Sezon başından beri hep söyledim ve yazdım. Riekerink “Hoca değil. Galatasaray’ın da teknik direktörü olamaz” diye. Benim yazmaktan dilimde tüy bitti, Galatasaray yönetimi ise dinlemedi. Sneijder’ın sayesinde teknik direktörlük koltuğuna oturan Riekerink’le G. Saray bu işin olmayacağını ancak Kayseri yenilgisinden sonra anladı ve ipini çekti. Çok geç kaldılar, çünkü tren kaçtı.
Şimdi takımın başına Karabükspor’un başarılı hocası Igor Tudor’un getirildiği 1.5 yıllık anlaşmaya varıldığı söyleniyor. Igor’un gelmesi bu takımı kurtarmaz. Neden mi, anlatalım:
Galatasaray’ın en zayıf karnı bana göre orta sahası. Bir takımın orta sahası defanstan, ofansa, ofanstan defansa çabuk geçiş sağlayamıyor, ayağında top tutup isabetli paslar atamıyorsa ne yapsanız nafile. Galatasaray’ın orta alanında kimler var; De Jong, Selçuk İnan, Tolga Ciğerci ve Josue. Ben bu oyuncularla Galatasaray’ın bir yere varacağını sanmıyorum. Ara transferde orta sahaya Oğuzhan Özyakup, Tolgay, Mehmet Topal ayarında oyuncular alınmalıydı. Galatasaray ne yaptı? Gitti kanada oyuncu aldı! Galatasaray’da transferleri Levent Nazifoğlu ile Mehmet Özbek yapmıştır. Sonucu da ortada.
Igor Tudor’un gelmesi Galatasaray’a taktiksel ve pozisyon açısından katkı sağlar. Ancak takımın savunmasını ve futbol yapısını düzeltecek oyuncular takımda yok. Igor, göze hoş gelen, boğuşan, taraftarın gönlünü okşayan bir Galatasaray ortaya çıkarabilir. Sarı-Kırmızılı taraftarları üzmek istemiyorum ama şampiyonluk Igor Tudor’la da anlattığım nedenlerden gelmez, gelemez.
Hırvat teknik direktörün iş başına gelmesinden sonra “Riekerink ne olacak, Wesley Sneijder nasıl bir tavır takınacak” sorusu hemen akla geliyor.
Jan Olde Riekerink’in Galatasaray’ın başında olması yönetimin hatasıydı. Riekerink alt yapının başına da döndürülmemeli hemen ülkesine postalanmalıdır. Sneijder ise zaten bir şey oynamıyor. Bir var, üç yok. Büyük maçlarda hiç yok. İşini en iyi şekilde yapmaya devam edecek.
Tudor’un, Karabük’ün başından koparılması “etik mi değil mi” sorusuna da şöyle cevap vereyim: “Türkiye’de etik mi kaldı? Bana sorarsanız etik değil ama böyle gelmiş böyle gidecektir.”