Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) ile Spor Hukuku Enstitüsü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Spor Kulüpleri Yasası, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” paneli, İstanbul’da yapıldı.

TSYD Aydın Doğan Eğitim Merkezi’nde Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi 1. Başkan Vekili ve Spor Hukuku Enstitüsü Başkanı Türker Arslan’ın moderatörlüğünde düzenlenen panelde konuşan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu Başkanı ve Spor Hukuku Enstitüsü Başkan Yardımcısı Engin Tuzcuoğlu, tasarının mevcut yapısı itibariyle çok da olgunlaştığının söylenemeyeceğini belirtti.

Kamuoyunda, “Bu yasa çıktığında kulüpler istediği gibi tasarrufta bulunamayacak. Eğer mevcut yasa aleyhine bir takım hatalı kararlar olursa da kulüp yöneticilerinin şahsi cezai sorumlulukları doğacak” şeklinde bir algı oluştuğunu kaydeden Tuzcuoğlu, “Kulüp yöneticilerinin bu tasarıdaki tek sorumluluğu, 150 günden 300 güne kadar adli para cezası. O da 6 bin lira ile 10 bin lira arasında yapıyor” dedi.

Bunun bir kulüpler yasası olduğunu, sadece futbolu kapsamadığını vurgulayan Tuzcuoğlu, şöyle devam etti:

“Sadece futbol olarak değerlendirip, eleştirmemek lazım ama elimizde tek bağımsız yapı futbol olduğu için, o yönüyle bakmak durumundayım. Şu anki mevcut tasarı genel müdürlük çatısı altında bütün sporu birleştirme gayreti taşıyor. ‘Denetimi genel müdürlük yapar, hatta genel müdürlük özel dava yetkisine sahiptir’ gibi, futbolun şu anki mevcut bağımsız yapısını tamamen ortadan kaldıracak ve bizi uluslararası mevzuat karşısında da ciddi anlamda sıkıntıya yol açabilecek bir tasarı. Dolayısıyla, futbolun da içine katıldığı, genel müdürlük çatısı altındaki bir tasarı düşüncesi, baştan sakat bir düşünce olur. Bunu yapmak yerine, futbolu ayrıştırarak bir düzenleme yapılması faydalı.”

Tasarının 18. maddesini anlamlandıramadığını dile getiren Engin Tuzcuoğlu, “(Faal hakemler, sporcular, sporcu temsilcileri, antrenörler, yani sporun içindeki tüm enstrümanlar spor şirketlerine yüzde 1’e kadar ortak olabilir) diyor. Bir hakemi spor şirketine ortak yapmaya fırsat vermek… Biz TFF olarak geçen yıl Volkan Bayarslan vakası yaşadık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin binlerce çalışanından bir tanesi ama İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un maçına verildi diye yer yerinden oynadı. Hangi kişinin nereye ortak olduğunu bilemezsiniz. Bir müsabakaya o hakemi tayin edersiniz, bu kulübün şirketinin ortağı çıkabilir. Bu çok sakat bir hüküm” diye konuştu.

ALPAY KÖSE: SORUNUN KAYNAĞI KULÜP YÖNETİCİLERİ

Spor Hukuku Enstitüsü Başkan Yardımcısı Alpay Köse ise tasarının soruna radikal çözüm getirmediğini, daha önceki halinde daha sert önemler varken, şu anda biraz daha yumuşatıldığını söyledi.

Türk sporunun çok fazla sorunu olmadığını dile getiren Köse, “Türk sporunun tek bir sorunu var, yönetici sorunu. Bunun dışındaki bütün sorunlar, balık baştan kokar misali onunla bağlantılı sorunlar” dedi.

Alpay Köse, yasada kulüp yöneticilerine, yönetimde bulunduğu dönemdeki faaliyetlerden dolayı daha ağır yaptırımlar uygulanmasının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Kanunda TFF’ye bu konuda biraz daha yetki tanınması doğru olacaktır. Belli bir süre üzerinde hak mahrumiyeti cezası alan kişilerin, yöneticiliğinin düşmesi sağlanabilir. Aslında tasarının daha önceki halinde bu vardı ancak şu anki halinde yok” diye konuştu.

Alpay Köse, sportif yargılama yetersizliğinin de çok önemli bir sorun olduğunu savunarak, “Futbolda tabii kurumsal yapı var ama amatör sporlar dediğimiz futbol dışındaki spor dallarında, özellikle ilk derece hukuk kurullarında çok ciddi sıkıntı var. Bu hukuk kurulları maalesef bağımsız yargılama yapmaktan tamamen uzaktalar. Federasyon yönetimlerinin söylediğini yapmaktan öteye yargılamayı çoğu zaman gerçekleştiremiyorlar. Buna önlem getirilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

Şirketleşmenin Türk sporu açısından bir çözüm olmadığını dile getiren Köse, “Şirketleşmiş bazı kulüplerin de battığını, Göztepe ve Malatya örneğinde olduğu gibi görüyoruz. Şu karıştırılmasın, Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor şirket değiller. Bunlar dernek yapısıdır. Sadece halka açılma açısından ortak oldukları şirketler vardır. Eğer biz Galatasaray ve Fenerbahçe Kulübü’nü şirket olsun diye zorunlu kılarsak, bunun önü açılırsa, Roman Abramovic’in gelip Fenerbahçe’yi satın almasının da önü açılmış olur” ifadelerini kullandı.

Alpay Köse, Kulüpler Birliği Vakfı’nın dün şirket kurulması yönünde yaptığı açıklamalara da değinerek, “Kulüpler Birliği Vakfı’nın hukuki yapısı itibariyle söylediklerinin hukuken hiçbir anlamı bulunmuyor. Çünkü TFF kanuna dayalı kurulduğu için, elinden bu yetkinin alınması için ancak yeni bir kanun olması ya da kanunda değişiklik olması gerekir. Dolayısıyla Kulüpler Birliği Vakfı bir şirket kurup da ‘ben Süper Lig’i bunun içine taşıyacağım’ dese de bunun bir anlamı olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Panele katılanlardan Spor Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri Coşkun Dere ise kanunda amatör ve profesyonel ayrımının yapılması gerektiğini, bu konudaki görüşleri yetkili kimselerle paylaşacağını kaydetti.

Gazeteci Atilla Gökçe de panelde konuşmacı olarak yer aldı. Gökçe, kulüpler yasasının kamuoyu ile paylaşılmamasını “gelinin düğünden önce gösterilmemesine” benzeterek konunun tartışılmaya açılması gerektiğini söyledi. Gökçe yasağında “spor tesislerinde içki satışı yapılamaz” maddesi olduğunu belirterek bu yaklaşımı Avrupa’dan örnekler vererek eleştirdi.

Panele katılan Deniz Gökçe ve Galatasaray Divan Kurulu üyesi Hayri Kozak da birer konuşma yaptılar.

 

 

Önceki İçerikGüiza, Paraguay’da da tutunamadı, 13. ayrılığını yaşadı
Sonraki İçerikÜnal Aysal’a şok suçlama…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz