Ağaoğlu’ndan Fenerbahçe’ye 1959 öncesi şampiyonluklar cevabı: Tarihi mıncıklamaya gerek yok
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu 1959 yılından önceki şampiyonlukların geçerli sayılması için TFF’ye başvuruda bulunan Fenerbahçe’ye “Başarıdan uzaklaştığınız zaman gidip tarihi mıncıklamaya gerek yok. Dikkati alıp burada başka bir yere çekmeye gerek yok” şeklinde cevap verdi.
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, 38 yıl sonra kazanılan tarihi şampiyonluğu kulüp dergisinin özel şampiyonluk sayısına değerlendirdi.
Trabzonspor’un 38 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaştığı Antalyaspor karşılaşması sonrasında bordo-mavili taraftarların karşılaşmanın bitiş düdüğüyle berabere sahaya girmelerine değinen Ağaoğlu, “Başkan koltuğunda değil de taraftar olsaydım sahaya ben de atlardım” dedi.
2-2 sona eren Antalyaspor karşılaşmasında konuk takımın teknik direktörü Nuri Şahin’e yüklenen Ağaoğlu “Antalyaspor’un hocası ortamı anlamsız bir şekilde gerdi. Bir final maçı olur anlarım, ama seyirciyi tahrik edecek davranışların içinde bulunması beni ürküttü” diye konuştu.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un bordo-mavili kulübe yönelik söylemlerine de değinen Ağaoğlu, Türkiye’de Trabzon eksenli bir futbol dünyasının oluşturulmadığını kaydederek 1959’dan önceki şampiyonlukların geçerli sayılması için TFF’ye başvuruda bulunan Fenerbahçe’ye ‘Başarıdan uzaklaştığınız zaman gidip tarih mıncıklamaya gerek yok’ şeklinde cevap verdi.
Sürdürülebilir başarı için ellerinden geleni yapacaklarını kaydeden Ağaoğlu, “Sürdürülebilir başarıyı getirebilmek için ne yapıyorsak sağlam temellerin üzerine inşa etmeliyiz. Benim için bu şampiyonluk yapmaya çalıştığımız şeylerin küçük bir ödüllendirmesi… Yapmamız gereken o kadar şey var ki! Şampiyonluk kupasının arkasına sığınarak yapacağımızı yaptık deyip bir köşeye çekilirsek Trabzonspor adına hayatımızın hatasını yapmış oluruz” diye konuştu.
Ağaoğlu ayıca önümüzdeki sezondan itibaren altyapıda dış destekli bir uygulamayı hayata geçireceklerini de açıkladı.
Ahmet Ağaoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Bir kulüp başkanı çıkıyor, iki üç ay sürekli sizinle uğraşıyor. Biz bu noktada tartışmaların, kavganın içerisinde yer almak istemedik, doğru yerde durmaya çalıştı. İşte Trabzon eksenli bir futbol dünyası oluşturuluyor diyen insanlara verilecek en güzel cevap bu. Trabzon eksenli bir futbol dünyası oluşturulmuyor, oluşturulmaya da çalışılmıyor.
BAŞARIDAN UZAKLAŞTIĞINIZ ZAMAN GİDİP TARİHİ MINCIKLAMAYA GEREK YOK
Trabzon futbolu bu ülkede futbol oynanmaya başlandığı günden itibaren var olan bir olgu. Şimdi bunun kime ne kazandıracağı önemli. Tüm bunları yaptığımız zaman camiamıza, kulübümüze ve ülke futboluna ne kazandırıyoruz. Ben bunu şu şekilde görüyorum; günümüzde başarıdan uzaklaşmaya başladığın zaman tarihe bakmaya, tarihi kurcalamaya başlıyorsun. Benim zaten köklerim belli. 1967 yılında Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak’ın ama aynı zamanda Hasan Polat’ın desteğiyle Trabzonspor kuruluyor. Bunun öncesinde Trabzonspor’un yapı taşı bu kulüpler. Bu kulüplerin derinlerine baktığınız zaman 1. Dünya Savaşı’ndan da önce, 20. yüzyılın başına kadar gidiyor. Biz bunları bilelim, ama başarıdan uzaklaştığınız zaman gidip tarihi mıncıklamaya gerek yok. Dikkati alıp burada başka bir yere çekmeye gerek yok. Ama tarihimizi genç jenerasyonlara anlatabilmemiz lazım. Bunu çok önemsiyorum.
DIŞ DESTEKLİ BİR MODEL ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
Uygulamaya koyacağımız bir model üzerinde çalışıyoruz. Ama önce şu transfer dönemini ve Şampiyonlar Ligi sürecini bir atlatalım da. Bu dış destekli bir model, bu modeli hayata geçirmek istiyoruz. Sistem, program ve denetim açısından dış destekli diyebilirim. Ama öncesinde atlatmamız gereken süreçler var. Ondan sonra altyapımız yeni bir yol haritası doğrultusunda yeniden programlanacak. Performans analizi sürekli olarak yapılacak, gelişim göstermeyen, yetersiz kalınan noktalar rehabilite edilecek ve bu şekilde yola devam edilecek. Bununla ilgili çalışmaları şimdiden başlattık” diye konuştu.
SAHAYA BEN DE ATLARDIM
Bir kere kafadan sahaya ben de atlardım! Niye atladığımı bilmezdim ama orada olmalıyım düşüncesiyle kesin atlardım. Yürüyerek, marş söyleyerek Meydan’a giderdim ve Meydan’da da sabahlardım. Fiziki olarak o enerjiyi boşaltırdım kesin. 1984 şampiyonluğunu iyi hatırlıyorum. O zaman bile, arabanın üstüne bayrak asıp Bağdat Caddesi’nde tur atmış, üç beş taş yemiş, arabanın camını kırmış, sonra oradan dönüp Acıbadem’de iki tur daha atmıştım. Ama taraftar olmakla yönetici olmak bambaşka şeyler işte. Orada sadece o insanların beklentisini karşılamış olmanın yaşattığı büyük bir mutluluk vardı
NURİ ŞAHİN ORTAMI ANLAMSIZ ŞEKİLDE GERDİ
Algıyı, camiayı yönetiyorsunuz. O yüzden bir taraftar gibi yaşayamadım bu şampiyonluğu. Ben zaten şampiyonuz dedim Konya maçından sonra, şubatın ikinci haftasıydı, ‘bu işi bitirdik’ dedim. Ama camiayı hep temkinli tutmak gerekiyordu. Neticede bu yönetilmesi gereken bir şey olduğundan ben Antalya maçında şampiyon olduğumuzda da pek bir şey hissetmedim. Sadece Antalya maçının son beş dakikası biraz gergindim. Oradaki gerginlik de şu, saha kenarında Antalyaspor’un hocası ortamı anlamsız bir şekilde gerdi.
Bir final maçı olur anlarım, ama seyirciyi tahrik edecek davranışların içinde bulunması beni ürküttü. Benim gerginliğim de ‘şu maç selametle bir bitse’ şeklindeydi. Ondan sonra on dakika fazla bir şey hatırlamıyorum, on dakikalık bir kopukluk var bende. Tek hatırladığım sahada on binlerce taraftar ve büyük bir uğultu. O kopukluk anı, belki de işte benim şampiyonluk duygum. Sorumluluk olduğu zaman bir taraftarın yaşadığı şeyi yaşayamıyorsunuz.”