Spor ve Medya Sempozyumu İstanbul’da yapıldı. TRT tarafından düzenlenen sempozyum 2 gün sürdü. Sempozyumun son gününde Spor Medyasının Göremedikleri, Spor Endüstrisi ve Medya, son olarak da Spor Yayıncılığı başlıklı oturumlar gerçekleştirildi.
Spor Yayıncılığı Doğuş Yayın Grubu Spor Grup Başkanı Fuat Akdağ, Milliyet Gazetesi Spor Müdürü Tayfun Bayındır, TRT Spikeri Levent Özçelik, sunucu Merve Toy ve Spor Yazarı Hasan Sarıçicek katıldı.
Lutfi Özel’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda Fuat Akdağ, özel ve tematik yayıncılık anlayışı ile ilgili düşüncelerini aktardı. TRT’deki spor yayıncılığı konusunda Levent Özcelik konuşma yaparken, Tayfun Bayındır da değişen medya ortamında spor gazeteciliği ile ilgili fikirlerini belirtti. Merve Toy da ‘Spor medyasında kadın olmak ya da olamamak’ başlıklı konu hakkında konuştu.
“YENİ MARKALAR YARATALIM”
Spor ve Medya Sempozyumu’nda oturuma katılan Doğuş Yayın Grubu Spor Grup Başkanı Fuat Akdağ, tematik yayıncılıkla ilgili kurumsal hedeflerini aktardı.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ve TRT tarafından İstanbul’da düzenlenen Spor ve Medya Sempozyumu’nun ikinci ve son gününde ‘Spor Medyasının Görmedikleri’, ‘Spor Endüstrisi ve Medya’, ‘Spor Yayıncılığı’ başlıklı oturumlar gerçekleştirildi. Spor Yayıncılığı oturumuna Doğuş Yayın Grubu Spor Grup Başkanı Fuat Akdağ, Milliyet Gazetesi Spor Müdürü Tayfun Bayındır, TRT spikeri Levent Özçelik, sunucu Merve Toy ve Spor Yazarı Hasan Sarıçiçek katıldı. Gazeteci Lutfi Özel’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda Fuat Akdağ, özel ve tematik yayıncılık anlayışı ile ilgili düşüncelerini aktardı. NTV Spor’un kuruluş sürecini anlatan Fuat Akdağ, NTV’de biriken spor içeriğini iyi kullanarak kanalın ciddi izlenme oranlarına ulaştıklarını ifade etti.
“KAZAN-KAZAN MODELİ”
Duayen medya yöneticisi, Türkiye’de rekabet halinde olan spor kanalları ile sponsorların ve spor yöneticilerinin bir araya gelerek atletizm gibi spor branşlarını marka haline getirmeleri gerektiğini ve böylece spor temalı yayıncılıkta kalitenin artacağını belirtti. Akdağ, NTV Spor’un televizyon, e-gazete ve internet sitesinden oluşan yayın alanının federasyonlara ve sponsorlara kullandırarak, kazan-kazan modelleri yaratmayı hedeflediklerini dile getirdi, “NBA çok pahalıydı bu yüzden bıraktık” dedi. Oturumda TRT’deki spor yayıncılığı konusunda Levent Özcelik konuşma yaparken, “Gelecek yıl Avrupa maçları TRT’de. Şampiyonlar Ligi’nin salı maçları TRT1’de yayınlanacak. Çarşamba bir maç banttan verilecek. Perşembe günleri de Avrupa Ligi’nden bir maç TRT Spor’da olacak” dedi. Tayfun Bayındır da değişen medya ortamında spor gazeteciliği ile ilgili fikirlerini belirtti. Bayındır, “Transfer haberleri çok takip edilen haberlerdir. Ve bu haberlerin % 60’ı yalandır” derken, sosyal medyanın ve internet medyasının yazılı basını yenemeyeceğini Japonya örneğini göstererek iddia etti. Merve Toy da ‘Spor medyasında kadın olmak ya da olamamak’ başlıklı konu hakkında . Konuşmalar sonrasında katılımcılar, salondaki izleyicilerin sorularını yanıtladı.
“SPOR SADECE FUTBOL DEĞİL”
Spor ve medya ilişkilerinin masaya yatırıldığı sempozyumun ‘Spor Medyasının Görmedikleri’ oturumunda Olimpiyat şampiyonu milli okçu Gizem Girişmen, Dünya ve Avrupa şampiyonu milli voleybolcu Gözde Sonsırma ve Türkiye Tekwondo Federasyonu Başkanı Metin Şahin, futbol dışındaki branşlara yeteri kadar ilgi gösterilmediği görüşünde birleşti. ‘Spor Endüstrisi ve Medya’ oturumunda ise spor medyasının ekonomi politiği, sponsorluk desteği ve spor-devlet-medya üçgeninde yaşananlar tartışıldı. Doçent Doktor Deniz Gökçe’nin moderatörlüğündeki oturuma, ekonomist ve yönetici Erdal Batmaz, Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Kasapoğlu ile Samsun Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz yer aldı. İki gün süren Spor ve Medya Sempozyumu’na spor dünyasının önde gelen isimleri ve spor federasyonlarının temsilcileri katıldı.
Konuşmalar sonrasında katılımcıların soruları yanıtlandı. 2 gün süren sempozyuma spor dünyasının önde gelen isimleri ve federasyon temsilcileri katıldı.
———————————————
İLK GÜN OTURUMLARI
Renaissance Bosphorus Otel’de gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını yapan TRT Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, profesyonel yayıncılar olarak spor ve medya ilişkisini masaya yatırmak için bu sempozyumu organize ettiklerini, eksikleri ve daha iyiye ulaşmanın yollarını arayacaklarını ifade etti. Sporun sadece futbol olmadığına dikkati çekmek istediklerini kaydeden Durdu, sporda başka dallarının da olduğunu vurgulayacaklarını belirtti.
TRT Genel Müdürü Şenol Göka ise insanın içindeki rekabet duygusunun en güzel şekilde sporla ifade bulduğunu ancak bunun karşı taraf için yıpratıcı olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Taraftarlık, rekabet duyguları, belli bir yana ait olmak insanın içinde var olan bir duygu. Karşı tarafı yıpratıcı olmaması elbette arzu edilir bir şey. Şimdiye kadar hep spor camiasının, taraftarlığın en güzelini temsil ettiğini düşünüyorduk. İnşallah bu düşüncemizden vazgeçmeyelim ve devam edelim” ifadelerini kullandı.
SPOR MEDYASINA BAKIŞ
TRT Spor Genel Yayın Yönetmeni Derya Oruçoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı “Spor Medyasına Bakış” konulu oturumda teknik direktör Mustafa Denizli ile TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör konuşmacı olarak yer aldı.
Haziran ayında futbol dünyasına adım atışının 50. yılını dolduracağını belirten Denizli, Türk futbolunda yaşanan şiddeti bir yara olarak değerlendirdi. Denizli, görev yaptığı üç büyük kulüpteki yüksek tansiyonu bildiği için açıklamalarında hep insanları karşı karşıya getirecek ifadeler kullanmamaya dikkat ettiğini anlatarak, “Başarıya gitmenin kısa ve uzun yolları vardır ama sorumluluk anlayışı çok farklıdır. Ben bunu yapmaya çalıştım” dedi.
Sporda şiddetin mağdurlarından birisi olduğunu anlatan Denizli, A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü olduğu dönemde 1997 yılında Belçika maçı sonrası kendisine yapılan saldırıyı ve kaleci Rüştü Reçber’in Fenerbahçe Kulübü tesislerinde yaşadığı olayı anlatarak, medyanın özendirici olduğuna vurgu yaptı.
O dönem kendisine saldıran kişinin medyada kahraman yapılmak istendiğini ifade eden Denizli, yaşadığı olayı özetle şöyle anlattı:
“Saldırıya uğradıktan sonra ertesi gün bir televizyonun genel müdürü beni aradı ve katkı sağlamak için bir çalışma yaptıklarını ifade etti. Saldırıyı yapan kişiyi ve beni programda barıştıracaklarını söyledi. ‘Sen hangi akılla, yüzsüzlükle, aşağılıkça duygularla bu saldırıyı yapan insanı 75 milyonun huzurunda bir kahraman yapacaksın? Milli takımın başında görev yapan hocanın karşısına bir saldırganı çıkarma cüretini, benimle paylaşabiliyorsun’ dedim. Bir futbolcuyu tesislerde dövenler bu ülkede canlı yayında stadyumun ortasında halka tanıtıldı. Bütün saldırganlar medyada köşelerde, baş sayfalarda yer buldular. Hiçbir ceza karşılığı olmadan medyadan alabilecekleri bütün ödülleri aldılar. Burada bir çözüm yolu arıyorsak, özendiricilik denen bir hadise vardır. Medya özendiricidir.”
Spor ve şiddet ilişkisini anlatırken spora yüklenen anlamı ve spor etrafında oluşturulan terminolojinin gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Nasuhi Güngör ise “Spor mu yapıyoruz yoksa savaşıyor muyuz?” sorusunu yönelterek başladığı konuşmasında, farkında olmadan kullanılan bir terminolojiyle statlara mabet ve tapınak dendiğini, insanların da bu ruh haliyle statlara gittiğini anlatarak şöyle konuştu:
“Gazete isimlerini, futbol programlarını ve statlara verilen isimleri bir gözden geçirin. Bunların her biri ya bir savaş terminolojisi ya dini bir terimi çağrıştıran bir terminolojiye ait ya da benzeri bir şey. Bütün bunlar, zaten toplumsal gerginliklerin yansıma alanı olan spor dünyasına yansıdığı zaman, şiddet kaçınılmaz olarak beraberinde geliyor. Eğer bir tapınak, bir mabet, belli bir terminoloji üretir, sahaya çıkardığınız insanlara da savaşçı muamelesi yaparsanız sonuçlarına da katlanırsınız.”
Diğer yandan medyanın, toplumun her alanında zaten var olan şiddeti yansıttığını vurgulayan Güngör, “Medya şiddet ilişkisini konuşurken, ne olur kendi meslek grubumuza, arkadaşlarımıza haksızlık etmeyelim. Elbette, şiddetin dili medya aracılığıyla daha da üretiliyor, daha da vurucu hale geliyor. Bunu kabul edelim ama ‘Şiddeti üreten medyadır, şiddetin kaynağı medyadır’ dersek hem medyaya haksızlık etmiş oluruz hem de bu sorunun çözümüne dair adım atmamış oluruz” ifadelerini kullandı.