UEFA ödüllü futbol antrenörü Fikret Kadıoğlu, Türk futboluna en uygun modelin 4-4-2 olduğunu söyledi. Kadıoğlu tezini Futbolmedya.com için kaleme aldı:
FUTBOLDA 4 – 4 – 2 SİSTEMİ TÜRK FUBOLUNUN GELİŞMESİNE KATKI SAĞLAYABİLİR
17 Mayıs 2000 yılında Galatasaray UEFAşampiyonu olduğunda takımımız 4-4-2- sistemindeoynuyordu.2002 Dünya kupasında 3.olduğumuz yıl Milli takımımız son maçında 4-4-2 sistemiyle sahaya çıkıp Güney köreyi 3-2 mağlup etmişti. Ayrıca 2008 yılında Avrupa şampiyonasında yarı finale çıktığımız dönemde de Bu sistemle başarılı olduğumuzgörünmektedir. Fakat 2008 yılından itibaren Avrupada çok önemli bir başarımız olmadığı halde gerçekleri görmemeye devam ediyoruz.
Bugüne baktığımızda 4-4-2 sistemini uygulayan takımlarımız yok denecek kadar az diyebiliriz. Türkiye Liginin 29, haftasında Galatasaray sahaya bu sistemle çıktı ve deplasmanda Kayseri’yi 3-0 mağlup etti. Sonuçta korkulan olmadı ve Galatasaray golde yemedi. Galatasaray yendiği için fatih Terim hiçbir eleştiri almadı. Eğer karşı takım gol atsaydı veya galip gelseydi eleştiriler yoğunlaşırdı. Ülkemizde bu sistemi savunmayan spor yazarlarının sayısı oldukça fazladır.
4-4-2 SİSTEMİ NEDEN UYGULANAMIYOR.
Daha öncede bahsettiğim gibi 4-4-2 sistemini savunmayan birçok futbol yorumcusu var. Bu yorumcuların birçoğu 1980-2000 yıllar arasında futbol oynamış eski futbolcularımız. Ayrıca profesyonel veya amatör olarak hiç futbol oynamamış olsa da kendini yetiştiren değerli sporyazarları da bu yorumcular arasındadır. Öncelikle savunmayı ön plana çıkaran yorumcuların bu tercihleri antrenörler üzerine baskı yaratmakta, Kulüpidarecilerinin de onlar gibi düşünmesi işleri tamamen zorlaştırmaktadır. Yorumcularımız; 3 maç peş peşe yenilen takımları güzel oynasa da yoğun eleştiri altına almakta ve bu başarısızlık 5 maça çıktığında da idareciler antrenörler ’in sözleşmelerini karşılıklıveya tek taraflı fes etmektedirler. Tabii bu durumda antrenörlerimiz hücum oynamayı tercih etse de bu şartlarda tedirgin olup hiçbir zaman hücum futbolunuve dolayısıyla 4-4-2 sistemini uygulayamıyor.Aslında toplum olarak başarıya sonuç odaklı değil de süreç odaklı bakabilsek bu sorunların üstesinden gelebiliriz.
ESKİ YILLARDA FUTBOLUMUZ NASILDI?
1970 1984 yıları arası futbolumuzu sadecesavunma ağırlıklı oynardık ve ‘’Çanakkale geçilmez’’ diyerek övünürdük Avrupa maçlarında bir beraberlik alsak sevinip mutlu olurduk. Jupp Dervall 1984 yılında Galatasaray’a geldiğinde futbol da galip gelmenin önemli olduğunu ve bizlere her maça galibiyet parolası ile çıkılması gerektiğini öğretti.Daha da önemlisi Türk futbolu hücum futboluna geçiş yaptı. Daha sonra Dervall’in yanında yetişen Mustafa Denizli ile her maça % 51 galibiyet parolası ile çıkıp büyük düşünmeye başladık.1988 YılındaGalata saray’ın 5-0 Nuchatel Xamax galibiyeti taraflı tarafsız herkesi sevindirmişti. O yıllar sistem fazla konuşulmazdı. Klasik sistem 4-3-3 sitemiydi. Savunmada 4 kişi olur en geride libero oyuncusu bulunurdu.1990 yılından itibaren artık ileri çıkmayı öğrenmiş ve Avrupa maçlarında gol atabilir olduk.Fakat yine büyük bir başarı gelmiyordu. Bu dönemlibero sistemi kalkmış olmasına rağmen Avrupa da başarılı olamıyorduk. Ta ki G.Saray’ın 2000 yılıUEFA şampiyonluğu, UEFA süper kupası, A Milli takımın Şenol Güneş’le Dünya 3.lüğü ve 2008yılında İsviçre ve Avusturya da birlikte düzenlenen Avrupa şampiyonasında ki Fatih Terim’le yarı final başarısı gelene kadar. Bu arada hücum futbolu oynayan 2002-2003 lig sezonunda Denizli spor Avrupa kupalarında 4. Tura kadar yükselip aynı turda elenmişti. Bir yıl sonra Gençlerbirliği 2003-2004 sezonunda Avrupa kupalarında 4 tura yükselmiş oda bu turda elenmişti. Ayrıca 2008 yılında Fenerbahçe Zico ile aynı sistem oynamasa da Avrupa şampiyonlar liginde yarı finale kadar çıkıp bu turda elenmiş,2013 yılında Galatasaray UEFA kupasında yarı finale kadar çıkmış ve bu turda elenmişti.Fenerbahçe ve Galatasaray o dönem belki daha cesur olup 4-4-2 sistemiyle oynasalardı finale bile çıkabilirlerdi diye düşünmemek elde değil. Sonuç da Ülkemiz futbolu 4-4-2 sisteminden vazgeçtikten sonra Dünya’da ve Avrupa’da, kulüplerde 2004, Milli takım olarak da 2008 yılından itibaren derece elde edememiştir. Bunları yazmamın sebebi geçmiş de oynanan futbol ile şimdi oynanan futbol arasında çokşeylerin gelişmesidir.
GEÇMİŞDEN DERS ALIP İLERİYE BAKMA ZAMANI
Günümüz futbolunda Avrupa’da başarılı takımların büyük çoğunluğu dikine futbol yanihücum futbolu oynuyorlar. Defans yapıp da başarılı olan takım sayısı çok az. Buraya kadar anlatılan bilgiler ışığında futbolumuzun gelişmesi veAvrupa’da bir marka haline gelmek istiyorsak bir yerden başlamak lazım. Bilimsel anlamda yapılması gereken birçok şey vardır muhakkak fakat ben futbolda gelişmenin sırrının, futbolun temel prensiplerinin yerine getirilmesi olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında en önemlisi güzel futbol oynama, futbolcuyu ve seyirciyi en çok mutlu eden gol atmayı daha çok hedeflemek.
Ülkemizde en önemli meselelerinden biri toplum olarak iyi bir spor kültürümüzün olmaması. Bunun yeniden yapılandırılması lazım. Başarının ne olduğunu çok iyi anlamak gerekiyor. Sonuca değil futbolun güzelliğine odaklanmamız lazım. Yanibaşarı; sonuç odaklı değil, süreç odaklı olmalı. Başta kulüp yöneticileri olmak üzere spor basını, televizyondaki futbol yorumcuları, futbol seyircileri ve antrenörlerin başarıya bu şekilde bakmaları gerekiyor. Dikkat edilirse bu sıralamada antrenörlerien sona koydum. Çünkü önce yöneticiler bu konuda kendinden emin ve güçlü olmalı. Gerekirse bu farkındalığın mücadelesini yönetici olarak yapabilmeli. Daha sonra spor basını bu kültürü yönlendirecek, arkasından televizyon futbol yorumcuları ve seyirciler, son olarak da antrenörlerimiz bu spor kültürü içinde baskı altında kalmadan hücum futbolunu geliştirebileceklerdir. Aksi durumda antrenörlerimiz kısa süredebaşarısızlık yüzünden gönderilme kaygısı yaşıyor, bu yüzden de gerekli olan hücum futbolunu oynatmaklazorlanıyor. İşte tam da burada kontrollü futbol devreye giriyor.
KONTROLLÜ FUTBOL NEDİR?
Bahsettiğim kaygı ve endişe, futboldakaybetmeme üzerine oynama, rakibe göre taktik geliştirme ve önemlisi kontrollü futbolu ortaya çıkarmıştır. Antrenörlerimiz bu spor kültürü içerisinde önce kendilerini düşünüp rakibe göre oyun ve kontrollü futbol gibi terimleri çok kullanır oldular.Aslında bu anlayışın altında yenilmeme stratejisiveya farklı yenilmekten korkma kaygısı yatmaktadır. Bu farklı yenilgi kaygısı genellikle Avrupa maçlarında daha çok rastlanan bir durumdur.Antrenörlerimiz maçı kazanmaya yönelik oynadıklarında bu ifadeleri kullanmaya ihtiyaçduymayacaklardır. Dikine futbol ve sadece gol atmayı düşünen antrenörler bu kelimeleri genelde sık dile getirmezler. Hücum düşünen antrenörlerherhangi bir maçtan önceki yorumlarında’ ’Benrakibe göre değil kendi futbolumu oynamayı düşünüyorum. Kazanmak için oynayacağım’’ gibi kazanma odaklı ifadeler tercih ederken, yenilmemeyi düşünen Antrenörler ise ‘’öncelikle savunmamızı iyi yapmalıyız, rakip çok güçlü, rakip takımın eksiklerini biliyoruz zaaflarının olduğu yerlerden gole gitmeyidüşünüyoruz. Yenemesek de yenilmemeyi başarmalıyız. O yüzden kontrollü oynamamız lazım ‘’şeklinde yorumlarda bulunur İşte bu söylemlerin tabi ki futbolcuların üzerindeki psikolojik etkisi farklı olacaktır. Kazanmayı düşünen antrenörlerinoyuncuları sahaya daha özgüvenli çıkacak, futbol dikine oynandığı için oyuncuların oyundaki özgürdavranışları ve yaratıcılığı ön planda olacaktır. Bu durum belki de maçı kazanmalarına çok yardımcı olacaktır. Diğer durumda ise oyuncular yenilmekaygısı yüzünden sahaya ürkek çıkacak, özgüvensiz olduklarından oyun içinde birebir adam eksiltme ileri çıkma çok adamla hücum yapma gibi durumlarda hep endişe duyacaklardır. Bu durumda da yenilmeolasılıkları her zaman daha fazla olacaktır. Geçmişte Avrupa kupalarında takımlarımız bu kaygılarla saha çıktıklarında genellikle mağlup olmuşlardır. Bu nedenle diyoruz ki başarı sonuç odaklı değil süreç odaklı olmalı. Bu kültür kaslarımıza kadar geçmeli kifutbolun temel prensiplerini yerine getirebilelim.
BAŞARININ SÜREÇ ODAKLI OLMASI TÜRK FUTBOLUNU NE KATAR?
Dünya futbolunda kalitemizin gelişmesini istiyorsak bizimde bir futbol ekolümüzün olmasıgerekir. Büyük takımlarla aynı dengede olmanın yolu büyük düşünmekten geçer. Siz kendinizi ne kadar güçlü görürseniz kazanmaya o kadar yakınsınız demektir. Bu nedenle her maça kazanmak için çıkılmalı ve devamlı dikine futbol oynamalıyız. Rakibe göre değil kendi oyunumuzu oynamalıyız. Tabi ki bu oyun 4-4-2 sistemi olmalı. Eğer başka bir sistemde oynuyorsak bile her zaman hücumu taktiği ile oynamalı ve biran evvel gol atmayı düşünmeliyiz. Hiçbir maça yenilme kaygısı ile çıkmamalı özellikle yenilmeme düşüncesiyle ise hiç çıkmamalıyız. Aldığımız sonuçlara göre anlayışımızdan vazgeçmemeli sabırla oyun sistemimize devam etmeliyiz. Genelde Başarılı olan dünya takımlarına bakarsak oyun sistemlerini bozmadıklarını görürüz. Barcelona, Real Madrid. Bayer Münih, Manchester City gibi örnekleri çoğaltabiliriz Bu takımlar Belkibir dönem başarılı olamamış olabilirler fakat diğer dönemlerde tekrar başarılı olmuşlardır. Tarihe baktığımızda bunun örneklerini görebiliriz. Bunedenle başarıyı gündelik maçlara göre değil yıllara göre değerlendirip değerlendirmeliyiz. İşte o zaman Türk futbolunun da artık bir ekole sahip olduğunusöyleme şansımız olabilir. Onlar yapıyorsa bizde yapabiliriz anlayışını hep akılda tutmak bizleri hayallerimize ulaştıracaktır.
Futbolun bir eğlence oyunu olduğunu bilmek bize çok şey katacaktır. Sonuçlara göre değil futbolun göze hoş Gelen güzelliklerine, oyuncuların muhteşem hareketlerine ve karşılıklı oyunun kalitesinebakarsak, bizlerde oyundan keyif alacak, tuttuğumuz takımları daha zevk ve heyecanla izlemiş olacağız.
ŞİMDİ TAM ZAMANI GEÇ KALMIŞ SAYILMAYIZ.
Yukardaki satırlarda söylediğim gibi futbolumuzu geliştirecek kişiler bizleriz. Yani bizseyirciler, yöneticiler, hakemler, futbolcular, Antrenörler, spor basını ve futbol yorumcularıdır.Bizler futbola bakış açısını bugün değiştirirsek fazla değil 2-3 yıl içerisinde Türk futbolunu iyi bir noktaya getirebiliriz. Yeter ki başarıyı uzun vadeli düşünüp,hücum futbolunu yani dikine futbolu savunalım.Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğu ve A Milli takımızın Dünya 3.lüğünden beri son 18 yıldır savunma ağırlıklı kontrollü futbol oynuyoruz, maalesef bu durum pekiyi değil. Bundan sonra bir 20 yıl da hücumu düşünüp dikine futbol oynayalım en kötü ne olur? En kötü yine durumumuz pekiyi değil deriz. Yani bir şey kaybetmeyiz. Fakat ben çok şey kazanacağımıza inanıyorum. Doğru olanı yaptığın sürece başarıda arkasından gelecektir.
Unutmayın! bunu başka takımlar yapıyorsa bizde yapabiliriz….
Tarih: 28/03/2021
Yazan: FİKRET KADIOĞLU