Türk Spor Ajansı yazarı Remzi Yılmaz, spor basınını ve Türk sporunu yazdı:
Yeni medya düzeninde federasyonların görevi
Bir ülkede bir spor dalının gelişmesi için ne yapılmalı? sorusunun en kestirme yanıtı, ‘alınan başarıların medyada yeterince yer almasıdır’ denilebilir.
Elbette, organizasyon, yarışmalar, uluslararası tecrübe kazandıracak turnuvalar, altyapıya önem vermek vs. bir spor dalını geliştirmenin olmazsa olmazıdır.
Ancak, özellikle uluslararası alanda başarı kazanan sporcuların, birden fazla spor kanalının, birçok spor web sayfasının, gazetenin bulunduğu bir ülkede kahraman ilan edilip çocuklara, gençlere örnek göstermek, idol olarak görülmesini sağlamak, o spora olan ilgiyi artırmanın en önemli yoludur.
Bazı spor federasyonları, web sitelerini teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanarak, bu anlamda medyanın yeni düzenine veri sağlayacak, ayrıca kendi spor dalıyla ilgili olanların gelişmelerden anında haberdar olabileceği şekilde kullanıyor.
Bazıları işi bir adım daha ileriye götürerek, yerel şampiyonaların ve uluslararası turnuvaların sonuçlarını anında sayfasına yansıtarak, hem medyanın bilgi almasını sağlayan, hem de o spor dalıyla ilgilenenlerin direkt haber alabileceği bir yapıyı oluşturmuş durumda. Turnuvalardaki sonuçlara fotoğraflarla yer vererek, haber dilinde yazılmış metinlerle yayımlıyor. Bazıları sadece sayfasında yer vermekle kalmayıp, mail yoluyla fotoğraflı olarak basına servis ediyor.
Ancak bazı federasyonlar var ki, web sayfalarının neden yapıldığını anlamak mümkün değil. Sporcusu uluslararası önemli bir turnuvada altın madalya kazanmış, sosyal medyada bir iki cümle ile duyurusu yapılmış, ancak, ayrıntılı bilgiyi ara ki bulasın…
Ülkemizde medyanın durumu belli. Eskiden her gazetenin futbol ve basketbol dışında birkaç spor dalında uzmanlaşmış muhabiri/yazarı olurdu. Bir uluslararası şampiyonada birkaç muhabir görmek mümkündü. Artık yok.
O zaman bu görev federasyonlara düşüyor.
Ülkemizin hemen her şehrinde Üniversite var. Buralarda Basın Yayın Yüksekokulundan her yıl binlerce öğrenci mezun oluyor. Bu çocuklar gazeteci olarak mezun olmasına rağmen, başka mesleklere yönelmek zorunda kalıyor. Her federasyon bir fotoğraf çekecek, bir de haberi yazacak muhabir istihdam etse, en azından temel bilgileri ve fotoğrafları sayfasından paylaşarak, spor medyasının bilgiye ulaşmasını sağlayabilir. Böylece bu okullardan mezun olanlardan bazılarına iş kapısı açılmış olur.
Örneğin Halter Federasyonu bu konuda örnek bir çalışmaya imza attı. Avrupa Halter Şampiyonası’nda 3 altın madalya kazanan Şaziye Erdoğan’ın haberini hem resmi sitesinde yayınlayıp, hem de basın bülteni olarak medyaya servis etti. Fotoğrafların cep telefonuyla çekildiği belli ama biraz düzenleme ile web sitesinde kullanabilecek hale getirdik. Federasyon aynı sporcunun, madalya aldığının ertesi günü özel fotoğraflarla röportajını yayınladı. Haberi bu işten anlayan birinin yazdığı belliydi. Türk Spor Ajansı’nda noktasına bile dokunmadan yayınladık.
Bunu yapan başka federasyonlar da var. Atletizm, Güreş, Tekvando, Cimnastik, Kayak ve Yelken Federasyonlarını örnek gösterebiliriz. Diğer federasyonlar da resmi sitelerini sadece resmi duyuruların yapıldığı bir mecra olarak kullanmak yerine, haber servisi için de kullanabilirler. Bunun için en fazla 3 kişilik bir ekip yeterli.
Türk Spor Ajansı’nın Genel Yayın Yönetmeni, Duayen Gazeteci Erdoğan Arıpınar, bu konuda sürekli uyarı yapıyor, yazılarında haklı olarak amatör spor dallarında, özellikle gençler kategorisinde alınan uluslararası başarıların yeterince medyada yer almamasını eleştiriyor.
Dolayısıyla biz de Türk Spor Ajansı olarak bu konuda uluslararası başarılara mümkün olduğunca yer vermeye çalışıyoruz. Ancak bunun için spor federasyonlarının da biraz çaba sarf etmesini bekliyoruz.