Milli Takımın Hırvatistan’ı 1-0 yendiği maçın spikeri Melih Gümüşbıçak, tarihi 90 dakikayı Karar gazetesi için kaleme aldı:
Dengeleri değiştiren 90 dakika
Mutlaka kazanmamız gereken maçta, Ukrayna karşılaşmasına göre 7 farklı isimle çıktık sahaya. Topu daha fazla ayağında tutabilecek ve daha fazla pas yapabilecek oyuncu tercihleri yapılmıştı. Seyirci desteğiyle birlikte Milli Takım da fena başlamadı. İlk 45 dakika daha uzun topla ve daha fazla derin pasla oynayabilseydik belki de ilk yarıda arzu ettiğimiz gole kavuşabilecektik. Ama şunu da unutmayalım ki maçtaki ilk pozisyonları Hırvatlar yakaladı. Oyunun hemen başında Burak’ın elleriyle buluşan topta Kassai eğer pozisyonu görseydi kalemizde bir penaltı vuruşu kullanmış olacaklardı. Hakem hataları hep bizim aleyhimize olacak değil ya bu kez de bizim lehimize oldu. İlk 45 dakikanın özeti ayağına top daha fazla yakışan belki de bir başka klasmanın takımı olan Hırvatlar karşısında topa hükmeden bir Milli Takımımızın olmasaydı. Eğer takımımızın genel temposuna Hakan Çalhanoğlu da uyum sağlamış olsaydı belki ilk yarıda istediğimizi alacaktık.
Her iki takımın da skoru değiştirecek pozisyonlar bulduğu ilk yarının ardından ikinci yarıda da benzer görüntüler vardı. İkinci yarıya da hızlı başlayan taraf Hırvatlardı. Milliler baskıyı kırıp dengeyi kısa sürede yeniden kurdu. Türkiye açısından daha aralara koşabilecek bir oyuncu ihtiyacı tercihi ortadaydı. Maç, Emre Mor’u çağırıyordu. Lucescu oyuna müdahaleyi 70. dakikada yaptı ve Arda’nın yerine Emre’yi aldı. Hasretle beklediğimiz gol de son çeyreğe girerken geldi. Oğuzhan’ın şutunda kaleciden dönen topu çok iyi takip eden Cenk Tosun altın vuruşu yaptı.
RUSYA’YA GİTME ŞANSI DOĞDU
Son dakikalarda Hırvat takımı tüm gücüyle yüklendi ama başta Volkan Babacan olmak üzere rakibe gol şansı vermedik.
Millilerin Hırvatistan karşısında aldığı bu galibiyet gruptaki dengeleri yeniden değiştirdi. İzlanda’nın Ukrayna’yı yenmesi de bize bir opsiyon yarattı.
Ay-yıldızlı ekibimiz Dünya Kupası finalleri umudunu son 2 maça taşıdı. Tarihimizde hiç yenemediğimiz Hırvatlar gibi oturmuş ve güçlü bir rakip karşısında alınan bu galibiyetten sonra, ‘Rusya 2018 mi, neden olmasın?’ diyebiliriz.
