İşte Ziya Doğan’ın sert açıklaması:
Değerli Futbol Ailesi;
Ziya Doğan olarak geçmişten bugüne gösterdiğimiz karakterin bilinmesinin rahatlığıyla Kastamonuspor 1966’dan ayrılmamızın ardından ortaya atılan bazı iftiralara cevap verme gereği duymadık. Ancak sosyal medya çağında yalanın doğru olarak makyajlanmasının ne kadar kolay olduğuna üzüntüyle şahitlik edince, buna bir de geçmişte yol arkadaşlığı yaptığımız insanların katkı yaptığını görünce, bizden açıklama bekleyen kamuoyuna daha fazla cevapsız kalamadık.
Kastamonuspor 1966 Yönetimi, sezonun 5. haftasında İstanbul’a gelerek benimle görüştü. Bu ligi düşünmediğimi, bir üst ligden dahi 12 teklifi reddettiğimi ilettim. 3 gün sonra bu kez belediye başkanı aradı. Kenti, spor ve sanatla tanıtmak istediklerini, hedeflerinin Süper Lig olduğunu söyledi ve buna göre proje sundu. Araya giren hatırlı kişiler de olunca teklifi kabul ettim.
İlk yarı mevcut kadro ile ligi 15. sırada bitirdik. 15 günlük aranın 5 günü izin verdik. Antalya’daki 10 günlük kampın tamamında 2 idman arasında transfer görüşmeleri yaptım. Eşofmanımı değiştirmeden diğer idmana çıktım. Bugün elde ettiğimiz başarı ile herkesin gelmek istediği takıma o gün oyuncu bulamazken, adımızı ortaya koyarak transfer yaptık. Kimse iyi oyuncusunu zaten vermezken, futbola en az 6 ay ara vermiş 5 oyuncu aldık. Onları da güçlükle ikna ettik. Bunu yaparken de kulübün geleceğini ipotek altına almamak için kısa süreli sözleşmeler yaptık. Seçmeler yaptık amatör takımdan Fatih Ergen’e 10 bin TL peşin, sadece 1.500 TL maç başı verdik. Onur’u 10 bin TL peşin, 3.500 TL maç başına aldık. Ferdi’ye 40 bin TL peşin, 5 bin TL maç başı verdik. Ensar ve Fatih Küçük’e profesyonel ligde asgari ücretten sözleşme yaptık. Ahmet’e 10 bin TL peşin yaklaşık 2 bin TL maç başı verdik. Açıkçası göndermek isteyip de gönderemediğimiz ve kendilerinin önceden aldığı futbolculardan bir tanesinin bedeli bile bu 7 oyuncudan fazlaydı. Bu arada da 12 oyuncu yollayıp kazanç elde ettik.
İkinci yarıya başladık ve Sarıyer beraberliğinin ardından seri galibiyetler geldi. İlk yıl kümede kalmaya razı olan kulübü, namağlup play-off’a taşıdık. Şampiyonluğun kıyısından döndük. Halbuki şampiyonluk yolu göründüğü gibi güllerle döşeli değildi.
Aşağıdaki açıklamaların bizim tarzımız olmadığını herkes bilir ancak futbol kültüründen uzak insanların hakkımızdaki ahlaksızca iftiralarının kaynağı olduğunu görünce, Ziya Doğan’ı seven insanlar adına artık gerçekleri anlatma gereği duyduk.
Başkanın verdiği şampiyonluk primleri ile ilgili daha sonra belediye başkanının gelip, kaptanlarla konuşurken “Ben böyle bir söz vermedim” demesi ve bu esnadaki olumsuz hitap şekli, tecrübeli bir oyuncumun gözlerini doldurunca, şampiyonluğa giderken bu tür şeylerle uğraşmamamız gerektiğini kendilerine söyledim.
Ama bununla da bitmedi.
İki kritik maçımızdaki seyircisiz oynama cezasını da büyük taraftarımız nedeniyle değil, şeref tribünü yüzünden aldık. 3-0 kazandığımız Gümüşhane maçında hangi yöneticinin, rakip başkanı arkadan sarılarak başından öptüğünü ve olay çıkardığını yönetim iyi bilir. Sonrasında Tokat maçını seyircisiz oynadık ve kazanamadık. Yine kazandığımız Hatay maçında şeref tribününden gelen bazı kişilerin rakip futbolcuları dışarıda tahrik etmesiyle çıkan olaylar ve ilginç bir raporla gelen cezayı gördük. Bu cezayla da play-off’taki Gümüşhane maçını seyircisiz oynamak zorunda bırakıldık. Biz Gümüşhane maçını seyircili oynasaydık 1-0 bile yensek biz turu geçerdik.
Şimdi düşünüyorum da biz şampiyonluğa giderken acaba bunları yapanlar kimlerdi ve neye hizmet ettiler?
Rövanştaki Gümüşhane maçı öncesi stoperim ve orta saha oyuncum Salih sakatlandı. Takımın dengesi bozuldu. 7 maçtır gol yemeyen takım 2 maçta 3 gol yedi. Bu sakat futbolcular yüzünden takımın son oynadığımız Gümüşhane maçında ister istemez oyun şablonu bozuldu. Memleketimin takımı diye Gümüşhane maçı ile ilgili zavallı iftiralarla büyük Kastamonu camiası içinde benim aleyhime algı oluşturmaya çalışan bazı zavallı insanlar; o Gümüşhane’yi ligde 3-0 yenen ve belki de şampiyonluktan eden zaten bizdik. Rövanştaki Gümüşhanespor maçında sakatım çoktu, maça yanlış kadro ile çıktığımı söyleyenlere sadece şunu belirtiyorum; Oynanmış maçtan sonra yorum yapmak çok kolaydır.
Trabzon’da bir internet sitesinde çıkan “Ziya Doğan Gümüşhane yolunda” haberini kullanmışlar. Bazı kendini bilmezler ‘Bak biz demedik mi Gümüşhane’ye gidecek’’ diye flaş habermiş gibi algı yaratmaya çalışıyorlar, ben bunlara gülüyorum.
Kastamonu’daki toplantımızda 4 yıllık sağlam bir sözleşmem varken, hiçbir tazminat talep etmeden, Başkan Metehan Babaş ve futbol şube sorumlusu Ahmet Baysan ile görüşüp şevkimin kırıldığını belirtip izin istedim. Onlar bana “Belediye başkanına sormadan biz bu kararı veremeyiz” deyince Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın yanına gittik. Bu arada Metehan bey benden önce içeri girdi ve bir süre sonra ben içeriye girdim. Tahsin Bey, benim ayrılmam için yorum yapmayınca ve zaten bu paralara artık bu transferleri yapamayacağını söyleyince, o zaman ortak açıklama yapıp helalleşelim ayrılalım dedim. O sırada Metehan başkan devreye girerek, zaten yarın İstanbul’a geleceğini, orada açıklama yapmayı istediğini söyledi. Ertesi gün İstanbul’da buluştuk. Her şeyi konuştuk, mutabakata vardık. Sıra kamuoyunu bilgilendirmeye geldi. Ben, Efe isimli bir gazeteci beyi aradım. Tam konuşacakken Metehan Bey, bu kez de “Hocam akşam oldu basın toplantısını yarın yapalım” dedi. Ertesi gün öğrendim ki Kastamonu’ya dönmüş ve kendileri bir açıklama yapmış. Ondan sonra da polemikler aldı başını yürüdü.
İnsanlar kendisini tanımıyor ki, Ziya Doğan’ı nasıl tanısın. Halbuki samimi olunsa, “İstanbul’da geldiğimde konuşuruz” diye söz verilip, ertesi gün habersizce Kastamonu’ya dönülmese, söz verildiği gibi İstanbul’da basını bilgilendirmiş olsaydık her şey kendiliğinden çözülürdü. Futbol başka bir kültür. Bir anda elde edilemez. Benim ayrılığım ve bu açıklamalarım, kulübe umarım kurumsallık kazandıracaktır.
Birkaç tane soru sorarım, cevabını asla veremezler. İki kaptanın toplantısında neler oldu? Başkanın prim sözü verdiği yerde, Belediye Başkanı, “Benim ağzımdan çıkana inanın” dedi mi demedi mi? Herkes oturduğu yerde otursun, birbirine saygı duysun. Herkes de haddini bilsin.
Unutulmasın ki, Ziya Doğan detaylı konuşma kararı aldığında karnından konuşmaz. Sosyal medyadan iletişim yapmaz. Direk konuşur. Bunun da dikkate alınması dileğiyle…
Değerli Kastamonuspor Ailesi’ne bundan sonraki yolunda başarılar dilerim.
Saygılarımla…
Teknik Direktör Ziya Doğan