Bingöl’den Namibya’ya…
Bingöl’de dünyaya geldikten 30 sene sonra Namibya’da bir futbol takımı çalıştıracaksın deselerdi herhalde o da bunun gerçekleşme olasılığı hakkında pek emin olamazdı
Futbola kıyısından köşesinden bulaşmış herkesin bir hastalığı vardır; kimsenin adını duymadığını düşündüğü futbolcuları bulup, sağda solda paylaşıp menajercilik oynamak. Güney Amerika’nın vasat bir ligindeki çok süratli sağ kanat ya da Asya’da oynadığı ligin tozunu attıran bir forvet yakalamaya çalışır herkes… Ben de bu fakirlerden birisi olarak Afrika kıtasının futbolla pek de yüz göz olmadığını düşündüğüm ülkelerinin liglerini inceliyordum. Birkaç ülke gezdikten sonra Güney Afrika’ya yakınlığı nedeniyle, içimden ‘Bunlarda iş vardır’ diyerek Namibya’ya daldım. Google sayesinde birkaç takım, futbolcu bulur, istatistiklerine bakar ya da Youtube’dan videolarını izlerim diye düşünürken karşıma çıkan sonuçla şaşırmam bir oldu. Ülkenin en önemli teknik adamlarından birisinin ismi çok tanıdık geldi: Ali Ekber Akan. Dedim hadi Ali evrensel. Akan da isim benzerliği olsun. Ama Ekber kısmı beni kuşkulandırdı. Bu işte bir iş var diyerek açtığım kapıdan içeriye girdim…
Devamı tam da tahmin ettiğim gibi çıktı. Örümcek hislerim yanılmamıştı. Namibya’nın en ünlü teknik direktörlerinden birisi Ali Ekber Akan, Türk’tü. Hakkında bilgi toplamak üzere araştırmaya devam ettim. İşte ulaşabildiğim bilgiler ışığında, Namibya, Angola, Kongo ve Güney Afrika’da çalışan Türk teknik adam Ali Ekber Akan’ın öyküsü…
Futbol zehri bulaşmış bir kere
Ali Ekber Hoca, 1960 yılında Bingöl’ün Kiğı ilçesinde dünyaya geliyor. İlkokulu ve ortaokulu burada okuduktan sonra yolu İstanbul’a düşüyor. Taşının ve toprağının madeni değerine aldandığını tahmin ettiğimiz Akan, bu şehirde gazeteciliğe başlıyor. Bir yandan kalem oynatırken bir yandan da içindeki futbol aşkına gem vuramıyor. Profesyonellik için geç kalsa da yeteneklerini sergileyebileceği bir amatör takım arayışına çıkıyor. Bir süre PTT’de koşuyor meşin yuvarlağın peşinden. Maltepespor’da da kendisini gösterme şansı buluyor ancak Türkiye’de işler istediği gibi gitmiyor. ‘Özel’ sebeplerden dolayı ver elini diyor, 1988 yılında, 28 yaşındayken Almanya…
Futbol öyle bir zehirdir ki, bir kere kana karışırsa ömür boyunca öldürmez, süründürür. Ali Ekber Hoca’nın ki de o misal, Almanya’da da devam ediyor bengay kokulu soyunma odalarının çilesini çekmeye. Yerel liglerde yer alan futbol takımlarında bu sefer antrenör olarak bulunuyor. Almanya’nın yaşlı kurt hocaları ile birlikte çalışıyor. Yeteneklerine, Alman disiplinini ekliyor. Bir de ‘hocalık nasıl yapılır’ onu öğreniyor; öğrendiklerini yıllar sonra Afrika ellerinde kullanacağını bilmeden. Hiç hesapta yokken kendisini Namibya’da buluyor. Nasıl mı oluyor? Onun da bir hikâyesi var…
Tatile geldiler temelli kaldılar
1993 yılında eşiyle beraber bir Afrika gezisi planlıyorlar. Almanya’nın kasvetinden ve düzeninden sıkılmış olacaklar ki Kara Kıta’nın çekiciliğine kapılıyorlar. Sıcak iklimi, meşhur çölleri ile Namibya da bu adreslerinden birisi oluyor. Tabii ki eski bir Almanya sömürgesi ve Almancanın ülkede en çok konuşulan ikinci dil olması gibi sebepler de genç çifti cezbediyor. Namibya gezisi sırasında mesleği psikolog olan eşi, Namibya’daki bir üniversiteden iş teklifi alıyor. Kısmetin nereden çıkacağını bilemiyor insan. Bu teklifi düşünmek üzere gündemlerine alarak tatillerini tamamlıyorlar ve Almanya’ya dönüyorlar. Çift, gel zaman git zaman, ince eleyip sık dokuyarak sonunda kararını veriyor: “Akan ailesinin yeni durağı Namibya’dır”
Biraz da Afrika futbolu…
Eşi üniversitedeki işine başlarken Ali Ekber Akan da “Madem Türkiye’de de Almanya’da da bu futbol işine girdim neden şansımı Namibya’da denemeyeyim” diyerek bağlantılarını kuruyor. İşi yolunda gidiyor ve bir takımda antrenörlüğe başlıyor, hem de Birinci Lig’de! Bu aşamalar, böyle okuyunca sanki hemen bir günde olmuş gibi gelebilir ancak büyük ihtimalle belki aylar süren girişimlerin sonucu… Ama hakkında Türkçe bilginin sıfıra yakın olduğu Ali Ekber Akan’ın Namibya’daki iş bulma sürecine ulaşmak, takdir edersiniz ki çok zor. Velhasıl kelam Akan, Namibya Birinci Ligi’nde çalışmaya başlıyor ve bu ligin de ilk Türk misafiri oluyor.
Namibya kariyeri boyunca üç ayrı takımı şampiyon yapıyor. 12 defa çeşitli kupalarda final oynuyor, bunların dokuz tanesinden galibiyetle ayrılıyor. F.C. Civics Windhoek ve African Stars gibi ülkenin en önemli takımlarını çalıştırıyor. Hatta adı Namibya Milli Takımı için de anılıyor ancak o farklı kültürleri de denemek üzere sürpriz kararla Namibya’dan ayrılıyor. Bir süre Angola’da daha sonra da Kongo’da -ki o zamanki adı Zaire’yken- çalışıyor. Ardından yeniden Namibya’ya dönüyor ve kariyerinde en tepe noktaya ulaşacağı ülkeden; Güney Afrika’dan teklif alıyor. 2006 yılında Güney Afrika 2. Lig takımlarından FCAK ile başlıyor yeni mücadelesine… Burada da sıfırdan zirveye çıkmayı amaçlıyor olacak ki daha gider gitmez ilk senesinde takımına normal ligin şampiyonluğunu armağan ediyor. Ancak play-off maçları öncesi yönetimle arası bozulunca ayrılıyor takımdan. Takım da onsuz 1. Lig’e çıkmayı başaramıyor. Bu hüsranın ardından kulüp yönetimi ilginç bir şekilde başkanı yolluyor; yeni başkan da ilk iş olarak Ali Akan’ı yeniden takımın başına geçiriyor. Bir süre sonra ise hem Namibya hem de Güney Afrika’daki başarıları sayesinde Güney Afrika’nın en güçlü takımlarından Orlando Pirates’in reddedilemez teklifini masasında buluyor. Teklife vereceği cevap için çok da zorlanmıyor: “Geliyorum…”
İyi denemeydi ama olmadı
2013’ün yazında Orlanda Pirates’in başına geçiyor ancak bu tecrübesi uzun sürmüyor; Kasım 2014’te görevden ayrılıyor. Afrika basınına göre bu, yönetim ve Ali Akan arasında bir transfer anlaşmazlığının sonucunda meydana geliyor. Daha sonra Elazığspor’a da denemesi için yollayacağı Jerome Louis adlı Namibyalı futbolcunun transferinde tatsızlık yaşayan yönetim ve Ali Akan ‘buraya kadar’ diyor. Akan, yeniden Namibya’ya dönse de aradığı futbol ortamını bulamıyor ve “Bu ülkede futbol ölmüş” sözleri ile bir sürelik inziva için köşesine çekiliyor.
Kariyerinde üç Namibya şampiyonluğu, dokuz kupa şampiyonluğu, Namibya liginde 23 maç yenilmeme rekoru gibi ilginç istatistiklere sahip olan Ali Akan, Türkiye’de ve Türk futbol camiasında pek tanınmıyor. Afrika’da Türk teknik direktör dendiğinde hemen Muhsin Ertuğral ismi akıllara gelirken Ali Ekber Akan da gerek bölgeye hâkimiyeti gerek oyuncu portföyü açısından değerlendirilmesi gereken bir isim. Namibya’da çok sevilen ve saygı duyulan Akan, aynı zamanda ülkenin vatandaşlığına da sahip. Namibyalılar tarafından “Bay Düzeltici” lakabı takılan Ali Ekber Akan’ın bir gün Türkiye’de de boy göstermesini bekliyorum. Hele hele yabancı sayısı ile ilgili yapılan değişiklik sonrasında Afrika pazarına olan hâkimiyeti hem ona hem de kulüplere büyük fayda sağlayacaktır. Bekleyelim görelim…
“Yapılana dek, her zaman imkânsız görünür.”
Nelson Rolihlahla Mandela
(hayatimfutbol)