Eski FIFA kokartlı hakem Özcan Oal, SporLig derbisine çok çarpıcı bir röportaj verdi:
ÖZEL RÖPORTAJ:
ÖZCAN OAL ”HAKEMLERE HAZIRLANMIŞ BİR TEZGAH VAR”
Türkiye’de futbol tartışmalarının değişmeyen başrol oyuncusu hakemler. Her maç sonunda futbolcuların, teknik direktörlerin hedefinde hakemler, yöneticilerinkinde ise MHK var. Bunun değişeceği umuduyla başlanan bir sezonun daha 10. haftasında isyan bayrağı açılınca MHK Başkanı Serdar Tatlı istifa etti. Sporlig ailesinden arkadaşımız Ömer Faruk Can bu süreci ve son 40 yıldaki yaşanan tartışmaların temelini hakemlerin duayen ismi Özcan Oal’a sordu.
“EĞER CEVAP VEREMEYECEKSENİZ İSTİFA EDİN DEDİM”
Türk futbolunda sürekli bir hakem tartışması var ve son olarak MHK Başkanı Serdar Tatlı istifa etti. Siz bir duayen olarak bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Serdar Tatlı’yı çok severim, namuslu, dürüst bir arkadaşımızdır, işini de çok iyi yaptığını düşünüyorum. Ancak yanındakiler, hakem atamalarını yapan arkadaşlar, onun kadar dürüstçe işini yapamıyor. Geçen hafta Ali Koç’un konuşmalarından sonra dedim ki; “Eğer Ali Koç’un açıklamalarına MHK olarak cevap veremeyecekseniz, Ali Şansalan sen de Ali Koç’u mahkemeye vermeyeceksen, MHK olarak istifa edin, onurunuzu kurtarın, Ali Şansalan sen de hakemliği bırak diye.”
“DAHA ÖNCE HAZIRLANMIŞ BİR TEZGAH VAR”
Tabii beni dinlediler diye bir şey yok. Daha önce hazırlanmış bir tezgah var; Ali Koç, Ahmet Ağaoğlu ve Kasımpaşa başkanının da içinde olduğu, hakem çalıştayı diye bir şey hazırlıyorlar. Bu hakemlere hakarettir. Bu kadar işin içinde Ali Şansalan’ın Trabzonspor-Fenerbahçe maçında ne işi var? Her hakemin bir özelliği var, o maça o hakem olmaz. Daha önce de yazdım bu adamları kullanmayın, sizi yakarlar diye. Bunların arasında Ali Palabıyık var, geçen hafta Rize-Galatasaray maçında neler yaptığı ortada.
Halis Özkahya var, yemediği nane yok. Bir de Alper Ulusoy var. Ben bu hakemleri yolda görsem tanımam ama maçları izliyorum yaptıkları ortada.
“BU TÜR HAKEMLERE MAÇ VERMEMEK LAZIM”
O yüzden Serdar Tatlı’ya aferin, bunlara hizmet edilmez dedi istifa etti. Ama istifa mı etti, istifa mı ettirildi o çok önemli. Eğer ettirildiyse çok yazık, ayıp etmişler. Çünkü böyle yaparak gündemi kurtarıyorsun. Hakemlik müessesi korunması gereken bir bir müessese. Ama maalesef herkesin ağzına düşmüş durumda. Taraftarı, yorumcusu, yöneticisi hepsi sürekli hakem konuşuyor. Kardeşim bu adamlar sahaya çıkıyor, oyun kurallarını uygulamaya çalışıyor, kafalarında tuttukları takım vs. yok. Ama ülkenin her yerindeki düzen bozuklukları onları da etkiliyor, onlar da insan, hata yapabilir. Ama Ali Şansalan’ın yaptığı hata tepkileri tüm camianın üzerine çekiyor. Bu tür durumları yaratan hakemi kendi yönetim biçimidir, böyle hakemlere bir daha maç verme. Gönder alt lige, 2. lig maçlarını yönetsin.
“HAKEMLİK CAMİASINDA KISKANÇLIK VAR”
Mesela Beşiktaş-Galatasaray maçı var, hakem kim? Fırat Aydınus. Cüneyt Çakır ve diğer FIFA hakemleri varken neden Fırat Aydınus. Çünkü otoriter, herkesi susturan bir hakem. Ama bu adamı bile yemeye kalktılar, geçen sene maç vermediler. Neden, çünkü çekememezlik, kıskançlık var hakem camiasında. İşte MHK’nın görevi bunlara yol vermemek, en başarılı hakemi önemli maçlara vermek. Yıllarca derbileri Cüneyt Çakır yönetmedi mi? Hiç kimsenin sesi çıktı mı? Tabii ki çıkmadı. MHK en formda hakemlerle devam ederek bu sorunu çözmeli.
“NWAKEME KÜFRETSE DAHA İYİYDİ”
Türkiye’deki hakemlerde genel sorun kararlarda standart olmaması. Bir pozisyonda penaltı verirken, aynı pozisyona başka maçta devam deniyor. Bunun nedeni ne?
Hakemlik hükmetme sanatıdır, ben hakem olduğum zaman milyonlara hükmediyordum, bu büyük bir zevk. Ama böyle bir zevki tatmak için özel bir yetenek lazım. Hakemlik-hükmetmek doğuştan gelen bir özellik. Çünkü 1-2 saniye içinde önemli kararlar veriyorsun. Bu donelere sahip insan sayısı çok az. Böyle olunca da kuralları faklı yorumlayanlar oluyor ve standartizasyonu yakalamak imkansız hale geliyor.
Ancak önemli olan hükmetmeyi yakalayabilmek. Bizde çok önemli yabancılar var, daha hakem düdüğü çalmadan hemen başında. Mesela geçen hafta oynanan Trabzonspor- Fenerbahçe maçındaki Nwakaeme. O kadar sert itiraz etti ki, Ali Şansalan’ın direkt kırmızı kart vermesi lazımdı. Çünkü olay küfretmekten daha beterdi. Kişiliğine laf söyletmemen lazım. Bunlara dikkat etmeyince bir standart yakalanamıyor. Özellikle derbilerde penaltı vermeye korkuyor artık genç hakemler. Çünkü Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın milyonlarca taraftarı var. Ama aynı pozisyon bir Anadolu takımına olunca hemen verilebiliyor.
“KİMSE BANA, AHMET ÇAKAR’A İTİRAZ EDEMEZ”
Bu tür durumları biz analiz edebiliriz. Ben hakemleri gençleştiren ekibin başındaydım. Şimdiki futbolcular bakıyor, hakem 25 yaşında ben bununla oyuncak gibi oynarım diyor, öyle olmaz. Hakem 20 yaşında da 30 yaşında da hakemdir, buna fırsat verilmemesi lazım. Mesela Ahmet Çakar da benim gibidir, beni görerek yetişti. Kimse öyle itiraz edemez. Mesela zamanında Türkiye’nin önemli futbolcusu Metin Tekin. Bir maçta itirazı abarttı, direkt kırmızı kartı verdim. Böyle olunca yönetici, teknik direktör diyor ki; “Aman ha itiraz etmeyin 10 kişi bırakırsınız” Stardartizasyon böyle sağlanır. Faullerde olabilir farklı kararlar ama otoriteyi sarsacak şeylerde kesinlikle tahammül edilmemesi lazım. Mesela Ali Palabıyık; Avrupa’da sorunsuz maç yönetiyor, burada ağaç silkeler gibi silkeliyorlar. Bu tür durumlarda MHK’nin müsaade etmemesi, hemen alt lig maçlarına atanması, bir müddet sonra da FIFA kokartının alınması lazım. Ama Türkiye’de bu durumda siyaset giriyor devreye veya arka giriyor. Kimin arkasında torpil varsa o işini yapıyor.
O yüzden bu standartizasyon taa benim dönemimden beri bir türlü oturtulamamıştır.
“MAÇTAN SONRA HAKEMLER DE DEĞERLENDİRME YAPMALI”
Peki hakemlerin hiçbir açıklama yapamaması üzerlerindeki baskıyı artıyor mu? Sizin döneminizde maçlardan önce ve sonra açıklama yapabiliyordunuz?
Tabii ki. Bu en hakemlik müessesindeki en büyük yaradır.
Hakemlik döneminde beni TRT’ye çağırdılar, MHK’dan izin alın, saygısızlık olmasın dedim. Kardeşim ben neden çıkmayayım, ne yapmışım. Zaten o olaydan sonra aranan adam oldum, her maçtan sonra beni ararlardı. Ama bu tür değerlendirmeyi yapmak için konuşmasını, adabı bilmek lazım. Öyle durumlarda hakemin çıkıp değerlendirme yapması daha sağlıklı olacaktır. Mesela Ali Şansalan, maçtan sonra ben hata yaptım ama Altay’ın yediği gol de, Szalai’nin yaptığı penaltı da büyük hataydı dese ne olacak?
“SEN AHMET ÇAKAR YERİNE METİN TOKAT’I GETİRİRSEN TORPİL OLUR”
Peki hakem camiasında en çok konuşulan akrabalık ilişkileri, hakemlerin çocukları hakem oluyor, MHK’da görevli eski hakemin oğlu faal hakem vs. bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Benim oğlumun hakem olmak gibi bir düşüncesi olmadı. Ama başka insanların çocukları hakemliğe ilgi duymuş olabilir bunda herhangi bir sakınca görmüyorum. Ama sırada çok yetenekli bir hakem Ahmet Çakar varken, sen gidip daha gerilerde olan Metin Tokat’ı alıyorsan o zaman torpil ortaya çıkıyor. Bizim devrimizde Ahmet Çakar’ın babası rahmetli Mustafa Çakar adaletli bir sistemi hayata geçirmişti. Rahmetli, geldi bize dedi ki; “Ben Ahmet, Mehmet tanımam, herkes sınava girer yüksek alan maçı alır.” Ama ondan sonra herkes bir çalışıyor. İnanamazsın, 49 hakem sınavı geçti. Sonra hakem kıstaslarına bir tane daha eklediler, o da karşılıklı iletişim, hakem saha içinde oyuncularla nasıl iletişim kuruyor. Mesela şimdi diyorlar ya, Fırat Aydınus, oyuncularla ne konuşuyor? Ne konuşacak; “Bir daha yaparsan gider duşunu alırsın” diyor, böylece otoritesini sağlıyor. İşte böyle bir stili getirdiğinden dolayı Mustafa Çakar bir abidedir. Peki bunlar ne yapıyor? Birinin maçına babasını veya babasının dostunu atayıp, diğer garibanın maçına başkasını atarsan olur mu o iş?
“TOPRİL İŞİN İÇİNE GİRERSE ALİ ŞANSALAN, HALİS ÖZKAHYA ORTAYA ÇIKAR”
Ben MHK’dayken ne yaptım, gözlemci falan olmadım, tribüne gittim kararımı oradan verdim. Bu iyi hakem olur veya olmaz derim, arkadaşım vs diye kararım değişmez. Bu torpil işin içine girerse Ali Şansalan, Halis Özkahya gibiler ortaya çıkar.
“VAR HEYECANI ÖLDÜRÜYOR”
VAR hakkında neler düşünüyorsunuz? Tartışmaları azaltması beklenirken, katlayarak artırdı.
Şimdi sen benim en büyük yarama parmak bastın, ben VAR Türkiye’ye geleceği zaman Selahattin Ekrekli’ye röportaj vermiştim. Dedim ki; VAR Türkiye’de kaos yaratır. Nedenleri de şöyle; öncelikle heyecanı öldürüyor. Adam gol atıyor, seviniyor. VAR iptal ediyor, tüm zevki kaçıyor. Diğer neden ise ofsayt çizgisi. O çizgiyi çeken insanın noktaları koyduğu an çok önemli, bir saniye önce ofsayt oluyor, oradaki insanın insafına bırakıyorsun kendini. Ayrıca VAR’daki bekleme süresi oyunu soğutuyor, Avrupa’da 1-2 kere gidiyorlar, bizde ise çok fazla gidiliyor.
En önemlisi ise siz VAR’a birbiriyle rekabet halindeki hakemleri koyarsanız olmaz. Birbirlerinden hoşlanmayan hakemler sorun yaratabilir. Şimdi de hakemliği bırakmış yaşlı hakemler VAR’da olsun diyorlar, yetiştirin kardeşim o kadroları. O yüzden VAR tam bir fiyasko.
“İYİ HAKEM EN FAZLA 2 KERE VAR’A GİDER”
İyi bir hakem en fazla 2 kez VAR’a gider, her pozisyonu görmeli hakem. Mesela Ali Şansalan, Szalai’nin penaltısını veremedi. VAR çağırdı, öyle verdi. Kardeşim o sarılmayı nasıl görmezsin, mahvettin ortamı, sonra VAR çağırınca psikolojisi bozuluyor hakemin.
VAR’daki hakemler nasıl çok açık pozisyonları tekrar tekrar izleyip göremiyor? Mesela Rize-Galatasaray maçındaki Abdülkadir Bitigen 2 golde de çok açık pozisyonlarda Ali Palabıyık’a yardımcı olmadı.
Peki bu kötü gidiş nasıl tersine dönecek? Hakem performasını ve tartışmaları azaltmak için neler yapmalıyız”
Ben başta da söyledim, hiçbir hakemde art niyet aramıyorum ama MHK’yi çok uyardım bu adamlar sizi yakar dedim dinlemediler, nitekim yaktı da. Şimdi bunları nasıl yola getireceksin? Çağırıp ceza vererek… Bizim dönemimizde 6 ay ceza vardı. Çağırırlardı, “Gel kardeşim sen şu takımı tutuyormuşsun, o takım lehine de hata yapmışsın, dinlen bakalım biraz.”
Mesela rahmetli Cenk Koray, “Özcan Oal’ın çocukluğundan beri Fenerbahçeli olduğunu biliyorum ama tüm Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarını o yönetsin diyordu. Adnan Polat’la iş ilişkim vardı ama bir kez olsun futbol konuşmazdık, zaten oyuncularına da aman Özcan Ağabey’e dikkat edin direkt atar” diyormuş. Bu algıyı oluşturabilmek önemli. Her hakem takım tutabilir ama objektif şekilde maç yönetirse problem olmaz, yoksa bizim dönemimizdeki gibi cezalar vermek lazım.
“METİN TOKAT, MAÇLARA GALATASARAYLI HAKEMLERİ VERİNCE OLAY NERELERE GELDİ?”
Zaten Serdar Tatlı’nın başına bu belaları açan da Metin Tokat. Hakemliği döneminden beri Galatasaray taraftarı olarak lanse edilmişti, MHK’da da maçlara Galatasaraylı hakemleri verince olay nerelere geldi. Mustafa Çakar’ın başladığı şeyi devam ettirmeliydi. Bizim dönemimizde, Özcan, 8. hafta 25.maç senin derlerdi. Ben o maçın hangisi olduğunu bilmezdim bile. Gider yönetirdim.
Hakemlerin art niyetli olmadığını söyledim ama düşünce hatalara götürür. Eğer maça çıktığımda kafam rahat değilse, kötü düşünceler varsa seni kötü yöne götürür. Onun için hakemliği bıraktığımızda her hakeme bir psikolog verilsin dedik ama o zaman dikkate alınmadı. Bir gece önce eşinle kavga ettiysen maçı doğru dürüst yönetemezsin. O zaman çok söyledik ama yeni yeni dikkate alınmaya başladı.
Bir de sen Ali Palabıyık gibi bir FIFA kokartlı Ali Palabıyık’a 2.ligden gözlemci gönderirsen olmaz. Generali astsubay denetliyormuş gibi olur, bizim zamanımızda Hilmi Ok gibi ağabeylerimiz vardı, onlara saygıda kusur etmezdik, böyle şeyler lazım.