Habertürk gazetesi yazarı Oray Eğin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hakkında ilginç bir yazı kaleme aldı. Eğin’e göre Yıldırım siyasete doğru yol alıyor:
Azız Yıldırım’ın Yolculuğu
Futbol Federasyonu ya da Fenerbahçe’den bahsetmeyeceğim. Zaten ilki için fazla taraf olduğunu kendisi söylüyor, Fenerbahçe’de kongre olduğunda da Ali Koç aday olacağını açıkladı. Bir, bir buçuk sene içinde Aziz Yıldırım bir şekilde işsiz kalacak.
65 yaşında emekliliğe ayrılıp köşesine mi çekilecek?
Doğrusu hiç sanmıyorum.
Önceki gün Cengiz Semercioğlu yazdı; Zülfü Livaneli konserini en ön sırada izleyip bir yandan şarkılara eşlik ediyor, bir yandan da ağlıyormuş.
LEYLİM LEY
Kasım ayındaki konserde yaşanan bu gelişmeyi ilk kez yeni duyduk. Her ne kadar Livaneli bu bilginin başta yazılmamasını istese de ne kadar kontrollü olduğunu biliyorum. Bilinmesini istemeseydi ağzından kaçırmazdı, yılların ustası sonuçta.
Dahası, hep simge isim olan Livaneli ama son yıllarda daha birleştirici bir figüre de dönüştü. Albüm ve roman satışları bunu gösteriyor; milli bir kahraman gibi laik mahallede.
Aziz Yıldırım’ın bunu bilmemesi imkânsız. En önde oturmak, şarkılara eşlik etmek, gözünün yaşlanması… Bu bir mesajdır.
Doğruya doğru, iki buçuk sene hapis yatıp özgür kaldıktan sonra Fenerbahçe Başkanlığı’nı aşıp bambaşka bir toplumsal figüre dönüştü Yıldırım. Eskiden Bağdat Caddesi’ne çıktığında bir siyasi lider gibi karşılardı halk onu, şimdi Türkiye’nin pek çok yerinde yoğun bir ilgi var.
Herkesin korktuğu bir zamanda FETÖ’yle mücadele etmekten çekinmemesi, şike davasının duruşmalarında bile terör örgütünün yaratacağı tehlikelere dikkat çekmesi kayıtlarda zaten.
Yıldırım daha 1998 yılında Pennsylvania’daki Kırık Hoca’nın nasıl bir şaklaban olduğunu anlayıp araya mesafe koymuş, nispeten Fenerbahçe’yi korumuştu. Zaten FETÖ bir tek Fenerbahçe’ye deneyip deneyip kolaylıkla sızamadığı için operasyon yaptı. Yaptığı birçok konuşmada da yaklaşan 15 Temmuz tehlikesine karşı kamuoyunu yıllarca uyardı Yıldırım.
MERAK ETTİM
Livaneli konseri haberini okuduktan sonra Aziz Yıldırım’a yakın çevrelere sordum: Siyasi nabız yokluyor olabilir mi?
Önce çok yakınındaki bir gazeteci “Yok canım” dedi.
Ama bir başka kaynağım İstanbul’da belli bir kesimden ciddi bir ilgi olduğunu, iş dünyasından çeşitli insanların bu konuyu gündeme getirmiş olabileceğini aktardı. Kendi aralarında sessizce konuşmuşlar belli ki; fantezi bile olsa.
Bazen dönemler insanları yaratır, önceden hayal bile etmedikleri konumlara getirir. Aziz Yıldırım’ın durumu bunun daha ötesinde gibi geliyor bana, aklına kurt düşmüş. Futbol dışındaki her adımını takip etmekte fayda var, bakalım Aziz Yıldırım bizi nereye götürecek?
ARTILARI EKSİLERİ
Fenerbahçe çok ciddi bir “taraf” demek Türkiye’de… Seçmen siyasetle futbol taraftarlığını ayırabilir mi? Zor…
Erdoğan’a karşı cephenin lideri yok, seçimde karşısına çıkaracak güçlü bir aday arayışında muhalifler… Bir diğer alternatif İlker Başbuğ…
Kemal Bey’den daha fazla sevilir, o kesin… Ama Erdoğan’a sonuna kadar bağlı seçmeni ikna edebilir mi?
ABD’de Donald Trump ve Bernie Sanders, Fransa’da Emmanuel Macron gibi “dışarıdan” adayların ivme kazanması küresel bir trende işaret ediyor… Bize yansır mı?
Siyasi tecrübesi yok ama “yapan adam” imajı hâkim; Fenerbahçe’nin altyapısını kurdu, tesisleri baştan yarattı, kulübe sınıf atlattı…
Otoriter, sert mizacı, inatçılığı, “dediğim dedik”liğiyle “demokratik otokrasi”ya uygun bir lider olur…
GRAMMY’LER NEDEN BU KADAR BEYAZ?
Los Angeles’ta Grammy törenini yerinde izleyen Ertuğrul Özkök önceki gün Adele’in bütün ödülleri kazanmasını “dışarıdan gelen” kadının hanedana karşı zaferi olarak yorumlamış. Hanedan dediği Beyonce ve eşi Jay Z. Halbuki asıl hanedan Adele.
Eğer siyahlar olmasaydı bugün dünyada beyazlar da olmazdı. Elvis rock’ı siyahlardan çaldı, Eminem de rap’i. Adele gibi beyaz insanlar da tamamen müzik akademisindeki ırkdaşlarının sayesinde yıllardır siyahlardan ödülleri çalıyor. 1999’da Lauryn Hill’den beri hiçbir siyah kadın en önemli ödül olan “Yılın Albümü” kategorisinde kazanamadı.
Beyonce’nin bugüne kadar 62 adaylığı ve 22 ödülü var, ama hepsi daha çok yan kategorilerde. 2010’da bir tek yılın şarkısı ödülünü aldı. Bugüne kadar sadece 10 siyah sanatçı “En İyi Albüm” kategorisinde ödülü göğüsledi.
“Lemonade” kuşkusuz yılın en tartışılan ve ses getiren albümlerinden, Beyonce’nin feminizm ve ırk politikalarına dair manifestosuydu. Geçen sene de Kendrick Lamar’ın hakkını bembeyaz bir genç kız olan Taylor Swift’e verdiler.
Grammy ödülleri artık öyle bir hale geldi ki ödül kazanan sanatçılar, siyah rakiplerinden özür dilemek zorunda hissediyor kendini. Kanye West, Drake, Justin Bieber törene bile katılmadı. Yılın en iddialı albümlerinden birini yapan Frank Ocean aday olmak için başvuruda bile bulunmadı.
Bir de… Bizim gazetede Sermet Severöz ödül töreninin erken başladı- ğına dikkat çekmiş. Los Angeles’ta düzenlenen bütün törenler ABD’nin doğu yakasındaki zaman dilimine göre ayarlanıyor, arada üç saat fark olduğu için New York saatinde televizyon yayınının prime time’a denk düşmesi gerekiyor. Âdet değil, mecburiyet.