Deprem felaketlerinin ardından Beşiktaş, Hatayspor ve Gaziantep FK ile oynanan tüm maçların yok sayılmasını önerdi. Peki, hukuk bu konuda ne diyor? Beşiktaş’ın UEFA’ya olan danışmasında ne gibi sonuçlar ortaya çıkabilir? Spor Hukukçusu Doç.Dr.Ümit Orhan bir bir açıkladı:
Şubat ayında ülkemiz maalesef sarsıcı bir deprem yaşadı. Deprem dolayısıyla tüm spor müsabakaları ertelenmek zorunda kaldı ve deprem bölgesinde faaliyet gösteren spor kulüpleri, mücadele ettikleri spor dallarına ilişkin liglerden çekilmek zorunda kaldı. Futbolun en üst liginde Hatayspor ve Gaziantep SK deprem dolayısıyla ligden çekilme talebinde bulundular. Talep, TFF Yönetim Kurulunca kabul edildi ve “Bu kulüplerin 2022-2023 futbol sezonunda 06.02.2023 tarihinden itibaren kalan müsabakalarda hükmen yenik (3-0) sayılmasına ve rakip takımların (3-0) galip sayılmasına” karar verildi (10.02.2023 tarihli ve 55 sayılı toplantı).
Beşiktaş, Mart ayında UEFA’nın Şampiyonlar Ligi’ne ilişkin düzenlemesine atıfla (2022/23 UEFA Şampiyonlar Ligi Düzenlemesi madde 28/3: Bir kulüp, grup aşamasındaki maçları tamamlanmadan diskalifiye edilir veya herhangi bir nedenle yarışmadan çekilirse, tüm maçlarının sonuçları geçersiz sayılır ve puanları kaybedilir.) söz konusu kulüplerin oynadıkları tüm müsabakaların geçersiz sayılmasını gündeme getirdi.
Nisan ayı başında konu hakkında konuşan TFF Başkanı, ”Eğer ligden çekilirsen zaten ondan sonraki maçları otomatik olarak 3-0 hükmen mağlup olur. Oynadığı maçlar kesinlikle silinmez. Çünkü bunlar tescil edilmiştir, bu maçlarla ilgili TFF uyguladığı sistemde kırmızı kartlar, sarı kartlar olmuştur, ödemeler olmuştur… Hiçbir zaman böyle bir uygulama da olmamıştır, bundan sonra da zaten olmaz. Önümüzdeki yıllarda da böyle bir şey olursa yine olmaz. Uygulama son derece açık ve şeffaf. Yapılan veya geçmişte de yapılan hep aynı. O zamana kadar oynadığı maçlar tescil ediliyor” şeklinde bir açıklama yaptı.
Son gelişmelere göre ise Beşiktaş, UEFA’ya başvuruda bulunarak bu şartlarda Süper Lig’in tescil edilmemesini talep etmektedir.
UEFA’dan gelecek muhtemel cevabı tartışalım. Konuyu değerlendirmek gerekirse sorulması gereken sorular:
1 – UEFA’nın bu konuda TFF’yi zorlayıcı bir karar alması mümkün mü?
2 – TFF’nin vermiş olduğu karar hukuken doğru mu?
Soruların sırası şaşırtıcı olabilir ancak ilk sorunun cevabını önce verirsek daha isabetli bir değerlendirme olacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, sportif arenada genel olarak usul şudur: Uluslararası federasyonlar kendi idari düzenlemelerinde ülke federasyonlarının mutlaka uyması gereken ilkeleri (siyaset üstü kalma, her türlü ayrımcılığa karşı olma, CAS’ın yetkisini tanıma vb.) belirtir, bunun dışında söz konusu federasyonların idari işlerine, düzenlediği müsabakaların liglerin işleyişine karışmaz. Aynı şekilde, oyunun kurallarını tayin eder, dilerse ülke federasyonlarına bazı esneklikler sağlar. Örneğin, dünyada futbol kuralları Uluslararası Futbol Birliği Derneği (IFAB) tarafından tayin edilir ve kuralların uygulanması konusunda (saha boyutları, oyuncu değişikliği sayısı vb.) TFF gibi ulusal federasyonlara birtakım esneklik sağlar. Diğer bir kural da, her sportif kuruluşun evvela kendi düzenlediği lig ve turnuva konusunda kural koyma yetkisine sahip olmasıdır. Bundan dolayı da FIFA, Dünya Kupası’nda, UEFA, Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonlarda, sahip sıfatıyla kural koyma, müsabaka talimatlarını düzenleme yetkisine sahiptir. Peki ulusal federasyonlar? Pek tabii ulusal federasyonlar da kendi düzenledikleri ligler ve turnuvalarla (Serie A, PL, La Liga, Süper Lig) ilgili tüm düzenlemeleri yapma yetkilerine sahiptirler. Bu yetkiler IFAB Oyun Kurallarına aykırı olmamak kaydıyla öngörülen esneklikleri taşıyabilir. Toparlamak gerekirse, ne UEFA ne de FIFA, sporun yönetimine veya oyun kurallarına ilişkin kati kuralların çiğnenmesi dışında ulusal faaliyetin işleyişine karışmazlar. Bundan sebep Beşiktaş’ın “Şampiyonlar Liginde kural bu, TFF de buna uymalı” yaklaşımı özelde futbolun, genelde sporun işleyişine pek de uymuyor.
Gelelim diğer soruya, TFF’nin aldığı karar doğru mu? Bu konuda rehberlerimiz yine konuyla ilgili mevzuat. Kanuna göre, Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek TFF’nin görevidir (5894 sayılı Kanun m.3/1-a). TFF, bu ve diğer amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulamak için gerekli her türlü talimatı, düzenlemeyi ve anlaşmayı yapabilir. Konuyla ilgili diğer bakılması gereken yer Futbol Müsabaka Talimatı’dır. Müsabaka Talimatı, puan usulünden averaja, müsabaka gün ve saatlerinin belirlenmesinden müsabakada giyilecek formalara kadar birçok hususu ayrıntılı olarak düzenlemektedir.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu talimatta hükmen yenilginin sonuçları düzenlenmekle beraber (m.23), ligden afet sebebiyle çekilen kulüplerin çekilmeden önceden oynadıkları müsabakaların akıbetine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bir konu herhangi bir talimatta açıkça düzenlenmemişse zaten o konuda kararı da organizasyonun sahibi kimse (FIFA, UEFA veya TFF) o verir. Ancak benzer durumlara ilişkin bazı kurallar mevcuttur ki; “Puan Silinmesi, Ligden Çıkarılma ve Alt Kümeye İndirme” başlıklı 24’üncü maddeye göre:
“Bir sezon boyunca ikinci defa müsabakaya gelmeyen, müsabaka sahasına gelmekle beraber müsabakaya çıkmayan veya müsabakayı terk eden takım hakkında hükmen mağlubiyet kararı verilmekle beraber, bu takım ligden çıkarılarak bir alt lige düşürülür ve bu müsabaka tarihinden itibaren bu takımla müsabakası olan diğer takımlar müsabakaları oynamaksızın hükmen galip gelmiş sayılırlar”
Bakıldığında söz konusu madde aslında Hatayspor ve Gaziantep FK’nin durumuna uyuyor, arada tek fark, afet durumu dolayısıyla TFF Yönetim Kurulu bu kulüpler hakkında talimatın “bir alt lige düşürülür” kısmını uygulamamış olmasıdır. Madde, sonraki maçlar hakkında hüküm vermiş, öncekiler hakkında sessiz kalmış. Mefhumun mualifi kuralından, “önceki müsabakaların geçerliliği korunur” yorumunun çıkması muhtemel ve o şekilde karar verilmiş. Şunun da altını çizelim, TFF Yönetim Kurulu tersi yönde de karar vermiş olsaydı da, kimse bu karar yüzde yüz haksızdır diyemezdi (o zaman da tersi yönde bir tartışmanın fitili ateşlenirdi). Ancak ortada bir takdir yetkisi var ve TFF Yönetimi takdir hakkını, önceki müsabakaların geçerli sayılması yönünde kullanmıştır. Üzerinde durulması gereken, kararın hangi yönde olduğundan ziyade karar verme yetkisinin TFF Yönetiminde olmasıdır. Olay özete bundan ibarettir.
Sonuç olarak, UEFA ve TFF’nin idari yetkileri ve mevcut verilmiş TFF Yönetim Kurulu kararı göz önüne alındığında, UEFA’dan Beşiktaş’ın talebi doğrultusunda bir karar gelmesini beklemek gerçekçi olmayacaktır.