Türk futbolundan bir Mehmet Oğuz (B. Mehmet) geçti. Futbol hayatı Galatasaray’da geçen, jübile olayı nedeniyle yönetime kızıp Fenerbahçe’ye transfer olan, jübilesini orada yapan, ölene kadar da futbol dünyasından uzak duran Mehmet Oğuz’un hikayesini SporLig dergisinde, Portreler köşesinde Bülent Tuncay kaleme aldı.
Hiç pazubandı takmadım ama kaptanın ben olduğumu herkes bilirdi
27 Kasım 2022’de kaybettiğimiz Mehmet Oğuz, Türk futbol tarihinin en büyük futbolcularından biriydi. Bir Galatasaray efsanesiydi ancak yönetimle yaşadığı bir anlaşmazlık sonrası kızıp ezeli rakip Fenerbahçe’ye gitmesi, vefatına kadar onunla gelen bir gölge olarak kaldı.
3 Mayıs 1949’da doğan Mehmet Oğuz, futbola Kadırga’da başladı. O yıllarda İstanbul Amatör Ligi büyüklerin sıkı takibindeydi ve
Mehmet Oğuz, Galatasaray’ın dikkatini çekmişti. Gündüz Kılıç’ın Galatasaray’ında antrenmanlara çıkmaya başlamıştı ancak Sarı-Kırmızılı takıma imza atması Bülent Eken dönemine denk geldi, Mehmet Oğuz’a 1967’de, 18’ine girer girmez profesyonel sözleşme yaptılar. Yasin ve Gökmen Özdenak kardeşlerle birlikte imza atmışlardı. Galatasaray’da güçlü bir kadro vardı. Metin Oktay, Talat Özkarslı, Uğur Köken, Ayhan Elmastaşoğlu, Yılmaz Gökdel, Mustafa Yürür, Turan Doğangün gibi isimlere dahil olmuştu. Bülent Eken yönetimindeki ilk sezonunda ligi üçüncü bitiren Galatasaray, ardından gelen Kaleperoviç ile şampiyonluğunu yaşayacaktı. Ancak farkı yaratan, Türk futboluna yeni bir anlayış getiren isim Brian Birch’tü. Mehmet Oğuz, topraksaha.net sitesine verdiği röportajda bu farkı şöyle anlatıyordu:
“Birch’le birlikte başarılı bir dönem yaşadık. Bunun en büyük nedeni, çok iyi bir takıma sahip olmamızdı. Ben, Ayhan Elmastaşoğlu, Ergün Acuner, Talat Özkarslı, Uğur Köken gibi oyuncuların yanına; PTT’den Metin Kurt, Aydın Güleş ve Tuncay Temeller, Aydın’dan Savaş Yarbay, Sarıyer’den Suphi Soylu gibi yetenekli isimleri almıştık. Bunun üzerine bir de Birch’ün kondisyon ağırlıklı antrenmanları eklenince, fark yaratan bir takım olduk. O zaman Türkiye’de kondisyon denen şey yoktu, rakipler maç sonunda bitik durumdayken biz diri kalıyorduk ve üstünlük sağlıyorduk. Çok ağır antrenmanlar yaptırırdı Birch. Ağırlıklarla koşu idmanları falan vardı… Salı ve perşembe günleri antrenmana gitmek istemezdik!”
Üst üste üç kez şampiyon olarak o dönem için bir ilki gerçekleştirerek tarih yazan kadronun yıldızlarından olan Mehmet Oğuz, sonrasında gelen kupasız yıllar için “Yönetim beceriksizliğiydi. Fatih Terim ve Ali Yavaş dışında iyi futbolcu transfer yapılmamıştı” diyecekti.
Nitekim beceriksizlikle suçladığı yönetimlerle ters düştü ve kimsenin aklına gelmeyen bir şey yaptı. 1979-80 sezonunun yaz transfer döneminde Galatasaray’la olan sözleşmesi uzatılmadığı için kulübe kızdı ve yaptığı pazarlık sonucu bonservisi aldı. Ardından da, yakın arkadaşı olan Cemil Turan’ın çabaları sonucu Fenerbahçe’ye transfer oldu. Bu kızgınlık transferi o dönem için tam bir şoktu.
Metin Kurt ile yönetici Turgan Ece krizinde o da kadro dışı kalmış ancak affedilmişti. Fenerbahçe’de bir sezon oynadıktan sonra 30 Kasım 1980 tarihinde Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan jübile karşılaşmasıyla futbola veda etti. “Büyük Mehmet” lakaplı Mehmet Oğuz, 12 forma giydiği Galatasaray’dan kopmasına neden olan jübile krizini ise şöyle anlatacaktı:
“İnönü Stadyumu o dönemde sezon öncesi her takıma bir tek maç için veriliyordu. O bir maçta benim jübilem yapılacaktı. Ama o sezon Galatasaray, Orduspor’dan Kemal Yıldırım’ı transfer etmişti. Orduspor’a da İstanbul’da, hâsılatı Orduspor’a kalacak bir maç sözü verilmiş. Ya benim jübilem yapılacaktı ya da Ordu ile o maç yapılacaktı. Kemal Yıldırım’dan yana seçim yaptılar. Jübilem olmayınca, o dönemki antrenör Coşkun Özarı’ya gidip, bir sene daha oynamak istediğimi söyledim. “Yönetime haber vereyim” dedi, ben de bekledim. Ama sonradan yönetime, “Ben Mehmet’i istemiyorum” demiş. Yönetim de beni oyalıyordu. En sonunda Alp Yalman ve Şeref Cenger imza attı ve beş saat kala bonservisimi verdiler. Galatasaray, bonservisimi elime verdiğinde, transfer döneminin bitmesine beş saat vardı. O beş saat içinde herhangi bir kulübe gidemezsem bir yıl futbol oynayamayacaktım. Beni 10 gün oyaladılar. Hiçbir yere gitmeyeyim diye bilinçli olarak o saatte verdiler bonservisimi. Fenerbahçe’ye son anda imza attım. Herkes bu transfer Cemil Turan organize etti diye bilir ama her şeyi gazeteci Yavuz Bayraktar ayarladı.”
Futbol hayatının en huzurlu yılını Fenerbahçe’de Mehmet Oğuz, jübilesinin en çok Altan Erbulak’ı üzdüğünü söylemişti: “Ben futbolu, Galatasaray’dan ayrıldığımda bırakmıştım zaten. Jübilemle ilgili bütün hazırlıklar, Galatasaray’da oynarken yapılmıştı. Jübile kitabı, davetiyeler, hepsi sarı-kırmızıydı… Hatta davetiyeye karikatürümü çizen Altan Erbulak, aynı çizimi sarı-lacivert yaptığında çok üzülmüş (gülüşmeler). Hasta Galatasaraylıydı, çok üzülmüş Fenerbahçe’ye gitmeme.”
Farklı ve dik bir insandı Mehmet Oğuz. Yine bir kızgınlık nedeniyle 1969’da giymeye başladığı Milli Takım formasını 1975’ten sonra taşımayı da bıraktı, her çağrıldığında affını istedi. Sebebini ise “Beni rahatsız eden şeyler vardı” diye açıklayacaktı. Jübilesinden sonra teknik adamlık yapmamasını da “Futbol ortamından uzak kalmak için 30 yaşında futbolu bırakmışım, yine neden döneyim ki” sözleriyle dile getirecekti.
Galatasaray’da oynadığı dönem içerisinde medya tarafından takım arkadaşı Mehmet Özgül’den ayırt edebilmek için Büyük Mehmet diye anıldı. Takım içinde ve taraftarlarca paytak yürüyüşünden dolayı Ördek Mehmet diye anılırdı.
En beğendiği futbolcu olarak Can Bartu’yu gösteren, kendisine benzetilen Arda Turan’ı takdir ettiğini söyleyen Mehmet Oğuz’un kişiliğini anlamak için şu sözlerine bakmak yeterli:
“O zamanlar mevkiler numaralara göre verilirdi. Ben onları pek umursamazdım. Soyunma odasına girdiğimizde, “İsteyen istediği formayı alsın!” derdim. Benim için önemli değildi pek. Kaptanlık pazubandı da öyle… Hiç takmadım ama sahaya çıktığımda kaptanın ben olduğumu herkes bilirdi.”