SporLig dergisinin yeni sayısı çıktı. Bülent Tuncay, Portreler köşesinde Başakşehir ile anlaşan Okan Buruk’u yazdı:
Okan Buruk çağı başlıyor
Başkaları tarafından kurulan ve 7. haftaya kadar sadece üç beraberlik ve 3 puanla gelebilmiş bir takımı devralmıştı Okan Buruk. Topu topu 5 gol atabilmiş bir takımı yeniden dizayn etmesi gerekiyordu. Etti de. Ara transferdeki nokta atış hamlelerle takviye edilen Çaykur Rizespor ligin ikinci yarısına damgasını vurdu. İlk devreyi 12 puanla kapatan Karadeniz ekibi ikinci 17 haftada 29 gol atıp, tam 29 puan toplamayı başardı. Ligi 11. sırada bitirdi. Rizespor’u ön plana çıkaran, ikinci yarısında topladığı puanlardan daha çok, ortaya koyduğu futboldu. Okan Buruk’un ‘hücum futbolu’ zirve yarışındaki tüm takımları zorladı, onlara korkulu rüya gösterdi.
Buruk’un fark yaratması aslında yeni değil. Geçen sezon da ligin flaş teknik direktörü oydu. Akhisarspor gibi mütevazı bir takımla ligde dikkat çeken bir performans göstermiş, asıl çıkışını da Ziraat Türkiye Kupası’nı kazanarak gerçekleştirmişti. İlk kez bir ilçe takımı kupayı alıyordu ama devreye hemen “Hiçbir başarı cezasız kalmaz” sözü girdi. Ufku dar yönetimin kurbanı oldu Okan hoca. Aslında kurban olan Akhisar’ın kendisiydi, yapılan bu hatayı bir sonraki sezon küme düşerek ödediler.
Yeni jenerasyonun en önemli çıkışını yapan Okan Buruk’un teknik direktörlük kariyeri aslında, öğrene öğrene ilerleyen, basamakları birer birer çıkan bir futbol adamının CV’sini taşıyor. Paraşütle gelmeyen, asansörü tercih etmeyen bir “basamak adamı” o.
Futbolu bıraktıktan sonra Abdullah Avcı’nın Milli Takım’daki yardımcısı olan Buruk, ardından Anadolu’yu adımlamaya başlıyor. Elazığspor, Sivasspor, Gaziantepspor, Göztepe deneyimleri onun acemilik evresiydi. Ardından gelen Akhisar ve Rize süreci kalfalık dönemi. Ve şimdi sıra ustalık eserinde. Adres de kendi açısında doğru bir yer; rahat çalışabileceği, yönetim baskısı hissetmeyeceği, başkanı çocukluk arkadaşı olan Başakşehir Kulübü. Adım adım ilerleyen ve hiç vazgeçmeyen Okan Buruk artık hayallerini yerine getirebilir. Tıpkı genç bir oyuncu olarak adımını attığı profesyonel futbolculuk hayatı gibi. Ayağı kırılsa da ayağa kalkan ve üzerine 18 yıl daha üst düzey futbol oynayan Okan Buruk’u anlatacak en güzel kelime sanırım istikrar ve mütevazılık olur.
Aslen Trabzonlu bir aileden gelen, futbola Büyükçekmece’deki Karadeniz İdman Ocağı’nda başlayan Buruk’un aile fertlerinin de hepsi sporcu. İki abisi profesyonel futbolcu, ablası ise rekortmen bir atlet.
Altyapıdaki performansı ile dikkat çekip Galatasaray A Takımı’na alınınca, Bakırköyspor kaptanı olan abisi Fuat Buruk’tan aracı olmasını istemiş ve Okan Buruk’la ilk röportajı ben gerçekleştirmiştim. Evinde, aile ortamında çekilen sıcak ortamın yansıttığı fotoğraflar tam sayfa röportaj olarak Hürriyet gazetesinin sayfalarına yansımıştı.
Büyükçekmece’deki apartman dairesinde yaptığımız söyleşi, onun sakin ve olgun kişiliğinin ipuçlarını veriyordu. İki abinin yönlendirmesi, ona kol kanat geren evdeki iki güçlü kadının, annesi ve ablasının varlığı Okan Buruk’a belli ki sert rüzgarların estiği futbol dünyasında uzun yıllar ayakta kalmasını sağlayacak sağlam karakteri vermişti.
Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş ülke futboluna çok şey verdiler. Vermeye de devam ediyorlar. Ama zaman çarkı da dönüyor, dönüşüm saatinin yaklaştığını söylüyor. Yeni Terim’lere, Denizli’lilere, Güneş’lere ihtiyaç var. Ve yeni jenerasyonun en güçlü ışığı Okan Buruk’tan yükseliyor…