Bu yazıyı salt Osmanlıspor mağlubiyeti yüzünden yazmadığımı baştan söyleyeyim ki okuyanlar da ona göre okusunlar.
Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon şampiyon olmasında ve 3 kupayı da kazanmasında en önemli etken Hamza Hamzaoğlu’nun taşları yerine doğru oturtması ve hastalığı doğru teşhis etmesiydi..
Neydi bu hastalık?
Galatasaray kolay gol yiyordu..
Peki 3 kupa kazandıktan sonra bu sezona başladığımızda nedir sorun?
Yine kolay gol yiyor..
O zaman bir dengesizlik var demektir!
Galatasaray, şampiyon olurken son 6 maçında sadece 1 gol yiyerek bunu başarmıştı..
Yani ne yapıyordu Hamza Hoca, “Ben yemeyeyim de nasıl olsa atarım” diyordu..
Haklıydı..
Galatasaray büyük takım ve büyük takımlar öyle ya da böyle gol bulurdu..
Doğru teşhis ve tedavi hastayı ayağa kaldırdı ve mucize bir şampiyonluk, Bursaspor’dan alınan iki kupa ile taçlandı..
Dördüncü yıldızın hatırına, o 3 kupanın hatırına Hamza Hoca’nın bende kredisi bitmez..
Amma velakin bu hatalarını söylememizi de engellemez..
Sezon bitmiş, yeni bir yönetim gelmiş, taraftar gazı almış, Şampiyonlar Ligi, Süper Lig, Kupa gelirleri ile Galatasaray’ın “Yıldız” transferi yapacağına herkes inandırılmış..
Ne olmuş sonuç?
Haklı olarak kulüpteki en realist adam olduğuna hala inandığım Hamza Hoca, yönetimi zorda bırakacak, yükü üzerinden atacak söylemlere girmemiş, tepkileri kendi göğüsleme hatasına düşmüştür ki ilk ve en büyük yanlış budur..
İkinci büyük yanlış Melo meselesi..
Tam 3 ay gitti mi kaldı mı sürüncemesinden dolayı bütün transfer politikasını, kurgusunu değiştirmek zorunda kalmış bir kulüp varsa ortada, riske girmiş ise hoca, orada da yumruğu vuracak, kesip atacaktı ama onu da yapmadı..
Üçüncü ve en büyük hata ise taşlarla oynamak..
Malum, herkesin diline pelesenk olan “Takım içi denge” meselesinden yola çıkarak anlatayım ki daha net anlaşılsın..
Galatasaray Şampiyon bir takım..
Rakipler elbette transfer yapacak çünkü unvan sende!
Onlar yaptı diye sen de yapmak zorunda değilsin ama Şampiyon takımın “denge”leri ile oynamaya hakkın yok!
Muslera varsa o oynar..
Chedjou varsa o oynar..
Selçuk ve Melo varsa onlar..
Sneijder varsa o..
Burak varsa Burak oynar!
Bunlara Yasin’i, Telles’i de eklersin..
Elde var 8 olur!
Kalan üçten eksik parçalardan birini de Podolski ile tamamladın..
İki oyuncunu değiştir, risk al, oyna istediğin gibi..
Ama o 9 isimle oynama!
Bu kumar senin için lüks!
Takım içi denge çok gereksiz bir söylem..
Sneijder gibi bir yıldız ile Tarık’ın alacağı para elbette farklı olacak!
Aynı olursa dengesizlik vardır asıl!
Ve asıl dengesizlik, Hamza Hoca’nın “Elde var 9″u ile sürekli oynamasıdır!
Osmanlıspor maçına çıkıyorsunuz ve Sivas maçında “Takım savunmasında zaaf oluyor” diye Burak’ı kenara almışken, bugün nasıl Burak, Umut, Sneijder ve Podolski ile oynamayı düşünürsünüz?
Bunun mantıkla izahı mümkün mü?
Futbolun doğruları ile izahı mümkün mü?
Çok hücumcu var diye çok gol atacaksınız diye bir kural var da bunu uygulamayı düşünemeyen diğer hocalar cahil mi?
Hamza Hoca, maalesef Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal ile oynadığı maçta Prandelli’nin hamlelerinden sonra Mourinho’nun Sneijder’e attığı mesajın muhatabı gibi davrandı..
O mesajda “Hocana söyle, Amerika yıllar önce keşfedildi” yazıyordu!
Amerika’yı geçtiğimiz yıl keşfetmişti Hamza hoca ama galiba Hindistan sandı!
Bu yanlıştan döneceğini, gerçekle yüzleşeceğini, sonradan edindiği takıntılarını aşacağını düşünüyorum..
Aksi halde Galatasaray belki bir sezonu kaybeder ama Hamza hoca büyük bir kariyeri saman alevi eder..
Rodriguez’in oynamasının sebebi, Real Madrid maçındaki performansıydı. Peki Carole’un oynamamasının sebebi ne? Onun performansı Rodriguez kadar iyi değil miydi? Sadece bu soru bile, Hamza Hoca’nın formayı adaletli dağıtması üzerindeki eksikliğinin bir göstergesi.

Bu kadar kelam edip Hamza Hoca’ya, Başkan ve yönetimi boş geçmek olmaz elbette..
Sayın Başkan Dursun Özbek, kusura bakmasın ama şu kısa icraat döneminde kötü bir Ünal Aysal imitasyonu olmaktan öteye geçememiştir..
Benim Aysal hakkındaki düşüncelerimi çoğu insan bilir ki bunun değişmesi mümkün değil..
Kimse Özbek’ten yıldız falan beklemezken çıkıp bu söylemi ortaya atan kendisi..
Kimse Cüneyt Tanman ne yapacak bilmezken çıkıp ona methiyeler düzen, sonra da Galatasaray’ı aile şirketi sanıp kardeşi uğruna Tanman’ı yiyen de kendisi..
Hoş Tanman, Galatasaray yöneticisi olup takımı eleştiren köşe yazıları yazarak bütün saygınlığını yitirse de Özbek’in yaptığı en az Tanman’ın ki kadar ayıptır..
İbrahimoviç adını gazetecilere servis eden Başkan ve etrafındaki birkaç eleman!
Aylarca bu isim gündemdeyken gevrek gevrek gülerek kameralara poz verdikten sonra yalanlama yapan bir de kendi yazdırdığı haberleri yalanlayan da kendisi!
Bakın beyler; Burası Galatasaray!
Kimsenin çiftliği değil!
Galatasaray taraftarının zekasına hakaret etmeyin!
İyi niyetli olabilirsiniz ama sadece iyi niyetlisiniz diye satılmış gazetecilerle, üç beş tane simsar ile yatağa girmeyin!
Bugün Galatasaray bu durumda ise en büyük vebal sizindir!
Kendinizi kandırmayın!
Unutmayın, Hamza Hoca’yı kovsanız da bu söylediklerim baki!
Hoş ben Hamza Hoca’nın yanlışından döneceğini düşünüyorum ve Galatasaray adına enseyi karartacak bir şey olmadığına inanıyorum..
Bakalım benim inancım mı doğru çıkacak? Yoksa akbabaların duaları mı tutacak…
(turkfutbol.com)

Önceki İçerikFehmi Özgüler yazdı: Galatasaray nereye koşuyor?
Sonraki İçerikGalatasaray’ın Devler Ligi’ndeki rakipleri belli oluyor…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz