Aziz Yıldırım sinirliyse herkes oda oda kaçardı
12 yıl formasını taşıdığı F.Bahçe’de 100. yıl şampiyonluğu da yaşadı, 2006’da Denizli’de, 2010 ve 2012’de Kadıköy’de son dakika kaçan şampiyonlukların acısını da Selçuk Şahin… Geçen sezon 34 yaşında İsviçre’nin 2. lig ekiplerinden FC Wil 1900’ün yolunu tuttu.
Selçuk, Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’ın torpiliyle oynamadığını vurgularken, işlerin kötü olduğu zamanlarda Yıldırım’ın yoluna çıkılmaması tavsiyesinde bulundu.
SNEIJDER ATTI SUÇLU OLDUM
Aziz Yıldırım’ın fırçaları nasıl etkiliyordu?
– Takımın kendine çeki düzen vermesine neden oluyordu. İşler çok kötü giderken çok sinirli gelirdi. Sinirli anında aynı yoldan gitmeyeceksin. Yolunu değiştireceksin. Bazen gelir seni oğlu gibi sever ama işler kötü gittiğinde başkandan kaçarsınız. İşler kötü gittiğinde tesislere girer ve kimse koridora çıkmazdı. Oda oda kaçardı herkes…
Geçen yıl G.Saray maçı kaybedilince ihale sana ve Alves’e kaldı. Ne düşünmüştün o dönem?
– Sneijder ile birebir oynamıyordum. Adam 40 metreden vurdu gol oldu. “Neden vurduruyorsunuz” deniliyor. Bu sorumluluğun tamamen bana yıkılması kabul edilebilir bir şey değil. Orada olması gereken ben değilim.
KİMSEYE KIRGINLIĞIM YOK
Ayrılırken gerekli ilgiyi görmediğin söylendi…
– 12 yıl hizmet etmiş bir oyuncuydum. Kuyt’a yapılan yüzde 100 doğru. Kulübe emek vermiş biri böyle vedayı hakediyordu. Keşke biz de bir telefon ile değil, o şekilde gönderilseydik. Ayrılmamız çok doğal, kulübe kazık çakacak halde değilim. Hem şampiyonluk kaçtı hem de yabancı kuralı serbest hale geldi. Bizimle çalışmak istememeleri çok normal. Ayrılış şekli bizi üzdü sadece. Ayrılacağımızı çoğumuz biliyorduk. Bu konuda hiç kimseye ya da başkanımıza bir şey söylemek istemiyorum.
– En kötü zamanlarımda da hep yanımda oldular. Olan oldu. Bu benim sevgimden bir şeyi eksiltmez. Oradaki insanlara da herhangi bir kırgınlığım yok.
KÜME DÜŞMEYİ DE GÖZE ALMIŞTIK
En çok eleştirilen adamlardınız ama 3 Temmuz’da takımı ayakta tutan da sizlerdiniz…
– 2. ligde de olsak fark etmezdi. Düşmeyi de göze almıştık. Düşersek para pul istemediğimizi söylemiştik. Ödemelerin olamayacağını ve isteyenin ayrılabileceğini ilettiler. Ayrılanlar da oldu. Bir anlamda iyi oldu. Giderek kulübe maddi katkıları oldu. Biz, oynayacağımızı söyledik. 3. ligde de oynasak bu kulüp F.Bahçe…
– Bir sene oynar tekrar çıkardık lige… Açıkçası çok uykusuz günler geçirmedim. Bir yıl para almasam da geçinirdik. Zaman ilerledikçe rüzgâr tersine dönmeye başladı. Kulüp düzeldi, taraftar çok sahip çıktı. Maddi anlamda büyük destek oldu. Fenerium’u doldurdular. Paralarımız da ödendi. Sonuç ne olursa olsun hazırlıklıydım.
GIRTLAK GIRTLAĞA GELDİĞİMİZ DE OLDU
F.bahçe soyunma odasını anlatır mısın?
– Özelimizdir, çok fazla bir şey konuşmak istemiyorum. Mağlup girdiğimizde Volkan çok agresif girerdi. Bir de benim yanımda otururdu. “Tamam Volkan sakin” derdim. Ben sakin bir insanım. Ağzına geleni söyler. Biraz o konuda serttir. Alex sakindi. Çok konuşmazdı. Emre de Volkan’a yakındı. O da çok sinirliydi. Yabancılardan da Kuyt takımı çok itemeye çalışırdı. O hakaret ederek değil de, yapıcı olarak davranır. Volkan çok serttir. Ben Volkan’ın bu yaptıklarını olumlu buluyordum. Soyunma odasında kaos iyidir. Bazen iki kişinin tartışması, gırtlak gırtlağa gelmesi iyidir.
– Takımı ateşler. Yaşadığımız çok olmuştur öyle şeyler… Maç bittikten sonra gelip birbirimize sarılırdık. Sahada takım ölü gibidir. Soyunma odasında bir kavga ederiz ikinci devre bambaşka bir takım sahaya çıkar. Bu takımı ateşler…
G.SARAY’A ŞAMPiYONLUĞU VERMEK HAYATIMIN EN ÜZÜCÜ ANLARINDANDI
2012’de Kadıköy’deki Galatasaray derbisini bir anlatır mısın? Biber gazları sıkıldı, bir çok şey yaşandı…
– O sürece gelene kadar Denizli’de son maçta şampiyonluk kaçtı. Yüz yılda bir olur dedik, çok üzüldük, ondan sonra Trabzon maçı yaşandı. Denizli maçı olacak bir şeymiş, daha kötüsü o maçta oldu. 40 tane şuttan 1 gol ama adamlar bir şuttan 1 gol çıkardı. Olmadı. Maçtan sonra yaşanan şeyleri de katarsanız daha kötüsünü yaşadık. Bundan daha kötüsü olmaz denilirken en kötüsü oldu. Kendi sahamızda Galatasaray ile finale çıktık ve şampiyonluğu verdik. Çok zor şartlarda oraya geldik. Bir sürü maddi sıkıntı yaşadık. Her gün yeni bir şeyle uyandık. Sahadan daha çok, o tarafa kayıyordu kulağımız. Herkes çok istedi, ben de çok istedim. Ama sonuçta şampiyonluğu kazanamadık.
Aykut Kocaman, “Bize o maçı kazandırmayacaklardı” dedi. Sen de öyle bir şey hissettin mi?
– Bu dışarıdan daha net görülür. Bu konuda haklılık olabilir. Hakem Dia’yı çok basit şekilde attı. Bu kadar önemli bir maçta bir tarafı etksik bırakması için çok önemli bir şey olmalı. Topa vurdu diye bir takım 10 kişi bırakılmaz. Türkiye’nin en büyük iki kulübü şampiyonluk için oynuyor. Maçtan sonra yaşananlar da bizi çok üzdü. Benim yaşamımdaki en üzücü anlardan biriydi. Çok istemiştik çünkü.
BAŞKANIN AKRABASI DEĞiLiM
Aziz Yıldırım ile ilişkiniz nasıldı?
– ÖYLE bir maç hatırlıyorum ki 102 kere topla buluşmuşum 92 iyi pas vermişim ama yuhalanmışım. Ben istesem, sadece 50 topla buluşup, 1 pas hatası yapardım. Aziz Yıldırım’ın yeğeni olduğumdan kulüpte olduğumu söyleyenler oldu. 12 yılda bir kez özel görüşmedim.Başkanla yakınlığım yok, aksine mesafemiz vardı.
Emre’nin Başakşehir maçında taraftarlarla müthiş bir vedalaşması oldu…
– O duyguyu yaşamak isterdim. Emre, belki yöntem olarak iyi ayrılmadı. Taraftar bunu uğurlama olarak gördü ve güzel ağırlama yaptı.
ÇALIŞMADA YANAL, SiSTEMDE KOCAMAN
Kocaman’ı sevdiğini biliyorum ama çalıştığın en iyi hoca kimdi?
– Çalışması ve antrenman temposu açısından bakarsak Ersun Yanal derim. Ersun Yanal’da taktiksel bir şeyimiz yoktu. Agresif ve basan bir takımdık. Sistem ve taktiksel olarak sorarsanız Aykut Kocaman derim. İsteklerini net şekilde ortaya koyardı.
TUNCELİLİ’YİM, AYRIMCILIK YAŞAMADIM
Deniz Naki olayından sonra Tuncelili oluşun gündeme geldi. Sen hiç bunun zorluğunu yaşadın mı?
– Futbol yaşamımda bu konuda hiç sıkıntı yaşamadım. Deniz Naki, bu yüzden sıkıntı yaşadıysa çok yazık. İnsana, Sünni’ymiş, Alevi’ymiş, Türk’müş, Kürt’müş diye bakmamalıyız. Açık yüreklilikle Tuncelili olduğumu söylüyorum. Dersimspor’u yakından takip ediyorum. Belki bir katkım olur. (Röportaj: Ahmet Ercanlar- Hürriyet)