Yayın hayatının yeni spor dergisi Fitbol, Telegol programının moderatörü Serhat Ulueren ile ilgili röportajı yayınladı. Spor medyasının tanınmış ismi, mesleki geçmişine yönelik çok ilginç anılarını paylaştı:
————
Nerden başlamalıyım kestiremiyorum.
Spor Magazin programlarının kapalı gişe oynadığı dönemlerde Kanal D’de çalışan Kadir Çetinçalı’yla yalanlarımızın tavan yaptığı amansız mücadele mi, 1993 yılında Can Tanrıyar’ın canlı yayında saçlarını kestirdiğim an mı, yoksa özür dilemek için Özhan Canaydın’ın odasına giren ve 1 saat sonra sulu gözlerle çıkan Ahmet Çakar’ın itiraflarından oluşan gizli ses kaydı mı…Hepsinin güzel bir anısı var.
17 yaşında Tercüman Gazetesi’nde başlamıştım bu mesleğe. Aradan 29 yıl geçmiş, sanki dün gibi. En ince detayları bile hatırlamak inanılmaz keyif verdi.
TANJU’NUN ÇOK EKMEĞİNİ YEDİM!
1990 yılıydı. Tanju Çolak ve Hülya Avşar fırtınalı bir aşk yaşıyordu. Onları Silivri Klassis Otel’de bulduğumda inanılmaz bir mutluluk ve heyecan yaşıyordum. Tanju ile müthiş bir röportaj yapmış ama o günkü acemilikten ve Tanju’nun baskılarından Hülya ile beraber fotoğraflarını çekmemiştim. Yine de çok ekmeğini yedim Tanju’nun. Hemen her yere beraber gider, hiç ayrılmazdık. Ama bir gün, Rahmi Turan’ın çıkardığı Meydan Gazetesi’nde çalışırken Tanju aramıştı. Alp Yalman’la kavga edip Galatasaray’dan ayrılmayı kafasına koyan ve Fenerbahçe’ye gitmesine kesin gözüyle bakılan Tanju’yu tüm Türkiye arıyor ama bulamıyordu. Ben ise telefonla konuşuyordum. Tekirdağ’a bağlı Kumbağ’a çağırdı beni. Akşam 10’da yola çıktık. Şoför 180’le giderken Allah’tan arka tekerleğimiz patladı. Yoksa viyadükten aşağı uçmuştuk. Gece 01:00’da Kumbağ’a gittim. Miltur Tesisleri’nde olacaktı Tanju ama her yeri dolaştım, kapıları çaldım,bakklarlara sordum. Tanju iki gün önce Kumbağ’a gelip ertesi gün ayrılmıştı. Yani bana şaka yapmıştı veya oraya gideceğimi hiç düşünmemişti. Ben sabah 06:00’da göz yaşları içinde İstanbul’a eve dönmüş sonrasında Tanju ile aram açılmıştı. Zaten 2 gün sonra da Metin Aşık’ın Fenerbahçe’sine transfer oldu Tanju Çolak.
1994 sonlarında Şansal Büyüka, sırf bana Murat Özarı ve Güntekin Onay’ın aldığı ücretin aynısını veriyor diye onlarla beraber Kanal D’ye transfer olmadım, Kanal 6’da kaldım. Faik Çetiner’i yalvar yakar Spor Müdürü yaptım. Sonra o da beni bezdirip gitmem için her şeyi yaptı ve 4 ay sonra istifa ettim.
KADİR ÇETİNÇALI’NIN ARABASININ LASTİĞİNİ PATLATIRKEN…
Süleyman Rodop sayesinde Sabah-ATV’ye geçerken Büşah Gencer gibi yeryüzünde göremeyeceğim bir müdürle tanıştım.
1996 yılıydı. Vedat İnceefe Karabük’ten Galatasaray’a transfer olmuş ben iki gün iki gece elimde kamerayla Vedat’la Eskişehir-Ayvalık arasında mekik dokuyordum. Şarkılar söyletip, danslar ettiriyordum Vedat’a. Sabah erken saatlerde Kadir Çetinçalı aradı,”Neredesin?” dedi. “Evde yatıyorum” dedim. O da bana ben de izinliyim, İstanbul’da takılıyorum dedi. İyi dedik kapattık telefonu. Halbuki ben Vedat ve ailesiyle Balıkesir Burhaniye’de kahvaltı yapıyordum. 10 dakika sonra araba yanaştı ve içinden Kadir Çetinçalı ve kameramanı çıkmaz mı? Başıma kaynar sular döküldü. İşte gazetecilik,televizyonculuk böyle bir şey. Yalan bu işin olmazsa olmazlarından. Atlatma haber uğruna bunları da yaşadım. Kadir’in magazin programı benim programımdan 1 gün önceydi. O,doğal olarak Vedat ve ailesiyle röportaj yapıp hemen yola koyulmayı planlarken ben onların arabasını 4 lastiğini patlatmanın yollarını arıyordum. Elimdeki çiviyi lastiğe geçirirken şoföre suç üstü yakalandım.
AHMET ÇAKAR’IN KAYINPEDERİ BENİ KOVDU!
Sonra hayatıma Ahmet Çakar girdi. Şubat 2004’de Çakar Mecidiyeköy’de vurulurken, derisi kalın ve 120 kilo olduğu için ölmemişti. Ailesi beni suçluyordu. Hastanede kayınpederi, “Damadım senin yaptığın haberler ve sen onu doldurduğun için vuruldu” deyip beni hastaneden kovmaya çalışırken ben sinsice planlar peşindeydim. Amacım ölmeyen Çakar’ı 3 gün sonra canlı yayın Telegol’e çıkarmaktı. Alt yazılarımı hazırladım:
“Flaş…Flaş…5 kurşun yiyen yorumcumuz Ahmet Çakar’ı kim, neden öldürmek istedi? Çakar tüm gerçekleri bu akşam canlı yayın Telegol’de açıklayacak, Türkiye karışacak…”
Alt yazısını geçtim, 10 dakika sonra 6 sivil polis soluğu Ahmet Çakar’ın hastane odasında aldı. Hepsi,”Ahmet Hocam lütfen bunu yapmayın, başımıza dert alırız. Lütfen konuşmayın deyince” Çakar, “Serhaaaat!” diye çığlık attı. Çünkü Çakar ailesinin korkusundan zaten konuşmayacaktı ama ben inadına o alt yazıyı geçmeye başladım. Program meşhur “BABA” filminin müziğiyle başladı. Yorumcu Adnan Aybaba, Ahmet Çakar’ın boş koltuğunu öptü. Sonra ben telefonla bağlandım. Çakar yanımda az sonra tüm gerçekleri açıklayacak dediğimde, o an odada bulunan Çakar’ın ailesi ve polisler tüm hastanede, hatta Çakar’ın yatağının altında bile beni aramışlar. Bunu nerden mi biliyorum? 15 gün sonra Çakar evinde bana itiraf etti de oradan biliyorum. Halbuki ben Star TV’nin rejisindeydim. Sonuçta,”Çakar aniden fenalaştı,yoğun bakıma alındı” diyerek kıvırmak zorunda kaldım. Yine de bizden para alan ve hayati tehlikesi bulunmayan Ahmet Çakar’ın o gün hiç değilse iki kelime etmek için bağlanması gerekirdi.
Bu bana Çakar’ın ilk kazığı değildi. 27 Kasım 2006’da ben Star’da, Çakar ATV’de program yaparken konuğumuz Cihan Oskay’a ve bizlere söylediği hakaretler, o gece Fenerbahçe yönetimine yaptığı sayısız yalakalık nedeniyle Çakar’ı zaten affetmem mümkün değil.
GÜNTEKİN ONAY “HEPİNİZİ KURTARDIM” DİYE SERVİSE GİRDİ!
Ama elimde Çakar’a ait sayısız ses kayıdı var. En güzeli ve etkileyicisi Özhan Canaydın’dan özür dilediği o 1 saatlik konuşmaydı. O gün,Özhan Canaydın, beni, Ergun Gürsoy ve Süleyman Rodop’u odadan çıkarıp, “Bana sayısız hakaret eden Ahmet Çakar’la baş başa kalmak istiyorum” dediğinde paltomdaki ses kayıt cihazını çalıştırmayı başarıp odadan çıkmıştım. Tabii 1 saat sonra paltomu alıp hemen ardından o Canaydın-Çakar zirvesini dinlediğimde elimden kayıt cihazını düşürmüştüm…Vay…vay…O ne konuşmalar, o ne itiraflardı öyle…
2001 yılında yine Star TV’deyken Güntekin Onay geldi servise…”Hepinizi kurtardım, hepinizi para pul sahibi yapacağım” deyip bizleri ve tüm arkadaşlarımı bahis gerçeğiyle tanıştırdı. Başlarda gerçekten iyi paralar kazandık ama ya sonrası…Bahis bu, cebimizde ne varsa aldı götürdü…Bahis servisteki 3 kişinin eşlerinden boşanmasına, kazanılan tüm maaşların sadece kredi kartı asgari ödemelerine gitmesine ve daha birçok olumsuzluğa sebep oldu. Buradan tavsiye…Bahisten de, kumardan da uzak durun. Çünkü kazanan hep kasa oluyor siz değil.
Anlatacak o kadar çok şey var ki…Şimdilik virgül koyuyorum, belki ilerleyen aylarda farklı hikayelerle devam ederim.
(fitbol dergi)