En suçsuz futbolcular
Çeklerin Hırvatistan karşısında aldıkları sonuç bizim oyun stratejimizi belirleyecekti. Başlama vuruşuyla rakibi kendi sahasında bekleyen, rakibin pas oyununu kaptığı toplarla güçleştirmeye çalışan Türkiye, bu anlayışını uygulamaya başladı. Gol yememe üzerine kurulu bu anlayış, oyunun ilerleyen dakikalarında olumsuz belirtiler verdi. Savunmanın arkasına adam kaçırmalar, yandan atılan paslar çarpraz yapılan koşular kalemizde 2 gol görmemize ve rakip kaleye gidemeden bir 45 dakikayı geride bırakmamıza neden oldu. İlk devredeki kabullenmişliğin en önemli göstergesi Mehmet Topal’ın yediğimiz ikinci goldeki hatasıydı, bu Topal’ın pozisyonunun eksikliği gibiydi. Nuri-Hakan değişikliğiyle ikinci devreye başladık. 2-0 gerideki takım oyun anlamında bir değişiklik yapmadan oyunu kabullenmiş bir şekilde devam etti. 63. dakikadaki Oğuzhan-Olcay değişikliği ve Selçuk-Yunus değişiklikleri de üçüncü golü yememizi maalesef önleyemedi. Ve sonuç olarak ikinci maçta da beklediğimiz çıkışı yapamayan Milli Takım bütün umutlarımızı son oynayacağımız Çek Cumhuriyeti maçına bıraktı.
ARDA’YA YAPILANLAR…
İkinci devre 60. dakikadan sonra Arda’ya yapılan olumsuz tezahürat bir futbol adamı olarak içimi acıttı. Bu maçın bana göre bilinmesi gereken tek gerçeği şudur: Türkiye’de en suçsuz olana sahada uygulayanlardır. Ne verdik ki ne bekleyelim? Sonuca dayalı anlayışlar Türk futbolunun gelişememesinin en önemli nedeni buydu. Eğer bu turnuvaya gelmeseydik eksiklerimizi kesinlikle daha iyi görebilirdik. Biz hep bunları erteliyoruz. Yeni baştan başlamak sonra tekrar başa dönmek, tekrar sorular sormak. Şimdi klasik anlamda Türk futbolu masaya yatırılacaktır. Ancak olumlu sonuçlar yine her şeyi sonunda örtecektir. Dolayısıyla bizim, futbolun gerçeklerini bilip ona göre davranmamız gerekiyor, gerekirdi. Taraftarlarımızın bilmesi gereken tek bir şey var: Türkiyemizin futbol sistemini tekrar gözden geçirmek adına çok ciddi kararlar almamız gerekiyor. Bunun zaman geldi, çoktan geçti bile…
YILMAZ VURAL- karar