gözlerimle bunu görebildiğim için de çok mutluyum. 34 de bu nedenle benim numaram.
“BASKETBOLDAKİ ATMOSFERİ SEVİYORUM”
Abdi İpekçi Arena’daki atmosfer fantastik. Basketbolu gerçekten seviyorum. İzlemekten de keyif alıyorum. Bu Galatasaray da olabilir NBA takımı da… Basketboldaki atmosferi seviyorum. Özellikle büyük maçlarda dolu salondaki atmosferi izlemek eğlenceli oluyor.