Bugünlerde yasaklı gazeteciler modası var biliyorsunuz. Kimi bu yasaklara çok seviniyor, kimi ise tepki gösteriyor. Benim gibiler sert tepki koyanlar arasında yer alıyor. Çünkü yasakların hiçbir zaman, hiç bir sorunu çözmediğine inandım. Ama ben de yasaklandım.

Üç kez yasaklı hale geldim. İkisi bireysel, biriyse kurumsal olarak!.

Önce Mehmet Ali Yılmaz başkanlığı dönemindeydi. Kulübü kötü yönetiyordu, TV’lerde konuşmalarım belli ki Yılmaz ve yönetimini rahatsız etmişti. Yasağın sebebi olarak ise Hürriyet Gazetesi’nde yaptığım istatistik bir haberdi. Haberde, Yılmaz döneminde alınan-satılan futbolcular, gelen-kovulan teknik adamlar ve yönetime giren isimler tek tek yer alıyordu.

Tam bir curcunaydı. Dönemin asbaşkanı Hikmet Onur, istatistik haberinin yalan olduğunu söylüyordu. “Nasıl olur?” diye sorduğumuzda, transfer edilen bir futbolcunun takımda hiç forma giymediğini ama onun da alınmış olarak gösterildiğini belirtiyordu. Komediydi yani… Ama biz yasağın neden konduğunu biliyorduk. Biliyorduk ki Mehmet Ali Yılmaz ve onun buradaki uzantısı olan yönetim, kulübü çok kötü yönettiği için yaptığımız eleştiriler kabullenilemiyordu. Saldırı gerçekleştiriliyor olmuyordu, tehdit geliyordu yemiyordu. Tek çözüm, “Yasak”tı!

Ama o da yemeyecekti!

Yasağı uygulama konusunda baş aktörlüğü ise Trabzon Lisesi’nden sınıf arkadaşım Mustafa Erdem üstlenmişti. Zaten Mustafa Erdem başta olmak üzere birçok yakın arkadaşlarımız yasak konulması için özel çaba harcamışlar. Biz bunlara alışığız. Ama şimdi kimin haklı, kimin haksız olduğunu sanırım görüyordur. Bu yasak çok da umurumda olmamıştı, çünkü Mehmet Ali Yılmaz dönemindeki yapılanlardan sonra bize konulan yasakları apolet olarak kabul etmemiz gerekirdi.

AKTUĞ’UN YASAĞI ACI VERMİŞTİ
İkinci yasağım ise Atay Aktuğ döneminde yaşandı. Bu yasak gerçekten bana çok dokunmuştu. Çünkü bu kararı alan Atay Aktuğ, daha yasaktan 6 öncesinde benim için, “İnan o kadar güzel fikirler ortaya koyuyorsun ve iyi şeyler yapıyorsun ki, yönetim kurulu üyelerimiz bile senin kadar bu kulübe katkı yapmıyor” diyordu. Evet bu dönem Aktuğ ve ekibi kulübü iyiye yakın yönetiyordu. En azından benim düşünceme göre yaptıklarının yüzde 80’i doğruydu… Sırf muhalefet için muhalefet yapılmazdı her halde… Ama sonra işler sarpa sarmaya başladı. İnanılmaz hatalar yapılmaya başlandı. Transfer yanlışları, yönetim içi kavgalar, İbrahim Ege’nin Almanya kampında bir kadına sarkıntılık yapması ve bu oyuncuyla ilgili sorunun 5 dakikada çözülmesi, yani lisansının yırtılması gerekirken, yıllarca kulübün kamburu olması başka olmak üzere kulüpte hiçbir şey iyi gitmiyordu.

Tüm bunları tabii ki eleştiriyorduk ve zaten sorun da buydu. Eleştiri bu ülkedeki en büyük suçtu!

Peki hangi yalan haberler yüzünden yasaklanmıştım?

O dönemde de Aktuğ yönetimi ekonomik açıdan sıkıntı yaşadığına dair haberler çıkıyordu medyada… Kulübün eski yöneticileri bu yönde açıklamalar yapıyordu. Ben de çeşitli dönemler kendisiyle yaptığım konuşmalardan bir haber derledim. Bu haberde, Aktuğ, “Paramız olmadığını söyleyenler kasamızdaki paranın hayalini kuramazlar” diyordu. Bir de Fenerbahçeli olan ve Fenerbahçe 2000 derneğinin kurucusu ve yöneticisi olarak görev yapmış Metin Akbaşoğlu isimli başkan yardımcısının o dönem Kuzey TV’de yaptığı açıklamaları haberleştirmiştim. Yönetimini eleştiriyordu. Tabii ki, “Bunları söylemedim” dedi ama elimde konuşma CD’si vardı. Hatta, “Başkan Atay Aktuğ tek adamlığı seviyor, diktatörlüğe kaçıyor” demişti, bu bölümü bile atlamıştım. Neyse haberlerin doğru olup olmadığının önemi yoktu.

ASIL SORUN GÖKDENİZ OLAYIYDI
Bu haberlerin aslında bana yasak konulmasıyla bir ilgisi yoktu. Yasağın ana sebebi muhalefet yapmam ve Gökdeniz Karadeniz’in bahis olayıydı. Ama henüz kamuoyuna yansımamıştı. Akçaabat Sebatspor-Kayserispor maçının tahtası kapatılmıştı. Birçok kişi suçlanıyordu. bir de işin içinde Trabzonspor’un milli oyuncusu olduğunu bizzat TFF yöneticileri söylüyor ama isim açıklamıyorlardı. Hem Sayın Aktuğ’u, hem de yöneticileri defalarca, “Bu isim Gökdeniz. İsmi açıklanmadan ve piyasası varken satın onu. Yarın TFF yöneticileri bu oyuncunun ismini açıklayacaktır. Hem de lig başlarken bunu yapacaklar ve Trabzonspor’u karıştıracaklar” diye uyardım. Ama,“Gökdeniz ile konuştuk böyle bir şey yok” diyorlardı.

Ve lig başlarken önümüzdeki sezon Süper Lige adı verilen Hasan Doğan isimli şahıs adeta Trabzonspor’un içine dinamiti atar gibi ve söylediğim şekilde lig başlarken, Gökdeniz’in de bahis oynadığını açıkladı. (Hasan Doğan’ın isminin lige verilmesinin anlamını da çözemedim. Her halde Recep Tayyıp Erdoğan’ın adamı olması bunun için yeterliydi) Yer yerinden oynadı. Ama iş işten geçmişti.

Bahis oynamış bir futbolcunun Trabzonspor formasını giymesini istemiyor, ismine sürdüğü bu lekeyi kulübe de bulaştırmaması için çırpınıyordum. Tabii ki kulübün hem ekonomik, hem de kurumsal olarak zarar görmemesini de amaçlıyor çok ağır eleştiriler yapıyordum. Çıktığım televizyonlarda bu oyuncunun mutlak suretle isminin Trabzonspor ile anılmaması için en kısa zamanda yolların ayrılmasını söylüyordum.

SORDUĞUM SORU ÇOK AĞIR GELMİŞTİ!
Ama kimin umurundaydı! Bir sezon önce Cem Papila yüzünden şampiyonluğu kaçıran Trabzonspor, Gökdeniz olayıyla birlikte dağılmış, her statta takım sahaya çıktığında, “Şikeci Trabzon” diye bağırılıyor, bir kulübe gönül veren namuslu insanların yüzü kızarıyordu. Fakat günah keçisi Adnan Sungur’du. Koydular yasağı, kurtardılar Trabzonspor’u!

Bu arada yasak konulmasından bir önceki olayı da anlatmadan geçemeyeceğim:

Vahid Halilhodziç yeni teknik direktör olarak iş başı yapacaktı. Basın toplantısı vardı. Yanında da Fenerbahçeliler 2000 derneği kurucusu ve yöneticisi ama aynı zamanda Trabzonspor başkan yardımcısı Metin Akbaşoğlu oturuyordu. Biz de sorular soruyoruz. Tercümanlığı geçtiğimiz günlerde istifa eden asgari ücretli CEO Burak Gürdal yapıyordu. Gazeteci arkadaşımız Orhan Çavuşoğlu o dönem bahis oynadığı için 6 ay cezalı Gökdeniz Karadeniz için, “Hoca, acaba 6 ay cezalı Gökdeniz isimli bir oyuncudan haberdar mı?” diye sordu. Halilhodzic de bu konudan bilgisi olduğunu ve Gökdeniz’in kalitesinden söz etti.

Ben de, “Bağlantılı bir soru sormak istiyorum. Sayın Halilhodziç, şikeci, bahisci, teşvikçi, dopingci futbolcularla birlikte çalışmaktan memnunluk duyar mı?” diye sordum. Boşnak Teknik adamın yanıtı ise, “Asla, böyle isimlerle çalışmayı bırakın, aynı kentte bile bulunmak istemem” şeklindeydi. Tabii bu soru ve yanıt Fenerbahçe derneği eski yöneticisi Metin Akbaşoğlu’nu deli etmişti. Basın toplantısından sonra bana, “Ne biçim soru soruyorsunuz? Böyle soru mu olur Adnan Bey?” diye çıkışınca, “Bir gazeteci olarak hangi soruyu soracağımı sizden öğrenecek değilim. Siz yöneticilik işini adam gibi yapın” diye aynı sertlikte kendisine karşılık vermiştim.

(Burada şunu da ifade edeyim ki Gökdeniz Karadeniz 17 yaşından itibaren tanıdığım, çok sevdiğim ve takımda oynamasını çok arzuladığım, en çok desteklediğim isimlerden de biriydi. O da beni sever ve sayardı. Onca eleştirime rağmen bir kez sitem ettiğini, bir kez kötü söz söylediğini duymadım. Bunun da altını çizmek isterim. Sadece babasıyla zaman zaman oturur konuşurduk, oğlunun yanlışlarını anlatırdım, o da nasıl oyuna geldiğini dile getirirdi.)

YASAKLARA KILIF ‘YALAN HABER’ PALAVRASIYDI
İşte bu olaydan bir gün sonra, “Yalan haber yazıyor” diye yasaklanmıştım. Cevat Kol da yasaklı gazetecilerden biriydi. O dönem birçoğu çok yakın arkadaşım olan yöneticiler, “Yahu, biz Cevat’a yasak koyacaktık. Sen arada kaynadın. İnan böyle bir şey olmasını istememiştik” diye adeta günah çıkarıyorlardı. Onlara, ne Cevat’a, ne bana yasak koyma haklarının olmadığını belirtirken, “İnan oruçluyduk, akşam saatleriydi, oruç beynimize vurmuştu” diye konuşuyorlardı. Belki de Cevat’a da, “Biz Adnan’a yasak koyacaktık, sen arada kaynadın’ da demişlerdir, bilemiyorum.

Atay Aktuğ ve ekibi hızını alamamış, Doğan Haber Ajansı Genel Müdürlüğüne bir yazı yazarak, “Sizinle ilişkilerimizi en iyi şekilde sürdürmek istiyoruz ama Trabzonspor’u Adnan Sungur yerine bir başka isim takip etsin” diye de yazı göndermişlerdi. Yani,“Adnan Sungur’un işine son verin” diyorlardı. Bunu duyunca, Genel Müdürlüğü aradım ve, “Eğer Doğan Haber Ajansı bir kurumsa, Atay Aktuğ yönetimine bir yazı yazar ve, ‘Biz Trabzonspor’un teknik direktör olarak Ziya Doğan ile çalışmasını istemiyoruz, başka bir teknik adam getirirseniz seve seve çalışırız. Aksi takdirde bizim grup Trabzonspor’un tek haberini sayfalarına taşımayacağız’ diye yazı yazarsınız” diye tepki gösterdim. Tabii İstanbul’un umurunda bile değildi. Fakat kendi adıma bir karar almıştım. “Atay Aktuğ yönetimi gidene kadar Trabzonspor tesislerine adımımı atmayacağım’ şeklindeki kararımı büro şefimiz Turgay Murtezaoğlu’na da ilettim. “İsterseniz işime son verin” diye de tavrımı koydum.

HACIOSMANOĞLU’NUN YASAĞI UMURUMDA BİLE OLMADI!
İşime son verilmedi. Ama bu arada yasağım da 2 gün sonra kalkmıştı. Fakat o tesislere bir daha adımımı atmadım. Ve Atay Aktuğ ekibi bu yasak olayından 2-3 ay sonra işler kötüye gittiği için kongre kararı almak durumunda kaldı. Biz işimizi yapmaya devam ettik.

Üçüncü yasak ise İbrahim Hacıosmanoğlu döneminde Kuzey Ekspres Gazetesi’ne koyulmuştu ama zaten gazeteden kimse çalışma yoğunluğundaki şartlar nedeniyle Trabzonspor’un kapısından içeri bile girmiyordu. Hacıosmanoğlu kendi çaldı oynadı ve sonra yine bizi hiçbir şekilde etkilemeyen yasağı kaldırdı.

Gerek de yoktu ya!

Arkadaşlar söylemek istediğim şu; Ne yazık ki ülkeyi de, spor kulüplerini de, bürokrasiyi de, belediyeleri de yönetenler, işlerine gelmeyen gazetecilere yasak koyma konusunda mahirdirler. Gerçekten yalan habere veya hakarete gerek yoktur. Amaç farklı sesleri susturmak, gözdağı vermekten başka bir şey değildir. Siz birilerini sevmeyebilirsiniz, kızabilirsiniz ama o insana sırf yaptığı işte yönetenlerin işine gelmiyor diye yasaklanmalarına göbek atarak sevinmeyin.

Bilin ki yasağı koyanlar, mutlaka gizledikleri bir şeylerin ortaya çıkmasından korkuyorlardır. Birilerine yasak koyarken, diğerlerine de gözdağı vererek, kamuoyunun doğru bilgilenmesini ortadan kaldıracak koşulları oluşturmak istiyorlardır.

Ve yasak aciz insanların işidir!

Yasakları savunanlar da aynı tavanın balıklarıdır.

ADNAN SUNGUR- SPORYORUM

Önceki İçerikMHK’nin yeni başkanı Kuddusi Müftüoğlu oldu…
Sonraki İçerikFenerbahçe, İran takımını 7’di bitirdi… Pereira: Geliştirmemiz gereken çok nokta var…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz